Ara, bul.
İncinsen de, incitme.
Kadınları okutunuz.
Eline, diline, beline sahip ol.
Her ne arasan, kendinde ara.
Arifler hem arıdır, hem arıtıcı.
Marifet ehlinin ilk makamı edeptir.
İnsanın cemali, sözünün güzelliğidir.
Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayınız.
Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme.
İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu…
Nebiler, veliler insanlığa Tanrı’nın hediyesidir.
Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız.
Yukarıdaki altın sözlerin sahibi, büyük Türk düşünürü ve ozanı, gönül adamı Hacı Beştaş-ı Veli, XIII. yüzyılda yaşamış ulu bir Türk-İslam mutasavvıfıdır.
1209 yılında Horasan’ın Nişabur kentinde dünyaya gelip, Hacıbektaş ilçesinde 1271 yılında hakka yürümüştür.
Çocukluğu ve gençliği Horasan’da geçen, akılcılığa ve bilime inanan Hacı Bektaş-ı Veli örnek ve dürüst bir kişiliğe sahiptir.
İlk eğitim ve öğreniminde Türkistan Piri Hoca Ahmet Yesevi kültür ocağında, öğretmeni Lokman Perende’den temel dersler almış, ayrıca burada felsefe, matematik, edebiyat, sosyal bilimler ve fen bilimlerini öğrenmiştir. Çok sayıda bilim adamının yetiştiği Horasan’da engin bir bilgi birikimine, geniş bir dünya görüşüne sahip olmuştur. Küçük yaşlardan başlayarak kendini etrafına kabul ettirerek Horasan erenleri arasında ululuğu öne çıkmıştır.
Hacı Bektaş-ı Veli, Ahmet Yesevi ocağından kendisine verilmek için özel olarak bekletilen emanetleri teslim alarak, önce İran, Irak, Arabistan ve Suriye’yi gezmiş buralarda gerekli araştırma ve incelemelerini yaparak hacı olmuş, Anadolu’ya bir Yesevi mensubu (derviş) olarak gelmiştir.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin Anadolu’ya gelişi, Anadolu Selçuklu Devleti’nin üzerinde kara bulutların dolaştığı, siyasi, ekonomik ve kültürel düzeninin bozulmaya yüz tuttuğu, taht kavgalarının başladığı, bölünmelerin ve parçalanmaların meydana geldiği bir döneme rastlamıştır.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin çökmesi ve Anadolu Türklerinin dağılma tehlikesi ile karşı karşıya kalması, Orta Asya’da bulunan Türk Uluslarını büyük bir kedere boğmuştur.
Anadolu’da cereyan eden bu var olma savaşına bir çözüm yolu bulmak gerekliliği ortaya çıkmıştır. İşte Hacı Bektaş-ı Veli bu amaçla Anadolu’ya gönderilmiştir.
Hacı Bektaş-ı Veli, idealistlerden oluşan bir toplulukla Anadolu’ya gelmiş ve Anadolu’ya adeta bir güneş gibi doğmuştur.
Hacı Bektaş-ı Veli’, Hacıbektaş ilçesine yerleşmiş, burada bir çalışma ortamını oluşturmuş ve Anadolu kültürünü, Anadolu insanının gelenek ve göreneklerini özümseyerek yeni bir kültür ve eğitim merkezini kurmuştur.
Burada düşüncesini ve felsefesini geliştirmiştir. Ayrıca Anadolu’yu dolaşarak çevresini tanımıştır. Araştırma ve incelemelerde bulunmuş ve gittiği her yeri aydınlatmaya ve fikirlerini anlatmaya çalışmıştır.
Bulunduğu bu yerde bir çekim merkezi oluşturmuştur. Görüş, düşünce ve felsefesi bütün bu merkezden Anadolu’ya hızla yayılmıştır. Bu görüş ve düşüncesi Anadolu genelinde Hacı Bektaş Felsefesi ve Tasavvufu, Bektaşi Tarikatı olarak adlandırılmıştır. Bu eğitim ve öğreti merkezinden yetişen öğrenciler (Dervişler) Anadolu’nun dört bir yanına dağılmışlardır.
Balkanlar’a, Arnavutluk’a Irak’a, Suriye’ye, Mısır’a, Girit’e vb. ülkelere gidip oralarda Hacı Bektaş-ı Veli’nin düşünce ve felsefesini anlatmışlardır. XIII. Yüzyıl da Balkanlar’da ağır baskılardan yılan halkın önemli bir kısmının İslamiyet’i kabul etmesinde temel rol oynamışlardır. Fetihlerin kazanılmasında da kolaylaştırıcı unsur olmuşlardır.
Yeni ordunun kuruluşunda, temsili bir grup asker, Hacıbektaş’a gelerek Hacı Bektaş-ı Veli tarafından burada kılıç kuşatılıp taç giydirilip dualanmıştır. Ayrıca sancak teslim edilmiş ve bu orduya “Yeni Çeri” adı verilmiştir. Bu yüzden Hacı Bektaş-ı Veli’yi Pir olarak tanıyan Yeniçeriler, Bektaşi tarikatını benimseyerek nice fetihlere katılmışlardır.
Hacı Bektaş-ı Veli; Baba İlyas, Mevlâna, Ahi Evren, Taptuk Emre ve Yunus Emre gibi Türk düşünce hayatını zamanımıza kadar etkileyen çağdaşları ile birlikte aynı devirde yaşamıştır.
15-18 Ağustos tarihleri arasında, Hacıbektaş ilçesinde, Hacı Bektaş-ı Veli için anma törenleri düzenlenmektedir.
Büyük insan, Büyük Veli, Hacı Bektaş-ı Veli’yi bir kez daha, saygıyla anıyorum.