KMÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Konferans Salonunda gerçekleştirilen seminere Rektör Prof. Dr. Sabri Gökmen, Genel Sekreter Ahmet Tüfekci, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. İbrahim Yılmaz, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Fevzi Kılıçel, üniversite personeli ve öğrenciler katıldı.
“Türk mutfağı 2 bin 500 çeşidiyle dünyanın en önemli üç mutfağından biridir”
Programın açılış konuşmasını yapan KMÜ Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı Öğr. Gör. Ali Şen, “Asırlar boyu üç kıtaya kültürü, medeniyeti ve adaleti götüren Türkler, dünyanın çeşitli milletlerinin en usta aşçılarına parmak ısırtacak bir yemek kültürü meydana getirmişlerdir. Her milletin, ülkenin yapısı ve alışkanlıklarına göre kendi mutfağı vardır. Orta Asya’nın sade yemeğinden zengin Selçuklu ve Osmanlı mutfağına yol açılmış, dünyanın en önemli ve en beğenilen mutfaklarından olan Türk mutfağı oluşmuştur. Türk mutfağı 2 bin 500 çeşidiyle Çin ve Fransız mutfağı ile birlikte dünyanın en önemli üç mutfağından biri sayılmaktadır.” dedi.
Öğr. Gör. Şen, yeme içme ve aşçılığın turizmin ayrılmaz bir parçası olduğuna dikkat çekerek Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Aşçılık Programı uygulamalarında kullanılmak üzere üniversiteye son derece donanımlı bir mutfak kazandıran Rektör Prof. Dr. Sabri Gökmen’e teşekkür ederek konuşmasına son verdi.
“Bir aşçı pişirdiği yemekle birlikte pişmeli”
Programda söz alan KMÜ Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. İbrahim Yılmaz ise Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Aşçılık Programının 2015-2016 eğitim-döneminde açılarak, normal ve ikinci öğretim programlarına 40’ar öğrenci alarak faaliyete geçtiğini belirtti. “Amacımız uluslar arası arenada rekabet edebilecek genç aşçılar ve şefler yetiştirmektir.” diyen Prof. Dr. Yılmaz, “Bir aşçı pişirdiği yemekle birlikte pişmedikçe o yemekte lezzet olmaz.” hatırlatmasıyla sözlerini tamamladı.
Açılış konuşmalarının ardından İç Anadolu Aşçılar ve Pastacılar Federasyonuna (İÇANAPAFED) üye şefler sahneye çıkarak tecrübelerini öğrencilerle paylaştılar. İÇANAPAFED Başkanı Serkan Dursun’un moderatörlüğünde yürütülen söyleşide şefler önce teker teker kendilerini tanıttı, ardından merak edilen soruları yanıtladılar.
“Amacımız yerel yemeklerin özünü bozmadan hafif dokunuşlarla modernize etmek”
Programda ilk olarak söz alan Serkan Dursun, İÇANAPAFED olarak Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonuna (TAŞKAPON) bağlı beş bölgesel federasyondan biri olduklarını belirterek “Amacımız yerel yemeklerin özünü bozmadan hafif dokunuşlarla bunları modernize edip insanlara tanıtmak.” dedi. Karaman’a gelmeyi uzun bir süredir planladıklarını fakat ancak gelebildiklerini ifade eden Serkan Dursun, genç aşçı adaylarına “Önce Türk mutfağını bilmelisiniz, sonra diğer mutfakları. Fransız ve İtalyan mutfaklarının popülaritesi olabilir ama baktığınızda bunlardaki pekçok yemeğin Osmanlı ve saray mutfağına dayandığını görürsünüz. Bizim yemeklerimizi süsleyip allayıp pullayarak yine bize gönderiyorlar. Bizim tek eksiğimiz zamanında kendi mutfağımıza değer vermememiz ve özenti içerisinde olmamız. Türk mutfağı ile ilgili reklam eksikliğimiz var. Halbuki bizim mutfağımızdan daha üstün bir mutfak olduğunu düşünmüyorum.” dedi.
