Ziraat Odası konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “ Kış kuraklığı, tarla faresi, dolu, domuz ve sağanak gibi olumsuzluklarla mücadele eden çiftçimiz son darbeyi açıklanan arpa ve buğday fiyatlarıyla yedi. Tüm bu olumsuzluklar çiftçinin bu yıl ki imtihanını zorlaştırdı. Son yıllarda yaşanan kuraklık bu yıl da Karaman Ovası’nda kendini göstermeyi sürdürdü. Özellikle kış döneminde bölge neredeyse hiç yağış almadı. Bu durum çiftçinin ürünlerinde istenilen gelişimi ve verimi de olumsuz etkiledi. Girdi maliyetlerinin risklerin gün geçtikçe arttığı bacasız fabrika tarımda tohumu tarlaya atmakla sonuç alınmıyor. İyi hasat ve bolluk için ekimden hasada çiftçinin bahtının da açık olması lazım. Ürünün gelişiminin her aşamasında çiftçi hem işini yapar hem de riskler ve belirsizliklerle dolu stresli günler geçirir. Önce çok yağıp tohum çürümesin sonra az yağıp filizlenme sorunu yaşanmasın diye dua eder. Tarım zararlıları, bitki hastalıkları, çöI tozları çaresi olan olmayan birçok risk. Bu riskleri bertaraf etmek için çiftçinin kendi başına yapacakları var, yapamayacakları da var. Çiftçi tarım zararlıları ve hastalıklarla kendi başına mücadele eder ama kuraklığa çareyi tek başına bulamaz. Çiftçinin her sene gözünü bulutlar yerine ürününden ayırmaması için sulama alt yapımızı süratle tamamlamalıyız. Bir taraftan su sıkıntısı hat safada gün geçtikçe sulama sıkıntısı çeken çiftçilerimiz artmaya devam ediyor. Acil! olan bölgelerde suyu iyi değerlendirmeli olmayan bölgelere havza dişından suyu getirmeliyiz ki rekolte iklim şartlarina göre oradan oraya savrulmasın.
Son olarak belirtmek istediğim konu hububat fiyatları TMO, buğday ve arpada maliyetlerin altında belirlediği taban alım fiyatları ile son darbeyi çiftçimize adeta "üretmeyeceksin" demek anlamına geliyor” dedi.