Tarihi süreç içinde; tarim toplumu ve sanayi toplumlari olarak varliklarini sürdüren toplumlar, günümüzde bilgi toplumu durumuna gelmislerdir.
Toplumlarin degismelerinde ve adlandirilmalarinda gelisen teknolojiler ve kullanilan üretim araçlari etkili olmustur.
Tarim toplumunda toprak, sanayi toplumunda fabrika ve bilgi toplumunda da insan beyni, hakim üretim araci olmuslardir. Günümüzde, en önemli ürün, insan beyninin ürettigi bilgidir.
Insanlarin, üretim araçlarinin karsisindaki durumlarina göre toplumsal siniflar ortaya çikmislardir.
Tarim toplumlarinda; toprak sahipleri senyör (dirlik sahibi, ayan, toprak agasi vb.) topragi isleyenler de serf (köylü, reaya, vb.) adini almistir.
Sanayi toplumlarinda; fabrika sahipleri sanayi burjuvasi, fabrikada üretim yapanlar da proletarya (isçi) adini almistir.
Bilgi toplumunda ise, üretim araci insan beyni oldugu için, sinifsal bir durum görülmez.
Zenginlik ölçüsü: tarim toplumunda toprak, sanayi toplumunda sermaye, bilgi toplumunda ise bilgidir.
Tarim ekonomisinden, sanayi ekonomisine geçilmis; günümüzde ise bilgi ekonomisi gündeme gelmistir.
Tarim toplumu ile sanayi toplumlarinin olusmasinda, yasanilan cografya önemli bir yer kaplar; bilgi toplumunda ise cografyanin belirleyici bir önemi yoktur.
Dini kimlik, etnik kimlik, kültürel kimlik, sosyal kimlik , sinifsal kimlik üzerinde, bilgi toplumunda “bireysel kimlik” öne çikmis ve birey özgürlesmistir.
Bilgi toplumunda bireysellesen bu insanlar, hangi nitelikte olursa olsun, her türlü dayatmaya karsi ( özellikle kapitalist ve dinsel dayatmalara) özgürlüklerini savunarak, baskaldiriya geçiyorlar.
Özgürlesen birey, artik hükmedilen degil, hükmeden konumundadir. TV, bilgisayar, telefon tuslarina hükmeden insan her istedigine zaman ve yer mefhumuna tabi olmadan ulasmaktadir.
Özgürlesen birey, istemesi durumunda her hangi bir banka, devlet kurumu, siyasi partiler ve kisiler arasindaki iliskileri desifre etme ve çökertme gücüne sahiptir.
Monarsiden, temsili demokrasiye; temsili demokrasiden de katilimci demokrasi uygulamasina geçilmistir. Durum böyle iken; kendilerinin statükocu degil, ilerici olduklarini savunanlarin demokrasiyi sandiktan ibaret görmeleri ve insanin özgür birey durumunda oldugunu görmemeleri ve anlamamalari ilgi çekici ve huzursuzluklarin kaynaklari olmaktadir.