Serkan Dursun, aşçı adaylarına öncelikle az ücretle de olsa kendilerini iyi yetiştirebilecekleri otellerde çalışmalarını tavsiye etti. Altı aylık eğitimle özel okullardan şeflik sertifikası alanları da eleştiren Dursun, meslekte iyi yetişmek için en alttan başlamak gerektiğini ifade ederek “Bizim zamanımızda şartlar çok ağırdı. Yeter artık dediğimiz dönemler olurdu. Benim iki kamyon karpuz taşıdığım, yedi sekiz çuval patates soyduğum günler oldu. Ama bu işe gerçekten gönül verir, aşk ve sevgiyle yaparsanız hiçbir şey umurunuzda olmaz.” dedi. Kendisinin stajyerleri mutfak araç gereçlerini öğrenmeleri için mutlaka bulaşıkhanede de çalıştırdığını söyleyen Dursun, mesleklerinin tanımı hakkındaki soruya ise “Bizler sanatçıyız, yaratıcı insanlarız. Dünyanın en popüler üç mesleğinden birini yapıyoruz.” açıklamasında bulundu.
“Aşçılık, Türkiye’deki en iyi on meslek arasında”
Programda söz alan İÇANAPAFED Ankara Dernek Başkanı Mahmut Dolmacı ise “Antepliyim. Annemin yönlendirmesiyle aşçı oldum. Bana, ‘Oğlum aşçı olursan savaş da olsa kıtlık da olsa sen hiç aç kalmazsın’ dedi. Mesleğe 1957 yılında başladım. Bana bir şey öğretsinler diye ustaların peşinde gezdim. Hangi ülkede bir tatlı iyi yapılıyorsa ben oraya gittim. Asya’yı da Avrupa’yı da karış karış gezdim. Yeri geldi mermerin üzerine şeker çuvalından bez sererek onun üstünde uyudum. Ama siz çok şanslısınız, her imkanınız var, bunu iyi değerlendirin.” dedi.
Mahmut Dolmacı, ‘Ben pilav sevmem, ıstakozdan korkarım’la bu işin olmayacağını dile getirerek “Önce yaptığınız işi ve malzemeyi seveceksiniz. Aşçılık, Türkiye’deki en iyi on meslek arasında yer alıyor. Meslektaşlarımızın yaşam düzeyi oldukça iyidir.” dedi. Mahmut Dolmacı, geleneksel yemekleri ortaya çıkarıp modernize ederek yaşatmak içinse özellikle köylerden gelen ev hanımlarının yarışacağı organizasyonlar yapılması gerektiğini söyledi.
“Evinizde güzel bir yemek yapıp yedirebiliyorsanız siz de aşçısınız”
Programda konuşan İÇANAPAFED Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan Ceylan ise kendisinin uzman balık şefi olduğunu belirtti ve “Bizim zamanımızda şartlar çok zordu, aşçılar da küçümsenirdi. Şimdi beyaz kıyafetlerimizle giremeyeceğimiz yer yok. Biz tırnağımızla basamak basamak bu yerlere geldik. Severek yaptığınızda başaramayacağınız hiçbir şey yoktur. İyi ki balık ustası oldum, iyi ki bu mesleği seçtim.” diye konuştu. Aşçılığa küçük yaşlardan beri yatkın olduğunu, çocukken evde kadınlar olmasına rağmen kahvaltıyı kendisinin hazırladığını ve yemek pişirme konusunda da yetenekli olduğunu söyleyen Ramazan Ceylan, aşçının tanımını yaparak “Evinizde güzel bir yemek yapıp yedirebiliyorsanız siz de aşçısınız.” ifadesini kullandı.
İÇANAPAFED Karaman Dernek Başkanı Memiş Baş da mesleğine olan bağlılığını ‘ilk görüşte aşk’ şeklinde açıklayarak “Karamanlıyım. Turizm okudum ve tamamen turizm sektöründe yetiştim. Bizim bir ustamız vardı, üzerinde de beyaz giysisi. Ben o giysiye ve mesleğe aşık oldum.” dedi. Memiş Baş, Karaman’ın meşhur yemekleri ile ilgili bir soruya ise Karaman Callası şeklinde yanıt verdi.
Programda İÇANAPAFED Yönetim Kurulu Üyeleri Fatih Aksoy ve Murat Aksu ile Konya ve Kırıkkale Dernek Başkanları Recep Güner ve Muhammet Sarı da söz alarak kendilerini tanıttılar, meslekte dikkat ettikleri öncelikleri açıkladılar.
Seminerin ardından şeflere plaket takdim edilirken İÇANAPAFED’in birinci kuruluş yıldönümü nedeniyle pasta kesildi. Sonrasında Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu mutfağında ünlü şefler öğrencilere künefe, baklava, balık ve kuzu kavuğu pişirme yöntemlerini uygulamalı gösterdiler. İkramların ardından program sona erdi.
