Yılmaz açıklamasında, “ İlimiz sınırları içerisinde vuku bulan 10 çocuğumuza yönelik Çocuğun Cinsel İstismarı eylemi ile ilgili olarak bilgilendirme yapmak maksadı ile toplanmış bulunuyoruz. Karaman Barosu olarak neden olayın ilk duyulduğu anda açıklama yapmadığımız türünden sıklıkla soru almamıza rağmen Karaman Cumhuriyet Başsavcılığının gizlilik ve yayın yasağı hükmüne uymamız, hukukçular olarak ilk başta bizim vazifemizdir; diye düşündük. Öte yandan suçlunun cezasının en ağır şekliyle verilebilmesi adına dosyanın seyrini titizlikle takip eden Baromuz yaşları oldukça küçük olan çocuklarımızın ve ailelerinin isimlerinin çeşitli mecralarda fütursuzca kullanılmasının önüne geçmek adına herhangi bir bilgi paylaşımından imtina edilmiştir. Lakin her geçen gün ortaya atılan iddialar ve bilgi kirliliği nedeniyle açıklama yapmamız kaçınılmaz hale gelmiştir. İlk olarak Konya ilinde mağdur çocuklardan bir tanesinin gittiği psikologa durumu anlatması ve psikologunda Konya Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi vermesi sonrasında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından müstehcen görüntülerin izletilmesi suçu yönünden yetkisizlik kararı verilmiş ve dosya Karaman Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Dosyanın Karaman Cumhuriyet Başsavcılığına yetkisizlikle gelmesinden sonra dosyanın takipçisi olduk. Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı ve soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcımız müstehcen görüntülerin izletilmesi suçu ile gelen dosyayı çok derinlemesine araştırmış 20 gün gibi kısa bir sürede dosyayı sonuçlandırmış 5 Mart 2016 tarihinde şüpheli tutuklanmıştır. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcımız tarafından 16.03.2016 tarihinde çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı, Nitelikli Hürriyeti Tahdit, Kasten Yaralama ve Müstehcen görüntüleri izletme suçlarından yaklaşık olarak 600 yıla yakın bir süre ile sanığın cezalandırılması için Karaman Ağır Ceza Mahkemesine Kamu Davası açılmıştır. Bu dosyanın ve iddianamenin hazırlanmasında Karaman Cumhuriyet Başsavcımız ve dosyayı takip eden Cumhuriyet Savcımız bu olayın seyrini bu noktaya gelmesini sağlamışlardır. Karaman Barosu olarak titizlikle dâhil olduk. Bu dosyanın takipçisi olmaya devam edeceğiz iddianame kabul edildikten sonra mağdur ve aileleri ile görüşerek başta şahsım olmak üzere Yönetim Kurulu ve Tüm Karaman barosu Avukatları olarak arkadaşlarımızla birlikte gönüllü savunuculuğunu yapacağız. Hepimiz dosyanın seyrini izlemeli ve Hukuka güvenmeliyiz bizim Ağır Ceza Mahkemesi Başkanımıza ve heyetine güvenimiz tamdır. Mağdur çocuklarımızın ruhsal gelişimlerini devam eden okul ve sosyal hayatlarını düşünmeksizin bu konunun sürekli gündemde kalmasından beslenenlerin açıklama yapmadığımızı Karaman Barosunun ve dosyaya bakan Cumhuriyet Savcımızın sert bir dille eleştirenlerin İstanbul’daki Malum yürüyüşlere demokratik haklılık vererek şahısların ötesinde bu fiile saygınlık kazandırma gayretlerini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Karaman Valiliğimiz tarafından yapılan basın açıklamasında sanığın kamuoyunda adı geçen vakıflara üye olmadığı belirtilmiştir. Hiçbir suçlunun işlediği fiilden dolayı onun üye olduğu sivil toplum kuruluşunun vakıf veya derneği iyi veya kötü yapmayacağı aşikar dır. Sanığın bu dernek veya vakıflara üye olması halinde dahi suçun şahsiliği ilkesi dikkate alınarak bu vakıf veya derneklere kötü diyemeyiz derneklerimiz vakıflarımız ve her türlü sivil toplum kuruluşumuz şehrimizin ayrı ayrı birer değeridir. Şunu da belirtmek isterim ki söz konusu olayların meydana geldiği yerlerle alakalı olarak ta yetkili ve görevli kimselerin ihmali var ise bu kişiler yönünden de Adli ve idari soruşturmanın yapılması gerekmektedir. Karaman Barosu olarak bu sürecinde takipçisi olacağız. Hepinizin takdiridir ki, Atatürk’ün Yunus Emre’nin Ata Yurdu olarak bilinmesini istediğimiz ve bu yönde tanıtım çalışmaları yaptığımız, Mevlana’yı, Pirireis’i, Karaman Oğlu Mehmet Bey’i ve nicelerini Baştacı ettiğimiz Türkçemizin Başkenti bu güzel şehir bu tür olaylarla anılmayı hak etmiyor. Bu ahlak dışı olayla anılmayı kabul etmiyoruz. Karamanlı olmaktan ve Karamda Yaşamaktan gurur duyuyoruz” dedi.