Birlik ve beraberliğimizi…
Yardımlaşma ve dayanışmamızı…
Vefalı olmamızı ve paylaşmamızı…
Gelenek, görenek ve adetlerimizi…
Barış içinde birarada yaşamamızı…
En iyi şekilde simgeleyen: “Bir fincan kahvenin, kırk yıl hatırı vardır,” sözü olduğu inancındayım.
Bu söz:
Tarım toplumu kültüründen mi gelmektedir?
Babaerkil aile kültüründen mi gelmektedir? Bilmiyorum. Ancak bir vefanın, bir kadir bilirliğin ve bir insanlığın yansıtıldığı bir söz olduğu kuşkusuzdur.
Böyle bir kültürün ürünü olan toplumumuzda, maalesef günümüzde, karşılaştıkları insanların birbirlerine bir selamı bile esirgediklerine; komşularının hatırlarını bile sormadıklarına üzülerek tanık olmaktayım.
İnsanlar, neden korkuyorlar, neden çekiniyorlar ve neden ürküyorlar acaba da böylesi davranışlar içine giriyorlar; yoksa insani değerlerini mi kaybediyorlar?
Hani selam, sadakaydı?
Daha da olumsuzu, ülkemizi ve devletimizi yönetenlerin ve de yönetmeye talip olanların, birbirlerine karşı tutum, davranış ve de ayrıştırıcı, bölücü ve kamplaştırıcı sözlerini çok incitici ve üzücü buluyorum… Siyasetin dayattığı bölünmeleri ve kamplaşmaları toplumsal geleceğimiz açısından da doğru bulmuyorum.
Bu tür davranışların nedeni, hizmet aşkı olamaz; olsa olsa paylaşma hırsıdır diye düşünüyorum.
Üç bin yıllık bir devlet yönetme geleneği ve yeteneği olan toplumumuzda böylesi söz ve davranışları hiçbir yere oturtamıyorum.
Tarihte farklı mekânlarda ve farklı zamanlarda; göçebe toplumu ve tarım toplumunu yaşadık. Bu dönemlerde göçebe imparatorluklarını ve toprak imparatorluklarını kurduk; ne var ki tam sanayileşemedik ve bu nedenle de tam bir sanayi toplumu olmayı başaramadık. Ayrıca bilim devrimini de yapamadık… Bilgi toplumu dönemine girildi; biz, bunun ve gelişen teknolojinin neresindeyiz,
Günümüzde, 4. Sanayi Devrimi’inden bahsedilirken biz, ne kadar katma değeri yüksek teknolojiler üretiyoruz? Hangi alanlarda dünya insanlarının hizmetine sunduğumuz marka değerlerimiz var?
24 Haziran 2018 tarihinde ülkemizde, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacaktır. Bu seçimlerde seçmenler, parlamento (Başbakanlık Hükümet Sistemi) sistemi ile partili cumhurbaşkanlığı (Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) sistemi arasında tercihlerini yapacaklardır.
Bu sistemlere baktığımızda: Parlamenter sistemde demokrasi rejimini; partili cumhurbaşkanlığı sisteminde ise otokrasi yani tek kişi yönetimi rejimini görürüz. Otokrasi rejimlerinde toplumsal uzlaşma olmaz; toplumsal uzlaşma ancak demokrasi rejimlerinde olur.
Demokrasiler: Bir fincan kahve için birbirlerinin kırk yıl hatırını sayan insanların oluşturdukları kültürlerin rejimidir…
Demokrasiler: Barış içinde birarada yaşama yeteneğini ve kültürünü geliştiren insanların rejimidir.
Kamplaşma, kutuplaşma ve bölünme yerine, barış içinde birarada yaşayarak; demokrasi içerisinde, seksen milyonu aşmış nüfusuyla, on sekiz milyon öğrencisiyle, yirmi dört milyon üzerinde genciyle, daha fazla gecikmeden; ortak yarınlarımızı üretmeliyiz ve toplumlararasında hak ettiğimiz yeri almalıyız, diyorum.