Güncelleme Tarihi: 13 Mayıs 2016, 16:21
“Türk mutfağı 2 bin 500 çeşidiyle dünyanın en önemli üç mutfağından biridir”
Programın açılış konuşmasını yapan KMÜ Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı Öğr. Gör. Ali Şen, “Asırlar boyu üç kıtaya kültürü, medeniyeti ve adaleti götüren Türkler, dünyanın çeşitli milletlerinin en usta aşçılarına parmak ısırtacak bir yemek kültürü meydana getirmişlerdir. Her milletin, ülkenin yapısı ve alışkanlıklarına göre kendi mutfağı vardır. Orta Asya’nın sade yemeğinden zengin Selçuklu ve Osmanlı mutfağına yol açılmış, dünyanın en önemli ve en beğenilen mutfaklarından olan Türk mutfağı oluşmuştur. Türk mutfağı 2 bin 500 çeşidiyle Çin ve Fransız mutfağı ile birlikte dünyanın en önemli üç mutfağından biri sayılmaktadır.” dedi.
Öğr. Gör. Şen, yeme içme ve aşçılığın turizmin ayrılmaz bir parçası olduğuna dikkat çekerek Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Aşçılık Programı uygulamalarında kullanılmak üzere üniversiteye son derece donanımlı bir mutfak kazandıran Rektör Prof. Dr. Sabri Gökmen’e teşekkür ederek konuşmasına son verdi.
“Bir aşçı pişirdiği yemekle birlikte pişmeli”
Programda söz alan KMÜ Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. İbrahim Yılmaz ise Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Aşçılık Programının 2015-2016 eğitim-döneminde açılarak, normal ve ikinci öğretim programlarına 40’ar öğrenci alarak faaliyete geçtiğini belirtti. “Amacımız uluslar arası arenada rekabet edebilecek genç aşçılar ve şefler yetiştirmektir.” diyen Prof. Dr. Yılmaz, “Bir aşçı pişirdiği yemekle birlikte pişmedikçe o yemekte lezzet olmaz.” hatırlatmasıyla sözlerini tamamladı.
Açılış konuşmalarının ardından İç Anadolu Aşçılar ve Pastacılar Federasyonuna (İÇANAPAFED) üye şefler sahneye çıkarak tecrübelerini öğrencilerle paylaştılar. İÇANAPAFED Başkanı Serkan Dursun’un moderatörlüğünde yürütülen söyleşide şefler önce teker teker kendilerini tanıttı, ardından merak edilen soruları yanıtladılar.
“Amacımız yerel yemeklerin özünü bozmadan hafif dokunuşlarla modernize etmek”
Programda ilk olarak söz alan Serkan Dursun, İÇANAPAFED olarak Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonuna (TAŞKAPON) bağlı beş bölgesel federasyondan biri olduklarını belirterek “Amacımız yerel yemeklerin özünü bozmadan hafif dokunuşlarla bunları modernize edip insanlara tanıtmak.” dedi. Karaman’a gelmeyi uzun bir süredir planladıklarını fakat ancak gelebildiklerini ifade eden Serkan Dursun, genç aşçı adaylarına “Önce Türk mutfağını bilmelisiniz, sonra diğer mutfakları. Fransız ve İtalyan mutfaklarının popülaritesi olabilir ama baktığınızda bunlardaki pekçok yemeğin Osmanlı ve saray mutfağına dayandığını görürsünüz. Bizim yemeklerimizi süsleyip allayıp pullayarak yine bize gönderiyorlar. Bizim tek eksiğimiz zamanında kendi mutfağımıza değer vermememiz ve özenti içerisinde olmamız. Türk mutfağı ile ilgili reklam eksikliğimiz var. Halbuki bizim mutfağımızdan daha üstün bir mutfak olduğunu düşünmüyorum.” dedi.
