Konferansı vermek üzere KMÜ'ye konuk olan İslam İş Birliği Teşkilatı, (IRCICA) İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi Genel Direktörü Büyükelçi Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç program öncesi KMÜ Rektörü Prof. Dr. Namık Ak'ı makamında ziyaret etti. Rektör Namık Ak ziyaretten duyduğu memnuniyeti belirterek, Hz. Mevlana'nın 748'inci Vuslat Yıl Dönümü (Şeb-i Arûs/Düğün Gecesi) nedeniyle düzenlenen konferansa konuşmacı olarak geldiği için Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’a teşekkür etti.
'Gönle Dokunan Sözler' Sergisi
Ziyaretin ardından KMÜ Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı (SKS) tarafından düzenlenen 'Gönle Dokunan Sözler' konulu sergi açılışına geçildi. Rektör Namık Ak ve Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’ın yanı sıra pekçok davetli ve üniversite personelinin ziyaret ettiği sergide Hz. Mevlana'ya ait sözlerin yer aldığı 65 eser sergilendi. Sergi 14-17 Aralık tarihleri arasında SKS Fuaye alanında ziyaretçilerin beğenisine sunulmaya devam edecek.
Sergi sonrasında Hz. Mevlana'nın 748'inci Vuslat Yıl Dönümü (Şeb-i Arûs) nedeniyle Gastronomi ve Aşçılık Öğrenci topluluğu tarafından sirken cübin şerbeti ikram edildi.
'Gönle Dokunan Sözler' sergisinin ardından Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç'ın konferansına geçildi. Konferansa KMÜ Rektörü Prof. Dr. Namık Ak ve eşi Mürşide Ak, Vali Yardımcısı Oğuz Şenlik, Belediye Başkan Yardımcısı Eyüp Hüsamettin Aslan, il ve üniversite protokolü, davetliler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
"Hazret-i Mevlana modern dünyanın çekmekte olduğu hastalıklara karşı bir panzehirdir"
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan program Rektör Namık Ak'ın açılış konuşması ile devam etti.
Rektör Namık Ak, "Farklılıkları zenginlik olarak gören medeniyetimiz, Anadolu’da renkleri, dilleri, inançları, kültürleri farklı insanların birlikte, kardeşçe beraber yaşadıkları bir coğrafya olmuştur. Yaradılanı Yaradan’dan ötürü seven, kucaklayan, dışlamayan, ötekileştirmeyen, hoş gören medeniyetimiz; savaşı barışa, düşmanlığı sevgiye, zulmü adalete, çirkinliği güzelliğe inkılap ettirmiştir. Hazret-i Mevlana günümüz insanı için en çağdaş ve anlamlı olan bir mesajın sahibidir; çünkü bu mesaj hepimizin içinde bulunan, gerçek insan ile yani hep aynı olagelmiş ve olacak olan insan ile alakalıdır. Bugün bir anlamda ihmalkarlığın beraberinde getirdiği gaflet ile bu insanın gözü perdelenmiş ve çağdaş medeniyet onu sarmalayıp örtmüştür. Bugün maneviyat bakımından yoksullaşmış ve çirkinliğin kural, güzelliğin ise lüks olduğu bir ortamda boğulmakta olan dünyada, Hazret-i Mevlana pek çok kişi tarafından, modern dünyanın çekmekte olduğu hastalıklara karşı bir panzehir, bir deva olarak keşfedilmektedir. Hazret-i Mevlana’ya ve ifade ettiği gerçeklere hizmet etmek aslında yegane hakikat olan Hakk’a, insanlığa, bütün insanlarca kabul gören iyi hasletlere ve evrensel değerlere hizmet etmek demektir. Hazret-i Mevlana dikkatle okunduğunda görülecektir ki, hakikatte bir ve tek olandan başkasını anlatmamaktadır." dedi.
"Mevlana en büyük arifti ve derdini şiirle ifade etti"
Açılış konuşmasının ardından yönlendiriciliğini Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Ali Orak'ın yaptığı konferansa geçildi. Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, 'Hazret-i Mevlâna'nın Fikirleri Bugün Bize Ne Söyler' konusu hakkında katılımcılara bilgiler aktardı.
814 yıl önce doğan ve 748 yıl önce vefat eden Mevlana'nın hala insanların gündeminde olduğunu belirten Prof. Dr. Kılıç şunları söyledi: "New York, İstanbul, Konya gibi dünyanın her yerinde bir Mevlana var. Bizim Hz. Mevlana'nın derdini iyi anlamamız gerekiyor. Anlamak için de hikmetini, hakikatini ortaya çıkarmak gerekiyor. Hikmet ve hakikati bulunca da insan kendini buluyor. Mevlana görüşlerini şiirle ifade ediyor. Mevlana'nın gayesi, amacı şiir yazmak değil. Mevlana ben şair değilim diyor. Mevlana görüşlerini düz yazı ya da şiirle ifade edecekti, o şiiri seçti. Edebi sanatları kullanma biçimi olduğu için şiiri seçti. Yani şiir amaç değil ifade ediş şekliydi. Mevlana en büyük arifti ve derdini şiirle ifade etti."
"Bakış açımızı değiştirirsek Mevlana’yı daha iyi anlayacağız"
Prof. Dr. Kılıç, Mevlana'nın Farsça, Muhyiddin Arabi'nin Arapça, Yunus Emre'nin ise Türkçe olarak dertlerini ifade ettiklerini vurgulayarak, "Dildeki farklılıklara rağmen hepsi özde aynı şeyi söylüyorlardı. Biz özdekini anlamalıyız. Günümüzde modernite yeni bir şey icat etmek yerine geleneği bozarak içini boşaltıp kendine yer edinmeye çalışıyor. Biz Mevlana ve Yunus Emre gibi İslam kurucusu babalarımızın mirası üzerinde oturuyoruz. Mum dibine ışık vermez misali insanlık olarak görme sorunu yaşıyoruz. İnsanlar, bakış açılarını değiştirdiklerinde Mevlana’yı daha iyi anlayacaklar ve böylelikle de kendilerini bulacaklar." dedi.
Mevlana'nın bir derya olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kılıç, "Mevlana, evrenselliği yakalamış bir değerdir. Dünyanın öteki ucunda Mevlana'nın sözlerinden, şiirlerinden etkilenip roman yazan kişiler olabiliyor. İnsan bir milyon yıl öncede sevgisi, aşkı ve nefreti ile insandı. Bugün yine değişen ve gelişen teknolojiye rağmen insan. İnsan 16 milyon yıldır var ve insanın neyi aradığını iyi bilmesi gerekiyor. Artık günümüzde insanı Mevlana ile tedavi ve terbiye etme yöntemleri yapılıyor. Mevlana'nın fikirleri ışığında yıkanırsak bireysel anlamda hoşgörülü, toplumsal anlamda da çok daha iyi yerlere geleceğimizi düşünüyorum." diyerek sözlerini noktaladı.
Konferans öğrencilerin merak ettiği sorularının yanıtlanmasının ardından hediye takdimleri ile sona erdi.