Ayse, birkaç gün sonra baslayacak sinavlarina hazirlanirken, yaptigi isin ve is geregi tanistigi kisilerin kazandirdigi heyecanla, bu bahar günlerinde, kendisini daha dinç ve daha zinde hissederek, olabildigince çalismalarinin hizini artiriyordu.
Çalisma temposu içinde yorulmadan oradan oraya kosan Ayse, bu gün erkenden uyandi, kendisini çok hafiflemis hissine kapildi, içinde anlamlandiramadigi bir huzur, bir sevinç vardi, bunun mutluluk oldugu inancina kendini kaptirdi.
Ali ve yegenleri, kahvaltidan sonra asagiya indiklerinde, Ayse’nin kendilerini bekler buldular, jip otelin önüne geleli birkaç dakika olmustu.
Jip, Piri Reis Ormani’nin dogu tarafindan geçerek, Karadag’a tirmanmaya basladi, bir noktaya gelince de durdu. Dag aracina binen Ali ve yegenleri, bu yeni aracin ne oldugunu anlamaya çalisken, araç, dagin tepe noktasi ulasti.
Ayse, su anda en yüksek tepe olan Mihail Tepesinde bulunuyoruz, buradan Karaman’i seyretmek doyumsuz bir mutluluktur, dedi.
Hüseyin:
Su güzelliklere bakar misiniz! Karaman’in her tarafi yesil bir kusak, her tarafi orman, bos yere Balkanlar’in, Dogu Avrupa’nin ve Orta Dogu’nun en güzel kenti denilmemis Karaman’a, dedi.
Ayse,
Dogru, bakin su sag tarafimizdaki kusak, Hacibaba Dagi’nin kuzey eteklerinden doguya çevrilerek, Toroslarla bulusup oradan da dogu ve bati istikametlerinde uzuyor, dedi.
Ali:
Ben bu güzellik karsisinda sarhos gibiyim, dedi.
Ayse, Karaman Belediye Baskanliginca isletilen yamaç parasütünün baslangiç noktasina gidelim, oradaki tesislerde birer kahve içeriz, dedikten sonra birlikte asagiya indiler.
Ayse, burada yamaç parasütünün uygulanisi, Karaman’a sagladigi girdiyi anlatti, her yil binlerce kisinin yamaç parasütü için Karaman’a geldigini söyledi; kahveleri içtikten sonra Binbir kilisenin oldugu yöreye geçtiler.
Ayse:
Karaman’a 37 km. uzaklikta bulunan Madensehri Köyü’nde volkanik bir dag kütlesi olan Karadag üzerinde IV. ve IX. yüzyillar arasinda Bizans döneminde yapilmis olan kilise ve manastirlar ile mezarlar bulunmaktadir. Bu kiliseler Erken Hiristiyanlik döneminin mimari özellikleriyle yöresel üslup kaynasmis Anadolu’daki diger örneklerinden farkli yapilar ortaya çikmistir. Bu yapilar bazilika, yonca planli kiliseler, serbest haç planli kiliseler, Latin haçi kiliseler ve yuvarlak binalar olmak üzere farkli konumlardadir, dedi.
Birlikte bu yöreleri gezmeye basladilar, yamaçlarda Yilki atlarinin sürüsünü gören Ali, buralarda hangi hayvanlar buluyor? diye sordu.
Ayse:
Karadag'daki mevcut yabani hayvan türleri : kurt, sansar, Yilki ati, tavsan, sincap, tilki, porsuk gibi memeliler ile kartal, sahin, dogan, atmaca, kinali keklik, serçe bulunuyor, dedi ve Karadag için yazilmis bir siiri okumaya basladi. Aci eserdi rüzgârlar yamaçlarinda
Ve diz boyu karlar yagardi kis aylarinda
Sogurdu tas ve toprak
Ve her zaman
Tepelerden asagilara
Bir yilan gibi kivrilarak
Önüne ne varsa
Hepsini katarak
Çiglar düserdi
Öylesine çoktu ki karlar
Kurtulmak zordu
Ve ölürdü insanlar
Ve geride kalanlar aglardi
Karadag’a
Kis aylarinda diz boyu karlar yagardi…
Siiri bitirdikten sonra Ayse, etrafina bakarak:
Karadag’da kis aylari çok yaman geçer, dedi.
Ali:
Bu güzelliklere bakmakla doyulmuyor, ne yazik ki zamanimiz yetersiz, bu yörelerde yayla turizmi de yapiliyor mu? diye sordu.
Ayse:
Evet, Karadag, Hacibaba Dagi ile Toroslarin eteklerinde yayla turizmi yapiliyor, ayrica bu söyledigim yerlerde; jeep safarisi, dag ve doga yürüyüsleri yapiliyor, buralar ayni zamanda da milli park niteliginde olan yerlerdir ve buralarda kampçilik yapildigi gibi egitim kamplari da var, dedi.
Ali, yegenlerine dönerek:
Çocuklar uygun bir zamanda buralara gelmek gerekiyor inancindayim, sizler ne dersiniz? dedi.
Hasan ve Hüseyin, heyecanla en kisa zamanda gelelim dayi, dediler.
Ayse, bu konusmalara memnun oldugunu, omuzlarini saga sola çevirerek, gösterdi.
SÜRECEK