27 Kasım 2021 Cumartesi günü saat 13’de gerçekleşen basın açıklamasında konuşan Başkan Şanlıtürk Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ulusal bütünlüğün kurulmasında ve geliştirilmesinde, Türkiye’nin çağdaşlaşmasında en önemli görevi öğretmenlere verdiğini söyledi. Ulu Önder Atatürk’ün bir sözünü paylaşarak konuşmasına başlayan Başkan Şanlıtürk; Atamızın “Ulusları kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğitimciden yoksun bir ulus, henüz ulus adını alma yeteneğini kazanmamıştır" sözleri bunun en güzel örnekleridir. Bugün Türkiye'de öğretmenlerin hak ettiği ilgi ve değeri gördüğünü, taleplerinin karşılandığını söylemek mümkün değildir. Muhalif ve örgütlü öğretmen devletin gözünde sakıncalı görülmekte; öğretmenin mesleki ve demokratik haklarını savunacağı örgütlenme hakkı engellenmekte: kendisini daha da yetiştirecek ve toplumda saygınlığını sürdürecek maddi olanaklardan yoksun bırakılmaktadır. Eğitimi bilimsel ve laik özünden koparmaya çalışan siyasi kadrolar, eğitimi çökertirken öğretmeni de ezmektedir. Öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, ciddi şekilde gerilemektedir. Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler. 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği'ne vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, ihraçlar ve açığa almalar, sürgünler, sözleşmeli ve güvencesiz istihdam uygulamalarıyla öğretmenlerin yaşadığı sorunları daha da derinleştirmiştir”
Ülkemizdeki eğitim ve bilim emekçilerinin OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralarda olduğunu söyleyen Başkan Şanlıtürk geçtiğimiz yıllar içinde eğitim ve bilim emekçilerinin aldıkları maaşların, rakamsal olarak artmış gibi görünse de enflasyon nedeniyle insanca yaşam seviyesinden daha da uzaklaştığını belirtti. Zaman zaman “Mustafa Kemal’in Öğretmenleriyiz” sloganlarının atıldığı basın açıklamasında konuşan Başkan Şanlıtürk “Satın alma gücü düşen öğretmenlerimizin yarısından fazlası ancak ek işler yaparak geçinebilir hale gelmiştir. Seçim boyunca hükümetin dilinden düşmeyen 3600 ek gösterge konusunda da hiçbir adım atılmamıştır. Öğretmenlerin sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorilere ayrılması. Emek sömürüsünü artırmış, modern çağın kölelik sistemini yaratmıştır. Kadrolu öğretmen atamasından vazgeçerek ‘doğrudan torpil’ anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getiren Bakanlık, öğretmen açığını ücretli öğretmenlik ile kapatmaya çalışmaktadır. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı 700 bini geçmişken, 80 binin üzerinde eğitim emekçisi ücretli öğretmen denen güvencesizlik altında sömürülürken ücretli öğretmenlik gibi geçici çözümlerle okullardaki öğretmen açığının kapatılması mümkün değildir. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetine yakışır şekilde nesiller yetiştirmek için okullardaki gerici faaliyetlerle mücadele etmek isteyen öğretmenler cezalandırılır, meslekten koparılır hale gelmiştir. Bu kadar zor şartlar altında fedakârca emek veren eğitim çalışanlarının durumunu ortaya çıkarmak için sendikamızın ankette çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştır. Katılımcıların yüzde 23,34'ü eşinin çalışamadığını belirtmiştir. Yani neredeyse evli her 4 emekçiden birinin eşi işsizdir ve evin başlıca gelir kaynağı enflasyonla biçilen tek maaştır. Katılımcıların yüzde 57.8'i ailenin gıda ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadığını, yüzde 48.3’ ü maaşlarının yetersizliğinden dolayı ek hesap kullandıklarını, yüzde 77.7'si ailenin sağlık harcamalarını karşılamakta zorluk çektiklerini, yüzde 90'ı kullandıkları kredi kartın borçlarını ödemede zorlandıklarını, yüzde 65'i geçinmekte zorlandıklarını ailelerinden veya yakınlarından borç aldıklarını beyan etmişlerdir. ‘Öğrencilerimizden ve meslektaşlarımdan uzak kalmak mesleki motivasyonumu her zaman düşürüyor’ diyenlerin oranı yüzde 70,6'dır. Katılımcıların yüzde 77,6'sa pandemi sürecinde teknolojik ihtiyaçlarının Milli Eğitim Bakanlığı tarafından karşılanmadığını kaydetmiştir”
“Başöğretmen Atatürk'ün eğitim neferleri olarak bu karamsar, vahim tabloya rağmen yılmıyoruz”
Konuşmasının sonunda bu karanlık tablodan çıkış için taleplerini sıralayan Başkan Şanlıtürk insanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istediklerini söyledi Başkan Şanlıtürk taleplerine yönelik yaptığı açıklamada “Söz verilmesine rağmen yaşama geçirilmeyen 3600 ek gösterge hakkımızı istiyoruz. Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz. Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz. Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz. Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz. Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz. Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz. Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz. Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz. Haber: Senem YAVUZASLAN