Salonlarda ve meydanlarda toplananlara; tarihe mal olmus sahsiyetleri kötüleyenler ve karalayanlar, bir günde kullandigimiz araç ve gereçlerden ve yine bir günde uymak durumunda oldugumuz kurallardan acaba ne kadarini ürettiler?
On iki yildir iktidarda bulunanlar, insanlik yararina; bilim adina, teknoloji adina ve de kurallar adina neleri ürettiler?
Batiya bakarsak;
Bati, kendi içinde; Rönesans’la birlikte bilim, sanat ve teknikte baslattigi çalismalarina, Kilise’nin egemenliginden kurtularak, bir ivme kazandirdi, sonuçta; Bilim Devrimi, Siyasi Devrimi ve Sanayi Devrimini gerçeklestirdi; teknolojide isik hiziyla gelismeler kaydetti ve günümüzde de Bilgi Toplumunu yasamaya basladiklarini, görürüz.
Biz, yillardir nutuklar atarak, bunlarin hepsini iskaladik ve de iskalamaya da devam ediyoruz.
Ülkemizde ise; yillardir din ticareti, din sömürüsü yapildi ve de halende yapilmakta olup siyasetin eksenine de din alindi. Bir türlü bu anlayislardan ve davranislardan çikip basta siyaseti bagimsiz kilarak; bilimi, sanati ve teknolojiyi gelistiremedik, insanlari, tek kimlik çerçevesinde degerlendirdik ve degerlendirmeye de devam ediyoruz.
Insanlari tek kimlik ekseninde degerlendirmek dogru degildir. Zira insanlarin; dini kimligi, siyasi kimligi, etnik kimligi, sosyal kimligi, sanat kimligi vardir.
Tek kimlige büründürdügümüz insanlarin; yeteneklerini, vizyonlarini, ufuklarini, hayallerini, ideallerini göremiyoruz. Bu nedenle kendi düsüncelerimizden olmayan kisileri, tek kimlik üzerinden yargilama bagnazligindan ve takintisindan kurtulmaliyiz; ezberlenmis cümlelerle ve de yaklasimlarla sonuca ve çözümlere ulasamayiz.
Durum böyle iken AKP, tek kimliligi yani dini siyasetinin alani olarak seçti ve siyasetini de bu alan üzerinde kurguluyor. Toplumumuzun ve ülkemizin gelecegi açisindan; siyasette AKP’nin bu din alanini daraltmak ve de AKP’yi bu alanda hareketsiz kilmak gerek. Çünkü din üzerinde yapilan tartismalar, siyasetin disinda kurumsallasmis Ilahiyat Fakültelerinde yapilmalidirlar.
AKP’nin disindaki siyasi olusumlar, dini alana girdikçe; AKP’nin ezberi bozuluyor ve ne yapacagini bilemez bir duruma geliyor.
Ayrica ülkemizde, sag(sermaye) ve sol(emek) ayrisimi, toplumsal ve ekonomik eksende degil; din ekseninde yapilmistir ve de yapilmaktadir. Kendisini dindar sayan gariban emek sahipleri ile solcu olduklarini belirten emek sahipleri, bu ayrisimdan hiç yararlanamazlar; yararlananlar ve ülkenin kaymagini yiyenler, dinden geçinen dinci tayfasi olmustur ve de olmaktadir.
Bati, Kilise Örgütü ve Ruhban Sinifi’nin kiskacindan kurtularak özgürlesti. Ülkemizde de siyaset, dini siyasete ve ticarete araç yapan ve dinden geçinen dincilerin çekim alanlarindan kurtarilmalidir; ancak toplum olarak o zaman önümüzü ve gerçekleri görme ve gidecegimiz hedeflerimizi tayin etmeyi saglikli olarak yapabiliriz.
Yillardir siyasi polemiklerin girdabinda dönüp durduk, ne polemiklerden kurtulduk ne de polemikler toplumumuzu bir yerlere tasidi. Yeni bir seçim öncesinde, yine polemiklerin içinde kaybolup, hem zamanimizi hem de kendimizi yok etmeyelim.
Demokrasinin bir yasam biçimi oldugu gerçegini ve olmazsa olmazimiz oldugunu göstermemiz için bu Cumhurbaskanligi seçimi iyi bir sanstir. Bu sansi degerlendirerek; sadece din ticareti ve din sömürüsü yapan, ne dedikleri, ne yaptiklari ve de ne yapacaklari belli olmayan zihniyetlere ülkemizi daha fazla teslim etmeyelim, diyorum.
Nerede olursak olalim, oylarimizi eksiksiz kullanalim, unutmayalim bu bir yurttaslik görevidir.