Güzelliği, neşeli halleri ve önemlisi hoş sohbetine şahit olduğumuz Ebrar Pancaroğlu Karaman’ın Sesi Gazetesine verdiği röportaj ile bize hayatından güzel anlar paylaşarak, çıkardığı kitabı hakkında bilgiler verdi. Neşeli kızın öyküsüne gelin hep birlikte şahit olalım.
Sizi Biraz Tanıyalım. Ebrar Nasıl Biri?
Sessiz ama kitap çıkaracak kadar cesur olarak kendini tanımlayan Pancaroğlu : “1997 yılının Ocak ayında Karaman’da doğdum. 23 yaşındayım. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Mimari Dekoratif Sanatlar Bölümünden mezun oldum. Karaman’da yaşıyorum.Kendi halinde biriyim. Her ne kadar sessiz olsam da kendi içimde hayatın tüm zorlukları ile yüzleşmeyi öğrendim. Ve bu beni hayatın en olumsuz anlarında kanat çırparak kalkmayı öğretti. Konuşmaktan çok yazmayı seviyorum. Yazarken tüm hayallerimi bir kaleme sığdırıyorum. Kalemime sığan konuşmak isteyip ama anlatamadıklarım ile dolup taşıyor” Duygusal bir o kadar da sessiz olan Ebrar yazarak güçleniyor. Her anın her dakikanın güzel geçmesi için çabalayan biri biliyor ki zamanla şuan yaptığı birçok şeyi yapamayacak hale gelecek”
Friedreich Hastalığı İle Nasıl Tanıştınız?
Nadir görülen bu hastalık Ebrar’ı en güzel yaşlarında yakalıyor. “Biraz hatalığımdan bahsedeyim sizlere o halde. Genetik bir hastalık olan Friedreich hastalığı insan DNA’sında bulunan 9. Kromozomda ki bozukluk nedeniyle ortaya çıkan nadir bir hastalık ve genetik etkenler de bu hastalığın sebepleri arasında. Hastalık sinir sisteminde hasara neden oluyor. Zaman içinde konuşma bozuklukları, yürüme bozuklukları ve denge kaybına neden oluyor. En sık görülme yaşı 14-17 aralığında. Bu hastalığın ise bir tedavisi maalesef yok. Ergenlik çağlarımda (16-17 yaş aralığında) bu hastalık ile tanışmaya başladım. Sekizinci sınıftaydım. Yokuşlu bir yolda yürümekte zorlanır, birilerinin koluna girme isteği duyardım. Yorulunca dizlerimi kırarak farklı yürümeye başladım ve nefes alıp verişlerim bile hızlanmaya başlamıştı. Annem o an bu tuhaf hastalığın belirtilerini bende fark etmişti. Annem hastaneye gitmemiz konusunda ısrar ediyor ben ise hiçbir zaman istemiyordum. Ergenlik çağları her çocuğun deli dolu yaşadığı anlar olurken benim için korkulu olmaya başladı ama asla yapmak istediklerimden vazgeçmedim hep en iyisi en güzelini yaparım diye düşündüm. Okulumdan, yapmak istediklerimden vazgeçmedim eğer vazgeçseydim kendimi kaybedecektim” dedi.
Kitap Yazmak Hayaliniz Miydi?
Anlatmak istediklerimi anlatamadığım için kısa kısa yazdığım anlarımı kitaba çevirmek hayalimde yoktu diyen Pancaroğlu:”Yazmayı her zaman sevdim. Bir şeyler karalamak bana hep iyi gelmişti. Çünkü bahsettiğim gibi sessiz biri olduğum için başımdan geçen olayları ya da anlatmak istediklerimi yazmaya başladım. Hayalimde kitap yazmak düşüncesi yoktu hiçbir zaman ama bir şeyleri anlatmak için sessizliğimi satırların bozmasını istedim. Kendimi tuğla değil mermer bir duvar olarak görmem belki de beni kitap yazmaya teşvik etmişti. Neden kendime mermer bir duvar benzetmesi yapıyorum? Çünkü sert olduğu kadar dayanıklı olduğunu düşünürsek beni de anlamak zor değildi aslında. Dayanıklı biri miyim? Benim bir yaram vardı ve öyle içte de değildi. Açık bir yara ve herkes o yarayı merak edip incelemek istedi. Bende o duvarlarımı açmak için bugüne kadar olanları değil belki de ama yaşadığım olumlu ya da olumsuzlukları bende kalan o izleri yazmak istedim. Kısacası o karaladığım yazılar neden kitap olmasın ki dedim. Hayalim değildi ama yazmak istedim. Anlatmayı seviyordum neden sonra anlattıklarımı açıp okumayım ki dedim!Sonra yazmaya başladım ve yazdıklarımın kitap olmasını istedim. Yazdıklarımı okurken gururlanıyorum. İyi ki yazmışım diyebildim”
Yazdıklarınızı Hangi Kesim Okusun İstersiniz?
