EVET HAYIR OYUNU!

Devlet Bahçeli, kehanette bulunuyor ve diyor ki; “anayasa değişikliği geçmezse Türkiye karmakarışık olur…”

Acaba karmakarışık olacak olan; Türkiye mi, MHP mi yoksa Devlet Bahçeli mi?

Bu nasıl bir anlayıştır böyle?

Anayasa değişikliğini; “Türkiye’yi karmakarışık bir duruma getirmek için mi gerçekleştirdin” diye, adama sormazlar mı?

Bir başka siyasetçi de çıkıp; “anayasa değişikliği geçerse Türkiye karmakarışık olur” derse bu referandum, Erkan Yolaç’ın TV kanallarından sunduğu ve kazananı olmayan evet-hayır yarışmasından ne farkı olur?

Devlet Bahçeli, TBMM’nde bu anayasa değişikliklerinin görüşülmesi sürecinde de “bu değişiklik geçmezse erken seçim olur” demişti…

Devlet Bahçeli bu tür yaklaşımlarıyla; hem milletvekillerinin hem de vatandaşların milli iradelerini yok sayıyor; ya da aba altından sopa göstererek, baskıcı ve milli iradeye saygı göstermeyen bir politikacı olduğunu göstermiş oluyor…!

Bir zamanlar, solcu olarak damgaladıkları insanları tehdit ederek siyaset yaptıklarını sananlar; şimdi istediklerini ve söylediklerini yerine getirmeyenleri, Türkiye’yi alet ederek, isteklerini ve yaptıklarını tehdit ederek, kabul ettirmeye çalışıyorlar… Böyle bir siyaset anlayışının, ülkeye ve ülke insanlarına verebileceği ve de kazandıracağı hiçbir şey olamaz…

Bir gün önce ak dediğine, bir gün sonra da kara diyenlerin; bir gün önce karşı oldukları görüşlerin ve siyasi anlayışların, bir gün sonra şakşakçısı olup, davul zurna çalarak, yandaşlık yapıp, ülke insanlarını kendisi gibi düşünmeye çağıran ve düşüncesini kabul etmeyecek olanları da; sürekli olarak tehdit eden bir siyasetçi, önce kendi başında olduğu partiyi ne duruma getirdiğine, partisine dönüp bir bakmasın…!

Türkiye’nin de partisi gibi alabora olacağını mı zannediyor? Bu nasıl bir siyaset anlayışı, bu nasıl bir zihniyettir?

47 yıldır siyaset sahnesinde ol; bazı partilere yamanarak iktidar ortakları arasına gir; partideki iktidarını kaybetmeye başlayınca da;

Dava arkadaşlarım dediğin partililere bir takım kulplar takarak, partiden at, mahkemelerde süründür; parti tabanını iyice kaybettiğini görünce de; bir başka partinin limanına sığın ve o partinin davulunu, sağa sola tehditler savurarak, olanca kuvvetinle çal!

Kendilerine siyasetçi diyenlerin; ne yaptıklarından ve yaptıklarını sandıkları siyasi davranışlarından; nerelere varacaklarını, varmak istedikleriyle, ülkeye ve topluma ne gibi telafisi güç zararlar vereceklerini; tedavisi güç yaralar açacaklarını bilmeleri gerekmez mi?

Kim olursa olsun; hangi siyasi gerekçeyle olursa olsun; hangi amaca ve amaçlara yönelik olursa olsun; toplumda ayrışmalar oluşturacak, bazılarına ayrıcalıklar tanıyacak, toplumu gerilere ve çıkmazlara götürecek, her türlü; siyasi, sosyal ve ekonomik yaklaşımları doğru bulmuyorum…

Bir taraftan Başbakan, bir taraftan da Devlet Bahçeli, anayasa değişikliğine evet denilmesi için tehditkâr ve demokrasiye hiç uymayan siyasi yaklaşımlarla, vatandaşları kıskaç altına almaya ve iradelerine ipotek koymaya çalışıyorlar…

İşte “evet” diyeceklerini belirten zihniyetler, bunlar ve bunların oluşturmaya çalıştıkları başkanlık…

Bu tür davranışlar, otokrasiye giden yola örülen taşlar mıdır veya demokrasiden otokrasiye doğru atılan adımlar mıdır?

Sorusu doğal olarak zihinlerde oluşmaya başlıyor…

YORUM EKLE

banner284