Serkan Dursun, aşçı adaylarına öncelikle az ücretle de olsa kendilerini iyi yetiştirebilecekleri otellerde çalışmalarını tavsiye etti. Altı aylık eğitimle özel okullardan şeflik sertifikası alanları da eleştiren Dursun, meslekte iyi yetişmek için en alttan başlamak gerektiğini ifade ederek “Bizim zamanımızda şartlar çok ağırdı. Yeter artık dediğimiz dönemler olurdu. Benim iki kamyon karpuz taşıdığım, yedi sekiz çuval patates soyduğum günler oldu. Ama bu işe gerçekten gönül verir, aşk ve sevgiyle yaparsanız hiçbir şey umurunuzda olmaz.” dedi. Kendisinin stajyerleri mutfak araç gereçlerini öğrenmeleri için mutlaka bulaşıkhanede de çalıştırdığını söyleyen Dursun, mesleklerinin tanımı hakkındaki soruya ise “Bizler sanatçıyız, yaratıcı insanlarız. Dünyanın en popüler üç mesleğinden birini yapıyoruz.” açıklamasında bulundu.
“Aşçılık, Türkiye’deki en iyi on meslek arasında”
Programda söz alan İÇANAPAFED Ankara Dernek Başkanı Mahmut Dolmacı ise “Antepliyim. Annemin yönlendirmesiyle aşçı oldum. Bana, ‘Oğlum aşçı olursan savaş da olsa kıtlık da olsa sen hiç aç kalmazsın’ dedi. Mesleğe 1957 yılında başladım. Bana bir şey öğretsinler diye ustaların peşinde gezdim. Hangi ülkede bir tatlı iyi yapılıyorsa ben oraya gittim. Asya’yı da Avrupa’yı da karış karış gezdim. Yeri geldi mermerin üzerine şeker çuvalından bez sererek onun üstünde uyudum. Ama siz çok şanslısınız, her imkanınız var, bunu iyi değerlendirin.” dedi.
Mahmut Dolmacı, ‘Ben pilav sevmem, ıstakozdan korkarım’la bu işin olmayacağını dile getirerek “Önce yaptığınız işi ve malzemeyi seveceksiniz. Aşçılık, Türkiye’deki en iyi on meslek arasında yer alıyor. Meslektaşlarımızın yaşam düzeyi oldukça iyidir.” dedi. Mahmut Dolmacı, geleneksel yemekleri ortaya çıkarıp modernize ederek yaşatmak içinse özellikle köylerden gelen ev hanımlarının yarışacağı organizasyonlar yapılması gerektiğini söyledi.
“Evinizde güzel bir yemek yapıp yedirebiliyorsanız siz de aşçısınız”
Programda konuşan İÇANAPAFED Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan Ceylan ise kendisinin uzman balık şefi olduğunu belirtti ve “Bizim zamanımızda şartlar çok zordu, aşçılar da küçümsenirdi. Şimdi beyaz kıyafetlerimizle giremeyeceğimiz yer yok. Biz tırnağımızla basamak basamak bu yerlere geldik. Severek yaptığınızda başaramayacağınız hiçbir şey yoktur. İyi ki balık ustası oldum, iyi ki bu mesleği seçtim.” diye konuştu. Aşçılığa küçük yaşlardan beri yatkın olduğunu, çocukken evde kadınlar olmasına rağmen kahvaltıyı kendisinin hazırladığını ve yemek pişirme konusunda da yetenekli olduğunu söyleyen Ramazan Ceylan, aşçının tanımını yaparak “Evinizde güzel bir yemek yapıp yedirebiliyorsanız siz de aşçısınız.” ifadesini kullandı.
İÇANAPAFED Karaman Dernek Başkanı Memiş Baş da mesleğine olan bağlılığını ‘ilk görüşte aşk’ şeklinde açıklayarak “Karamanlıyım. Turizm okudum ve tamamen turizm sektöründe yetiştim. Bizim bir ustamız vardı, üzerinde de beyaz giysisi. Ben o giysiye ve mesleğe aşık oldum.” dedi. Memiş Baş, Karaman’ın meşhur yemekleri ile ilgili bir soruya ise Karaman Callası şeklinde yanıt verdi.
Programda İÇANAPAFED Yönetim Kurulu Üyeleri Fatih Aksoy ve Murat Aksu ile Konya ve Kırıkkale Dernek Başkanları Recep Güner ve Muhammet Sarı da söz alarak kendilerini tanıttılar, meslekte dikkat ettikleri öncelikleri açıkladılar.
Seminerin ardından şeflere plaket takdim edilirken İÇANAPAFED’in birinci kuruluş yıldönümü nedeniyle pasta kesildi. Sonrasında Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu mutfağında ünlü şefler öğrencilere künefe, baklava, balık ve kuzu kavuğu pişirme yöntemlerini uygulamalı gösterdiler. İkramların ardından program sona erdi.