Gündem ne kadar degisirse degissin sorunlar hiç degismiyor. Sadece sirasinin tekrar kendisine gelmesini bekliyor.
Degisen sadece gündem!
Sürekli dönen bir gündem var. Iktidar ve muhalefet, egitim, hayat pahaliligi, adli vakalar, ekonomi ve digerleri...
“Belirli Gün ve Haftalar gibi”
Konu çok ne zaman yazar san yaz, zamani geçmis olmaz. Kanayan yara her zaman islenebilir.
Her zaman kanar yaralar.
Yatili okullardaki cinsel istismar konusuldugunda onun gündemi geçmis, sorunun çözümü için belli bir asamaya gelinmis denilip, artik bu konu konusulmasin denilebilir mi? Yok sayilabilir mi?
Bu günlerde toplumun vicdanini yaralayan, dikkatini çeken olay dogal olarak, yatili okullardaki taciz olaylariydi.
Ilkokul ders kitaplarinda bir siir vardi, “gitmesek de, görmesek de o köy bizim köyümüzdür” diye. Zaman zaman gündeme tasinan yatili bölge okullari ve diger okullarda yasanan taciz olaylari yillardir kanayan bir yaraydi. Nedense, medyaya düsünce, birden duyarlilik duygularimiz kabariyor.
Toplumsal duyarliliklarimiz, reflekslerimiz zayifladi; nereye kizacak, nereye tepki verecek; hangi sorunlari gündeme tasiyacak, çözülmesi için adim atacak ne gücümüz nede direncimiz kaldi.
O kadar duyarsizlastik ki; sorunlarin nasil çözülecegine dair en ufak bir öngörümüz bile olmaz oldu. Kabullenmislik, her seyi normal, siradan görür olduk. Kaniksadik, kabullendik.
Bu ülkenin akademisyenleri, bilim adamlari, siyasetçileri bir araya gelip, yatili okullardaki cinsel istismarlari enine boyuna tartisip, çözüm yollari aradilar mi? Meclis gündemine tasinip konusuldu mu? toplum böyle bir taleple gündem olusturdu mu?
Her zaman yapilan gibi linç kültürü yaratip, suçu kisilestirmek, en kisa zaman içinde hasir alti etmek gibi bir yol tutturuldu.
Ülkede sorunlar böyle çözülmek istediginden tekrar sira gelinceye kadar beklemede kalacak ve en acisi da tekrar gündeme geldiginde ilk kez oluyormus, ilk kez yasaniyormus, ilk kez duyuluyormus gibi tuh! Vah! denilecek.
Bu günlerde çok sey oluyor, olacak!
Yarinlar içinde keza öyle.
Dünya var oldukça sorunlar var olmaya devam edecek. Sorunsuz bir dünya görmek çok zor. Hele böyle bir sistem içinde yasarken.
Özlemek, umut etmek! Insani bir duygu. Yüregi olan, duyarliligi olan her birey sorunlari azaltmak, yasanasi bir dünya var etmek adina çaba gösterir, elinden geleni yapmaya çalisir. Yaptigi kadar vicdani rahatlar.
Kadina bakis, çocuklara taciz tabii ki en önemli ve en duyarlilik isteyen meselelerdir. Okuyup veya izleyip geçmek, insanlik onuruna yakismaz. Düsünmek, kafa yormak herkese düsen büyük bir görevdir.
Bu sorumluluk bilinci ile her kesimde tartisilmali, kafa yorulmali, çözüm yollari aranmalidir. Yoksa; olayin yasandigi okullara sorusturma açmak, “tamam olaya el koyduk” , “görevden aldik” , “suçlulari bulduk” demek ne kadar sorunu kökten çözücü bir çaba olur?
Sorunlar her yönüyle irdelenir, toplumsal, ekonomik ve de sosyal açilardan bakildigi zaman, çözülür veya bir adim atilmis olur.
Bu Günlerde
Paylaş