“ 5 Aralık Kadın Hakları “günü olarak kutlanır, bu gün vesilesi ile dünya kadınlarının ülkelere göre sorunları gündeme getirilir, konuşulur, tartışılır, çözüm yolları aranır.
Şimdilerde adı sanı unutulan, Türk kadınına rol model olan Halide Edip Adıvar hakkında kısaca durmak ister ve bilahare Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün toplum yaşamında kadınlarımızın yerini güçlendiren ve onların haklarını çağdaş ülkelerin kadınlarından daha ileriye taşıma ülküsü ve gayreti içinde olduğunu kısaca anlatmaya çalışacağım.
Halide Edip, Ceyb-i Hümayun (Padişahın özel işlerine bakan kâtip) kâtiplerinden Mehmet Edip Bey’in kızıdır. Amerikan Kız Koleji’ni bitiren ilk Türk kızıdır. Okuldaki derslerinden başka özel olarak, İngilizce, musiki, Kur’an ve Arapça derslerinden başka matematiği devrin en ünlü matematikçisi Salih Zeki’den, felsefe ve edebiyatı da filozof Rıza Tevfik’ten okumuştur. Rıza Tevfik’in dersleri onun halk edebiyatına ilgisini çoğalttığı gibi, mistik temayüllerini(eğilimlerini) de geliştirmiştir. Pozitivist olan Salih Zeki de ona pozitif ilimleri anlatmıştır. Bu iki zıt görüş Halide Edib’i ölçülü bir zihniyete ve kafa yapısına sahip kılmıştır.
1908’de 31 Mart vakası üzerine Mısır’a kaçmak zorunda kalır. O yıl bir dostunun daveti üzerine ilk defa olmak üzere İngiltere’ye gider. Orada devrinin fikir adamlarıyla tanışır ve ömür boyu sürecek bazı dostlukların temelini atar.
1909’dan itibaren Kız Öğretmen Okullarında ( Darülmuallimat’ta) pedogoji öğretmenliği, Evkaf’a bağlı vakıf okullarında müfettiş olarak hizmet eder. 1916’da Suriye Valisi Cemal Pşa’nını daveti üzerine gittiği Beyrut ve Şam’da okulların düzenlenmesiyle ve yetimhanelerle meşgul olur. 1917 yılında ikinci eşi olan Adnan Adıvar ile evlenir. Mütareke yıl larında İstanbul’daki vatanseverlerle birlikte çalışır.1919’da İzmir’in işgalini protesto eden mitinglere katılır. (1) Fatih, Kadıköy mitingini Sultanahmet mitingi takip eder. Bu miting İstanbul’da büyük bir tesir yaratır. “ Gecenin en karanlık ve ebedî gibi göründüğü zaman, gün ışığının en yakın olduğu zamandır.” sözü onundur. İstanbul’un işgaliyle birlikte ( 16 Mart 1920) kocasıyla birlikte Anadolu’ya geçerek Atatürk’ün yanında Milli Mücadele’ye katılır, cephede hastabakıcılık, tercümanlık, yabancı ajansların haberlerini tercüme ve Türkçe haberleri yabancı basına gönderme, Yunan mezalimini raporlama gibi görevlerde diğer ilgili birimlere cephede çalışır. Onbaşı rütbesiyle orduya katılan Halide Edip, başçavuşluk rütbesi ile terhis olsa da o onbaşılık rütbesini hep sevmiş ve tercih etmiştir.
Yunanlıların yenilgisinden sonra Bursa’ya cephedeki arkadaşları ile gelen Mustafa Kemal, bir sinema salonunda öğretmenlere yaptığı bir konuşmada, kadınlara hitaben;
“ Siz bizim hesabımıza eğitim savaşın kazanın, memlekete bizden fazla hizmet etmiş olursunuz. Sizi bu savaşa çağırıyorum.” diyerek eğitim savaşında kadınlarımızın vereceği hizmetin önemine vurgu yapmıştır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Mustafa Kemal ve İsmet Paşa davetlerin kadınlı olmasına bilhassa dikkat ederlerdi. Toplantı salonlarında kadınlar bir tarafta ve erkeler karşı tarafta ayrı oturmasına kabullenemezler. Davetlerde kadınlar büfeye gidip bir şey yemek için bile yerlerinden kıpırdamazlardı. Hiç kimse kimseye ailece takdim edilmiyor, kadınlar erkeklerin göz hapsinde
tutuluyordu. M. Kemal çevresindekilere hanımlara itibar etmelerini, ayakta duran kadınlara ikramda bulunmalarını ve oturanların onları kıskanacağını ve yavaş yavaş onların da topluluğa karışacağını söyler.
Medeni Kanun’un kabulü ile kadın ile erkekler arasındaki her türlü hukuki farklarının kaldırılması sağlandı. Hedef, ilerde hiçbir gerilemeye imkân vermeyecek şekilde kadına her meslekte yer vermekti. Kadın milletvekilleri, belediye meclisi üyeleri, hekim, avukat ve diğere mesleklerden olması için Üniversitelerde erkeklerle birlikte okumalı idiler. Seçimlere oy vermeli, taassup yok edilmeli idi. Köy kadınlarının kurtuluşu iktisat ve terbiye şartlarının tamamlanmasına bağlı kalmıştı.(2)
Sonuç olarak Atatürk’ün kadın hakları ile ilgili koyduğu hedeflere tam ulaştığımız söylenemez. Hakların korunmasında ve yaygınlaşmasında kadınlarımızın eğitim düzeyinin ve ekonomik şartlarının çokça iyileşmesi gerekir. Toplumda iddialı ve rol model olmak isteyen kadınlarımızın Halide Edib’i okumaları ve onun mahrumiyet içindeki özverili çalışmalarını bilmeleri ve cesurane atılımlarını ilke edinerek haklarını yasal çerçeve içinde geliştirmeleri gerekir.
Bir “Kadın Hakları Savunucusu “ olmasa da Milli Mücadele öncesi ve sonrası yaptığı hizmetler ve eserleri nedeniyle aydın ve azimli Türk kadını Halide Edib’i de unutmayarak Türk toplumuna yapmış olduğu hizmetleri zaman zaman yad etmeleri şık bir davranış olur diye düşünüyorum. Halide Edib “Kadın Hakları Savunucuları” tarafından unutulmasın