Hakan Toksöz beyefendi Antalya gurbetinde sayısız Karamanlılardan önemli bir şahsiyet. Kavaklı Yol ve Semerciler Sokağı keresteci esnaflarından merhum İsmail Toksöz’ün oğlu. Kendisiyle Ankara Karamanlılar Derneği Türk Sanat Müziği Korosu Antalya Konseri’nde tanıştık. Hoş beş ederken çok geçmedi dertlendi: Karaman yine aynı Karaman’dır değil mi? diye serzenişte bulundu. Karaman ağzıyla: “Garaman Garaman illere yaran bana yaraman, durumları aynen sürüyordur” diye de sürdürdü sitemini. Cevabım: “Karaman’ın makûs talihi el’an sürüyor,” şeklinde kısa ve netti.
Bu manidar tekerleme gönüllerimizin bir kere daha yeise kapılmasına yetti de arttı bile. Bu, laf olsun diye söylenmiş bir söz değil, tarihi geçmişimiz ve günümüz yaşanmışlıklarını anlatan en veciz gerçektir.
500 yıl önce Karamanoğulları Beyliğinin tarih sahnesinden çekilmesiyle, Osmanlı, Beyliğin eşrafını, esnafını, ustasını, âlimini İstanbul’dan başlayarak Balkanlar’a değin iskâna tabi tutmuş. Selçuklunun mirası Karamanoğullarına değil Osmanoğullarına yaramıştır. Mustafa Kemal’in baba tarafından dedesi Ahmet Efendi bu topraklardan Balkanlar’a Manastır ili Kocacık kasabasının yolunu tutmuş. Şehrin değerli tarihçi yazarı Dr. Ali Güler araştırmasını belgelerle ortaya koydu. Karaman yüzyıllardır süren uykusunda kıpırdamadı bile. Uyanarak sahiplenmek gerekiyor. Sahiplen Karaman.
Koca Yunus Emre’mizi şehrimize mal edememiş ki O da on dört ayrı adreste anılır, türbelerinde yatırılır olmuş. Ne diyim. Dizini döv Karaman.
Elimizdeki Mevlana Hazretlerini 700 yıl evvel götürüp kendi elimizle Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’a teslim etmişiz. Konya’nın Mevlana ile Konya olmasına fırsat vermişiz. Başını duvarlara vur Karaman.
Türk dili fermanını yayınlayan Karamanoğlu Mehmet bey’in heykeli, önce bilinmezliklere sonra şehir dışına taşınmış. Uyu Karaman.
Türklük dünyasının efsane lideri Rauf Denktaş sağlığında Kıbrıs’ı vatan yapmış. Vefatında yine aynı toprağın koynunda ebedi uykuya varmış. Gidip bir kürek sıla toprağı mı serptin. Eline mi yapışırdı Karaman.
Makûs talihin ağlarını biz kendi ellerimizle ördük. Kime ne dersin.
Yukarıdaki değerlerin bırakın tümünü, bir teki bile Anadolu’nun sıradan bir kasabasına ait olsaydı, emin olun o kasaba bugün Ankara’yla her alanda yarışır olurdu. Tarihsel şahsiyetler ve yarattığı kültür şehri uçurmaya yeterdi. Bu iddialı bir söz değildir. Yazık ki bu, söylemek hoşuma gitmese de gerçeğin yüzümüze akşeden tokatıdır.
İrtibat: 0 532 335 03 90