Gidenin Yeri Doluyor Mu..?

İlahi düzeni böyle kurmuş. Doğan büyüyor. Vakti gelen ise bir el sallayıp gidiyor bilinmezliğe. Yaş ilerledikçe şehir içi iki otobüs durağı arası kadar kısa gelen ömür sahnesi, perdelerini bir daha açmamak üzere kapatıyor üzerimize. Rolünü oynayıp giden kimi şahsına münhasır özel kişiler vardır ki; yoklukları hep hissedilir. Yeri geldikçe hasretle, özlemle, takdirle yâd edilir. Hatta aranılırlar. Rolleri devir alan yeni varisler aldıkları emaneti aldıkları yerden daha ilerilere taşıyabilmişler midir? Gidenlerin yerini doldurabilmişler midir? Bir bakalım isterseniz.

Mümtaz insanların rejimi olan Cumhuriyetimizin kurucusu Atamız kısa ömrüne neleri sığdırmamıştır ki: Ömrü cephelerde geçmiş. Devrini tamamlamış bir imparatorluktan Cumhuriyet yaratmış. Okuma-yazması olmayan kader ve keder güruhundan, çağdaş bireyler yetişmesi için gerekli devrimleri yapmış. Yeri dolar mı dolmaz mı diye sorgulamak bile abes olur.

Fatih Sultan Mehmet devrim bilginlerinden tarih, askeri ve İslam dersleri almış. Osmanlı Türkçesinden başka sekiz dil biliyormuş. 21 yaşında İstanbul’u feth etti. Çağ açtı çağ kapattı. Balkanlardan Orta Avrupa’ya kadar feth etmediği yer kalmadı. Günümüzde Suriye ve Irak’ta bir köy-kasaba için aylarca savaşılıyor, netice bile alınamıyor.

Mimar Sinan 500 yıl önce yüzlerce anıt mühendislik harikaları yarattı. Eserlerinden yıkılanı geçtik, tek taş düşmemiş. Günümüzde ise 50 yaşını bulan yapı yok. Ya dökülüyor, ya da biz yıkıyoruz.

Mevlana bugün her şeyden çok ihtiyacımız olan hoşgörü ikliminin önemini 700 yıl önceden ney olup üzerimize üflüyordu.

Yunus Emre 700 yıldır hala anlaşılan, eskimeyen sevgi dolu mısralar örmüş. Hikmetli sözleri günümüze kadar ulaşmış.

Nazım Hikmet’in mısraları bugün her siyasi görüşten insanlarca okunabiliyor. Onun gibi dünya çapında tanınan bir şairimiz var mı?

On parmağında on marifet, her yaştan her kesimden insanımızın sevdiği Barış Manço gibi bir sanatçıyı bu coğrafya bir daha yetiştirebilecek mi?

Cem Karaca kadar karizmatik, renkli, farklı bir ses yetiştirebilecek miyiz? Gidenlerin yerini doldurabilecek miyiz?

Zeki Müren’in sanatına, tarzına, billur Türkçesine yaklaşabilen tacına tahtına adayımız var mı?

Tiyatro sahneleri, sinema salonları bir Zeki Alasya-Metin Akpınar ikilisi gibi büyük tiyatrocu, yüksek sanat kabiliyetli komedyenler, entelektüel şahsiyetler yetiştirebilecek mi?

Sinema alanında Sadri Alışık gibi hem salon adamı, hem esprili, hem biraz bohem takılan her rolün adamı çapında bir halefi var mı?

Hulusi Kentmen gibi hem otoriter, hem babacan, hem sevimli bir köşe taşı oyuncu yetişiyor mu?

Adile Naşit kadar rol kabiliyeti yüksek, sevimli, sevecen ve anaç bir Adile teyze yetişebilecek mi?

Şüpheli...

Bir şarkı: Giden gelir mi sandın/Aldandın boşa yandın, diyor. Elbette gidenler gelmeyecekler. Bari gidenlerin yeri doldurulabilseydi.

Yaşadığımız coğrafya devlet adamı, bilim adamı, sanat adamı, lider, kahraman yetiştirmek için oldukça kuraktır. Keşke gelecekten biraz ümitli olabilseydik.

YORUM EKLE

banner284