DÜNDEN BUGÜNE BUGÜNDEN YARINA (1)

Klan, asiret, sehir devleti (Site), devlet ve imparatorluk olarak yasayan insan topluluklarini bir arada tutan en önemli unsur, bilim ve teknoloji olmustur.

Bilim, yavas fakat sürekli ilerleyen bilgi üretme ve çogaltma sürecidir, hiçbir irkin, kültürün veya bölgenin tekelinde degildir, evrenseldir.

Topragin tarima açilmasi, köylerin olusmasi, degisim degeri için üretim yapilmasini ortaya çikarmistir. Ekonomisi hayvanciliga dayali göçebe toplumlarinin yani sira kültürel birikimi baslayan tarim toplumlari da olusmaya baslamistir.

Cografya kesifleriyle, yogunluk kazanan sermaye birikimiyle birlikte teknolojinin sanayiye uygulanmasiyla sanayi devrimi olusmustur. Sanayinin ihtiyaç duydugu kol gücü, kirsal kesimlerde yasayanlarin, topraktan bagimsizlasarak sanayi bölgesine gelmeleri ve emeklerini bir ücret karsiliginda satmalari hizli bir biçimde kentleri ortaya çikarmistir.

Üretimin makinelesmesi, hammadde ve pazar sorunlarini dogurmus, çözümü ise toplumlari sömürgecilige yöneltmistir.

Ekonomik ve sosyal gelismelerin yani sira bilimi ve akli öne çikaran Bati, skolastik düsünceyi terk edip kiliselerin güçlerini kirarak “Aydinlanma Dönemi”ni baslatti. Bilimin isiginda teknoloji, felsefe, sanat ve kültürde nicel ve nitel degismeler saglayarak ilerlemeler kaydetti. Her gelisme insana göre sekillenmeye basladi. Bilimi, felsefeyi, sanati ve teknolojiyi insanin hizmetine sundu. Yasanti kolaylasti. Böylece insanin özgürlük sinirlari genisledi ve bireysel ve toplumsal refaha kavustu.

Bati, yarini düsündü:

Finansi, teknolojiyi ve enformasyonu demokratiklestirdi. Donanim, yazilim ve isletmenin alt yapisini kurarak “Bilgi Devrimi”ni yapti. Piyasa ekonomisini ve teknolojiyi arkasina alan yeni bir yapiyi Bilgi Toplumu’na evirdi, sanayi ekonomisinden bilgi ekonomisine geçti. Bill Gates, 30 yilda bilgi pazarlayarak, 575 milyar dolar servet sahibi oldu.

Biz, 1585 yilinda fen bilimleri, bu dünya ile ugrasir düsüncesi altinda: insan yerine neyi öne çikardik? Osmanli döneminde padisahi, devleti; günümüzde

yine devleti, tarikatlari, tarikat seyhlerini, türbani, alevi dedelerini, asiret reislerini, parti liderlerini... (Lider yaratmak ve lider etrafinda bütünlesmek, dogu toplumlarinin genel hastaligidir. Oysa kurum olusturmak ve kurum içinde yer almak ve çalismak gereklidir.)

Akil ve bilim yerine büyüyü, fali, türbeleri öne çikardik. Halen, konulari ulemalara havale edelim yaklasimiyla taassubu ve hurafeleri kullanmayi sürdürmeye ve fayda ummaya çalisiyoruz.

Yarin yerine neyi düsündük?

“Köy- Kent”leri ve “Tarim- Kentleri”ni kurmayi, “Kirk alti Ruhu”nu, “Özal’in Misyonu”nu, tarikatlari canlandirmayi, ülkeyi bölmeyi parçalamayi. Böylelikle toplumca ön görülen vizyon, kapali tarim ekonomisini sürdürmek oluyor. Oysa Sanayi, tarima dayali ekonomi ve düsünce sistemini parçalayip kapali ekonomiye ve toplumsal yapiya son vermeye yönelmistir. 

YORUM EKLE

banner284