Eğitim, bir süreçtir. Toplumsal yaşama geçilmekle başlamıştır ve birikerek süregelmektedir.
Bireylerin eğitimi; genlerle başlar ailede, çevrede, eğitim kurumlarında ve yaşamın her alanında ölünceye kadar sürer. Eğitime belli yaş guruplarındaki kişilerin ve belli zamanlarla gerçekleştirilen etkinlikler olarak bakmamak gerekir. Eğitim, bir yaşam boyudur.
Yaşam boyu eğitimin, merkezi yönetimin dışında yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve fakülteler, spor kulüpleri ve siyasi partiler tarafından da gerçekleştirilmesi; eğitimdeki heyecanın, eğitime bağlılığın, eğitimin sürekliliğinin ve eğitimin zenginliğinin tabana yayılmasını sağlar.
Ülkemizdeki eğitim, ‘’ Öğrenci Merkezli ‘’ olarak belirtilmesine karşın, ezberciliğe dayalı teorik eğitim sistemi olarak sürmektedir. Öğrenciler, düşünce üretme ve kullanacağı bilgileri öğrenme yerine bilgi taşıma durumundadırlar.
Eğitim, elde edilen (öğrenilen) bilgilerin kullanılması yeteneğinin kazanılması aşamasıdır. Bu yönüyle eğitimin üretime yönelik olması da gerekir. Üretim, katma değer yaratmaktır. Yani eğitim, bireysel ve toplumsal refahı yükseltmek, toplumsal kalkınmışlığı sağlamaktır. Bu durum aynı zamanda devletin de güçlendirilmesidir. Ayrıca eğitim, bilim ve sanat üretmektir. Bilimi ve sanatı üretmeyen eğitim sisteminin sağlıklı olduğu söylenemez.
İnsan yığınlarını toplum yapan unsurların başında kültür gelir. İnsanlar, kültür temelinde toplumsallaşır. Bir topluma kişilik ve kimlik kazandıran ve o toplumu diğer toplumlardan farklı kılan kültür yapısıdır. Eğitim, bir yönüyle de bu kültür yapısını korumak ve çağlara göre geliştirerek kuşaktan kuşağa aktarmaktır. Unutmayalım insan, sosyal bir varlıktır. İnsanın varlığını, içinde yaşadığı toplum belirler.
Ülkemizdeki eğitim sisteminde görülen yetersizlikler ve yanlışlar, uygulanmakta olan eğitim sisteminin bizatihi kendisi olduğundan yapılması gereken; yanlışların mevcut sistem içerisinde düzeltilmesi değil, sanayi toplumu olmayı ıskalayan ve bilgi toplumuna uyum sağlamaya çalışan bir toplumun, yeni bir eğitim sistemi oluşturmasıdır.
Ancak bunlar; eğitimle oynayarak gerçekleştirilemez; hele son çıkarılan “Öğretmen Meslek Yasası” ında bir ihtisas olan öğretmenlik mesleğini; ücretli, sözleşmeli, uzman ve başöğretman şeklinde kariyer ekseninde eğitim için hiçbir yararı olmayacak bir şekilde yeniden yapılanmasıyla hiç olanaklı olmayacak inancındayım.