Türkiye’de her yil yüz bin den fazla insana kanser teshisi konuldugu söyleniyor. Bu demektir ki hastalik hizla yayiliyor. Mutlaka bu yayilmanin pek çok sebebi vardir. Bu sebepleri ortaya çikarmak, halkimizi bu tür hastaliklardan korumak bu alanda çalisan bilim adamlarinin ve saglik çalisanlarinin vazifeleri arasindadir.
Biz bu konuya girecek degiliz. Ama eczaneden aldiginiz bir ilacin sizi kanser edebilecegini hiç düsündünüz mü? Elbette böyle bir sey kimsenin aklina gelmez ama unutmayin ki akliniza gelmeyen basiniza gelebilir.
Simdi eczanelerde reçete ile satilan ancak isterseniz reçetesiz de alabileceginiz ve herhangi bir doktorun size rahatlikla yazabilecegi bir ilacin prospektüsündeki su ifadeyi Karaman’in Sesi Gazetesi’nin degerli okuyuculariyla paylasmak istiyorum:
“…Uyarilar/Önlemler: Hayvan çalismalarinda uzun süre yüksek doz uygulamalarinda karsinojenik etkiler gözlenmistir. Hayvan çalismalarinda gözlenen karsinojenik etkinin insanlarda da gelisebilecegi endisesi ile 3 haftadan uzun süre kullanilmamalidir…”
Bana göre bu ifade bir itiraftir ve ayni zamanda bir takim çeliski ve garipliklerle de doludur.
Evvela hayvanlar üzerinde yapilan çalismalarda ne kadar süre ve ne kadar doz konusunda bir açiklama yoktur.
Ikinci olarak karsinojenik etki nedir, bu konuda da açiklayici bir bilgiye rastlanmamaktadir. Ancak sözlüklere baktiginiz zaman bu kelimenin yani karsinojenik etkinin, “Kansere neden olan, kanser yapici” bir etki oldugunu görürsünüz.
Üçüncüsü de endise kavraminin kullanilmis olmasidir. Kanaatimce endiseye gerek yoktur. Çünkü hayvanlarda karsinojenik etki yaptigi tespit edilen bir ilacin insanlar üzerinde de ayni etkiyi gösterebilecegi konusunda endiseli olmak biraz vurdumduymazlik olsa gerek. O zaman hayvanlar üzerinde bu tür deneyleri yapmanin amaci ne?
Bunlarin yani sira çok küçük puntolarla yazilmis olan bu prospektüsü muhtemelen birçok insan okuyamayacaktir. Okuyabilenlerin de büyük bir kismi sözlüge bakmadigi için ne anlama geldigini ya da nasil bir ilaçla karsi karsiya oldugunu anlayamayacaktir. Dolayisiyla aci son kaçinilmaz olacak, sagligima kavusayim, rahat edeyim diye uzun süre içtiginiz bir ilaç sizi kanser edebilecektir.
Denilebilir ki hayvanlarda kanser yapan bir ilaç insanlarda kanser yapmaz. Yüksek dozda kullanilmazsa, kanserojen etkisi olan bir ilaç insan vücuduna faydali olabilir. Zaten ilaçlar bu mantikla yapilir. Yani fazla miktarda zararli olan bir sey normal ölçülerde kullanildiginda sifa kaynagi olabilir. Iste eczacilik ya da ilaç yapimi budur. Hatta dilimizde “Azi karar, çogu zarar” diye bir atasözü de vardir.
Ama her ne kadar olaya farkli yönlerden bakmaya çalissam da inanin kendimi ikna etmekte zorlaniyorum. Ilaçlarin içerisinde kanserojen maddelerin az ya da çok bulunmasini pek de kabullenmek istemiyorum. Sagligin bir emanet olduguna inaniyorum.
Bakin Sair ne güzel söylüyor:
“Hak Nebinin dilinde nifak sayilmis
Emanete ihanet,
Tohum topraga, yavru yuvaya
Yuva anaya emanet…”
Uzayip giden siirin devamini da okudukça insan bir seylerin baska bir seylere emanet oldugunu anliyor ve hiç hos olmasa da ayri bir kavramla yani ihanet kavramiyla karsilasiyor. Demek ki emanetin oldugu yerde hiyanet de oluyor. Hele isin içine ticaret de girince akil almaz seyler oluyor.
Son sözüm su ki sagligimiz Allah’a emanet…