KMÜ Edebiyat Fakültesi tarafından hazırlanan Yunus Emre ve Türkçe Yılı Sohbetleri adlı programa katılan Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, Yunus Emre'nin günümüzdeki öneminden ve Enstitüsünün faaliyetlerinden bahsetti.
Oturum yönlendiriciliğini KMÜ Rektör Yardımcısı ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Muşmal'ın üstlendiği ve üniversitenin Youtube hesabı üzerinden canlı olarak yayınlanan programın açılış konuşmasını KMÜ Rektör Prof. Dr. Namık Ak yaptı.
“Yunus Emre'nin öğretilerini yaşatmak bizim boynumuzun borcudur”
Rektör Namık Ak, 2021 yılının Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü olması sebebiyle UNESCO tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alındığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da Yunus Emre ve Türkçe Yılı ilan edildiğini hatırlatarak, “Yunus Emre, insan ve doğa sevgisini, hoşgörü, kardeşlik ve barış kavramlarını en duru Türkçe ile bizlere aktarmış; onun, kaynağını İslam'dan ve Hz. Peygamber'den alarak cihanşümul insani değerler üzerine inşa ettiği marifet bilgisi, şiirleri yoluyla çağlar boyunca dünyamızı aydınlatmaya devam etmiştir. Yunus Emre'yi bir yıl değil, yıllar boyu anlatmak, onun öğretilerini nesiller boyu yaşatmak başta Yunus Emre'nin doğduğu topraklar olan Karaman'da yaşayan bizler olmak üzere bu medeniyetten beslenen herkesin boynunun borcudur.” dedi.
Rektör Namık Ak, Yunus Emre Enstitüsü ile ilgili ise şunları söyledi: “Yunus Emre Enstitüsü, kurulduğu 2007 yılından itibaren yaptığı yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerle milletimizin medar-ı iftiharı olmaya devam etmektedir. Türkçe bayrağımızı dünyanın dört bir yanına şerefle taşıyan Enstitümüz, özverili çalışmalarıyla pek çok insanın hayatına dokunmakta; ilim, kültür ve sanat faaliyetlerinin yanı sıra kapısını 72 millete açan sevgi ve hoşgörü timsali uygulamalarıyla adeta dervişlik geleneğimizin yeni çağdaki yansımasını sunmaktadır.”
Rektör Namık Ak’ın açılış konuşmasının ardından KMÜ Rektör Yardımcısı ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş’in özgeçmişini izleyicilere aktararak sözü Prof. Dr. Ateş’e devretti.
“Yunus’un görüşlerini alıp kendi hayatımıza nasıl rehber edinebiliriz diye düşünmeliyiz”
Prof. Dr. Şeref Ateş, öncelikle geçtiğimiz yıl ve bu yıl tüm dünyada yaşanan koronavirüs salgının insanlar üzerindeki etkilerinden bahsederek şöyle konuştu: “2020-2021 yılları tüm insanların nefesinin kesildiği bir yıl. Tıpkı Yunus Emre’nin yaşadığı dönemde var olan sıkıntılar gibi bizler de yaşadığımız âlemde yoğun bir salgın döneminden geçiyoruz ve insanın bir varlık olarak unutulduğu bir süreç yaşıyoruz. Bu anlamda Yunus Emre’nin anlayışını daha iyi anlama imkânı buluyoruz. Yunus Emre’nin insana olan, cana olan yaklaşımı Anadolu’da her zaman kültür olarak benimsenmiştir. Özü itibariyle Yunus'un bu yaklaşımına bakıldığında Yunus'un görüşlerinin geçmişten geleceğe her daim geçerli olduğunu görmekteyiz. Bugün sadece onu anmak değil de biz Yunus’un görüşlerini alıp kendi hayat yolculuğumuzda kendimize nasıl rehber edinebiliriz diye düşünmeliyiz.”
"Yunus Emre, insan ve yaratılmışı en üst mertebede tutmuştur"
Prof. Dr. Şeref Ateş, günümüzde her şeyin madde olarak görülmeye başlandığını, bu anlayışın fikir dilimize de yansıdığını hatırlatarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yunus Emre bu düşüncenin tam tersi olarak insan ve yaratılmışı en üst mertebede tutmuştur. Dil, yaratmanın ve yaratılmanın başlangıcıdır. Yunus’un anlayışı da böyledir. ‘Dil söyler kulak dinler; kalp söyler kâinat dinler’ sözü bu anlayışın bir yansımasıdır. Dil, Yunus Emre'de kendisini diri bir şekilde ortaya koyar. Aynı şekilde dil, insan olarak bizlerin de hayatı anlamlandırmamıza yardımcı olur. Bilim, anlam vermez; sadece nasıl sorusunun cevabını verir. Kültür ise neden sorusunun cevabını verir. Yaşadığımız süreçte koronavirüsün nasıl çözüleceğini bilim bilir fakat neden sorusunu ise kültür cevaplar.”
“Amacımız Yunus Emre’nin bütün insanlar için getirdiği nefesi tüm dünyaya yaymak”
Yunus Emre Enstitüsünün faaliyetleri hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Şeref Ateş, Enstitünün çok önemli bir kurum olduğunu ve bu kuruma hizmet etmekten mutluluk duyduğunu belirterek şunları kaydetti: “Tamamen maddeci bir çağda yaşıyoruz. İnsanı nesneleştirmişiz ve bu durumu sorgulama gereği bile hissetmiyoruz. Yaptığımız her davranışta, attığımız her adımda ben değil biz düşüncesiyle hareket etmeliyiz. Her hareketinizde yaşamdaki her varlığın sizden razı olması önemli bir etkendir. Yunus Emre’nin ‘Gelin tanış olalım işi kolay kılalım’ sözü bir anlamda Kur’an’ın bir özetidir. İnsanların temel amacı tanışmaktır. Enstitümüzde Yunusça düşünüyoruz ve dünyayı anlamlandırırken ayrım gözetmeden hayata bakıyoruz. Dünyanın her yerine bu şekilde yaklaşıyoruz. Dünyanın dört bir yanında farklı kültürler yaşıyor ve biz Enstitü olarak bu kültürel farklılığı nasıl faydalı programlara dönüştürebilir ve bu programlardan nasıl etkinlik üretebiliriz düşüncesindeyiz. Büyükelçiliklerimizden farklı olarak kültürel anlamda insanlarımıza yurtdışında da ulaşmaya çalışıyoruz. Yurtdışına gönderdiğimiz personelimizi Anadolu irfanı konusunda eğitmeye gayret gösteriyoruz. Yaşadığımız çağda belli bir yaşam şeklimiz var; diğer taraftan da Yunus’un bize öğrettiği Anadolu’nun can felsefesi var. Bütün yaratılmışın sizden razı olması gerektiği bir durum var. Enstitü olarak bu söylemi Türkiye’de ve dünyada tüm insanlara ulaştırmak için gayret gösteriyoruz. Önemli olan Yunus Emre’nin bütün insanlar için getirdiği bu nefesi tüm dünyaya yaymak.”
Prof. Dr. Şeref Ateş konuşmasının son bölümünde ise Karaman’ın ve özellikle de Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinin Yunus Emre ile ilgili yapmış olduğu faaliyetleri yakından takip ettiğini ifade ederek bu çalışmalardan dolayı Karaman’ı ve KMÜ’yü takdir ettiğini söyledi.
Kapanış değerlendirmesinin ardından program sona erdi.