BUNDAN SONRA… BUNDAN SONRA…

İnsanlar dağarcığındaki bilgi ve tecrübelerinin ışığında eylemlerde bulunurlar. Her insanın bir aklı olur. Bu akıl, karşılaşılan meselelerin çözümünde devreye girer. Bakış açısına, meşrebine göre şekillenir ve uygulamaya geçer. Sonuç ise, bazen arzulandığı gibi gerçekleşmez, olay bambaşka bir hüviyete bürünür, olumsuz farklı bir noktaya gelinilebilir. Yani, olanlar olmuştur, artık yapılacak bir şey de yoktur. Sonuçlarına katlanır, sineye çeker, sonuçta akılsız başın cezası çekilecektir. Kişi hata ve yanlışlarının bedelini birinci elden kendisi öder.

Fakat, birde bazı hata ve yanlışlar vardır ki, kişinin kendisinden çok ailesini, çevresini, şehrini ve ülkesini ilgilendirir. Bir görevi ifa etmek üzere seçilmiş, misal; esnaf-sanatkârlar meslek örgütü yöneticileri, üyelerinin hak ve hukuklarına merhem olmak durumundadır. Kayıtsız kalamaz, hata yapamaz. Bundan sonra dikkat ederim… diyemez.

Yüzlerce-binlerce çalışanı ile ülke ekonomisine katma değer yaratan gıdadan tarıma, makinadan teçhizata, elektrikli gereçlerden, teknolojiye nice alanda yatırım yapan, üretim yapan girişimcilerimiz var. Ticaret ve sanayi erbabının; ticarette, yapılan işte kârda vardır zararda gerçeğinden kendi adına hata yapma hakkı anlaşılabilir bir şeydir. Fakat Ticaret ve Sanayi Odası temsilcilerinin ve ilgili kanunları, düzenlemeleri yapan ülke yöneticilerinin hata yapma hakkı yoktur. Çünkü makama her şeyi yerli yerince, zamanında, zemininde gerekli öngörü ve tedbirleri almak üzere seçilmişlerdir. Hatamızı biliyoruz. Ama bundan sonra… ile başlayan cümleler kurmaya hakları yoktur. Ağır makamlardır.

Vakıflar, dernek yöneticileri işgal ettikleri makamları, imkânları, kendi egolarının tatmini için kullanamazlar. Zaten bu kabil faaliyetlerin hemen hepsi fahri olarak yapılan, sermayesi fedakârlık, makamı onur olan makamlardır. Böyle düşünmeyenlerin fuzuli işgale hakkı yoktur. Dün bir bugün iki, dur bakalım daha sonra yaparız bir şeyler… diyemezler.

Yapı kooperatifi, tüketim kooperatifi, çiftçi kooperatifi yöneticileri üyelerin ve ortakların haklarını koruyup geliştirirken her yönetici gibi zekâ, dikkat ve iffeti göstermelidir. Atalarımız: Mahkeme kadıya mülk değildir, demiş. Aynı koltukta çeyrek asır oturmak hak olsa da, geriden gelenlere de şans vermek gerekir. Kimsenin öncekiler şöyle şöyle yapmış, bugün sıra bende… demeye hakkı ve haddi yoktur. Bu işler veballi işlerdir.

Sendikacılar işçi, memur, öğretmen üyelerini makamın cafcafına, konforuna kapılıp, işverenin ve devletin hınk deyicisi olmamalıdır. Yıllardır bugünleri bekliyordum. Makamın, protokoldeki yerimin keyfini çıkarayım biraz, belki daha sonra… diyemez.

Televizyonlarda iki haberden biri: O şey değişecek, bu şey kaldırılacak, bundan sonra böyle olacak, bundan sonra şöyle olacak, bundan sonra…bundan sonra… Gına geldi bundan sonralardan. Amerika ve Avrupa’nın adı her ne ise 50-100 yıllık kural, kaide, nizam, yönetmelik, kanun ve yasalarla yönetildiğini söylerler. İnsanların, toplumların, devletlerin temel ihtiyaçları bugünden yarına değişen şeyler değil ki. Doğruları sürdürmek, biraz sebat etmek gerekiyor demek.

Devletin iç ve dış meseleleri haftalık, aylık değişmez ki. Eğitim sistemi bundan sonrayı… Sağlık hizmetleri bundan sonrayı… Güvenlik bundan sonrayı… Dış meseleler bundan sonrayı götürmez. Demek ki önceki uygulanan politikalar ilimden akıl ve izandan yeterince nasiplendirilmemişler. İnsanların mutluluğu, ülkenin birliği, dirliği, bekası günübirlik ham fikir ve düşüncelerle kurulamayacak kadar önemli ve hayatidir. Kamu hakkı, tüyü bitmemiş öksüzün-yetimin kul hakkını temsil edenlerin hata yapma hakkı sıfırlanmıştır. Bir Japon atasözü: İki kere hata yapan, üçüncüyü de yapar, der. Uzağa gitmeye ne gerek efendiler.. Silginiz kaleminizden önce bitiyorsa yanlışınız çok demektir, sözü her şeyi açıklamıyor mu?

YORUM EKLE

banner284