“Karaman ve Çevresinde Madencilik Ekim 2021 Raporunu” Senem Yavuzaslan ile paylaşan Karaman TEMA Vakfı yöneticisi Halil Başkalkan dünyada iddialı iklim hedeflerine ulaşmak için enerjide kömürün geride bırakıldığı bir döneme girildiğini söyledi.
Madencilik Raporu'nun ortaya koyduğu sonuçların Karaman ve çevresi için acilen hayata geçirilmesi gereken bir dizi karara ve uygulamaya ihtiyaç olduğunu belirten Başkalkan rapor hakkında yaptığı sunumda şu ifadeleri kullandı; “Karaman'daki maden ruhsatlarının ve faaliyetlerinin ağırlıkla kömür madenciliği çevresinde yoğunlaştığı düşünüldüğünde madencilik tartışmalarını iklim değişikliği tartışmaları ile bir arada yürütmenin önemi ortaya çıkmaktadır. Hem kömürün fosil yakıtlar içinde karbon yoğunluğu en fazla olan yakıt olması nedeniyle hem de teknolojik gelişmeler sayesinde, kömürden çıkış, emisyonların azaltılması için en kolay seçenek olarak görülmektedir.
Bu açıdan Karaman ve çevresi, kömürden vazgeçmenin ötesine geçip güneşten elektrik üretiminin artması için de özel bir konumdadır. Karaman, Mevlana Kalkınma Ajansı'na göre “Türkiye'nin en yüksek global güneş radyasyonu değerine ve güneşlenme sürelerine sahip ilidir. Güneş enerji potansiyeli açısından ülkemizde birinci sıradadır.” Kömür, yöre ekonomisinin belkemiğini oluşturan tarımın dayandığı iki temel varlık olan suyun ve toprağın, geri dönüşsüz bir şekilde ortadan kalkması anlamına gelmektedir. TEMA Vakfı 2019 yılında Karapınar-Ayrancı' da planlanan maden ve termik santral projesinin hidrojeolojik sistem ile arasındaki etkilerini inceleyen bir çalışma yürütmüştür. Çalışmada, madenciliğin yörenin yer altı su seviyelerinde düşüme neden olacağı, sulama kuyularının etkileneceği ve madencilik faaliyeti için elzem olan susuzlaştırma işleminin ne tür riskler barındırdığının da belirsiz olduğu belirtilmiştir.
Kömüre dayalı faaliyetler, tüm bu sorunların katlanarak artmasına neden olacaktır. Yine TEMA Vakfı'nın 2020 yılında yürüttüğü “Konya Kapalı Havzası Termik Santral Projesi'nin Tarımsal Ekonomiye Etkisi” isimli çalışmada, olası kömür madeni ve termik santral projesinin 4 milyon 900 bin ha'lık tarım arazisi ile 61 bin sayıda tarıma dayalı nüfusu ve yılda 2.100.240.500,00 TL'lik tarım ekonomisini doğrudan etkileyeceği hesaplanmıştır. Ayrıca, yöre insanı bu projeye itirazlarını açıkça dile getirmektedir. Sonuç olarak bilimsellikten, dünya gerçeklerinden uzak bu manzaranın eşliğinde Karaman ve Çevresi'nde Madencilik Raporu'nun ortaya koyduğu sonuçlar acilen hayata geçirilmesi gereken bir dizi karara ve uygulamaya ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Başta Karaman ilinde olmak üzere Türkiye genelinde ekolojik temelli, bütüncül, tarımsal üretimi önceliklendiren “Arazi kullanım planlamasına ve koruma yaklaşımına” ihtiyaç bulunmaktadır.5403 sayılı "Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu", arazi kullanım planlarının hazırlanması konusunda gerekli hükümleri içerse de kanunun yasalaştığı 2005 yılından bu yana bu konuda maalesef önemli bir ilerleme kaydedilememiştir.
Yine raporun sonuçları, yüksek ruhsatlılık oranlarına karşı, doğa koruma alanlarından önemli doğa alanlarına, tarım alanlarından meralara, ekolojik, kültürel ve ekonomik değere sahip alanları madencilik uygulamalarına kapatan bir kanuna ihtiyaç olduğunu da göstermektedir. Karaman, ülkemizin bozkır ekosisteminin, tarımsal üretiminin önemli noktalarından biridir. Dünyanın terk ettiği, yaşam alanlarımıza, insan ve doğa sağlığına geri dönüşü olmayan zararlar veren, bölgenin su varlıklarını tehdit eden kömür madenciliğinden Karaman ve çevresini korumak için madencilik faaliyetlerine tamamen kapalı koruma statülerine ihtiyaç duyulmaktadır. Kamuoyun doğru bilgilendirilmesi anlamında gerekli destekleri esirgemeyen kurumunuza teşekkür ederim.” dedi. Haber: Senem Yavuzaslan