İnsanların hayata olan bakışını değiştirecek “Tekerlekten Tayyare” kitabının okuyucu kitlesinin her kesimden olmasını isteyen Pancaroğlu, hayatında ki tüm olumlu ya da olumsuz anılarını, o dayanıklı mermer duvar oluşunu her kesim okusun istiyor. Çünkü Ebrar tüm her şeye rağmen isteklerinden, hayallerinden vazgeçmedi. Her kesim okusun ve bir ders çıkarsın kendine istiyor.
Kitabınıza Neden “Tekerlekten Tayyare” İsmini Verdiniz? ve Kitabınızın Kapak Resmi Okuyuculara Ne Anlatmak İstiyor?
Kitabının isminin özel bir anlamı olmadığını söyleyen Pancaroğlu: “ Kitabımın isminin Tekerlekten Tayyare olması bir sabah uyandığımda aklıma geldi. Gözlerimiaçtım içimden tayyare demek geldi. Aslında hayatımda hep uçmak kelimesini kullanırım Tayyarenin de anlamı uçak olduğu için bende durumumdan faydalanarak tekerlekten uçak gibi düşünerek tekerlekten tayyare ismini koymak istedim kitabıma. Kitabımın kapak resminin anlamı ise o da uçmayı temsil ediyor. Yani başlığım ile anlamlı. Özgürlük diye düşünmedim, çünkü özgürlük benim her alanımda var”
Yazmaktan Başka Nelerle İlgileniyorsunuz?
Hayat dolu, her kelimesi umut olan Pancaroğlu yazmaktan başka keyif aldığı şeyleri de paylaştı. Pancaroğlu: “Eskiden bir şeyler çizmeyi seviyordum. Bazen çizmek istediğim zamanlar oluyor başlasam bile yarım bırakabiliyorum. Hastalığım ilerlemeden önce ayakta durmayı sevdiğim zamanlar mutfakta olmayı ve bir şeyler yapmayı çok seviyordum. Aslında kimsenin bilmediği tarifleri yapayım istedim bunun içinde çabaladım. Artık ayakta durmuyorum o yüzden mutfak hayatımdan çıktı. Yazmayı bırakmadım ara ara yazmaya çalışıyorum. Yazdıklarım bir kitap olur mu bilmiyorum ama yazmayı seviyorum. Duygularımı yazıyla ifade ediyorum.
En Büyük Destekçiniz Kim Oldu?
Yazmaya başladığımda hayalimde kitap çıkarmak olmazken kuzenim bana destek vererek bu anıların kitap olmalı dedi en büyük desteği o verdi bana.
Hastalığına rağmen neşesini, umudu kaybetmeyen Ebrar Pancaroğlu’nun kendi hayatından bütünleşmiş cümleler ile güzel bir hikâyeyi okuyucularına sunarak beğeniler toplayan kitabını almak isteyenler için irtibat numarası: 0536 996 10 71 Röportaj Haber: Sezer ARPINAR
Kemal Uysaler 3 Yıl Önce
Yaşamdan kopmayan ve yaşama, geçirdiği olumsuz badirelere bile, aldirmadan sıkısıkıya bağlılığını aktardığı kitabını Ebrar'ın bir çırpıda okudum, gururlandım. Ebrar kitabımda zor koşullarda bile insanın neler yapabileceği mrsajını veriyor. Tebrikler Ebrar...