Ali Ünlüer hocamız; Eskilerin Hükümet Caddesi veya Redif Kışla Caddesi olarak andığı günümüzde ki Ahmet Hilmi Birant Caddesi’ndeki ortaokulda 1965-1966 öğretim yılı 1/F sınıfında öğretmenimdi. Müzik dersinde öğrettiği; Tamzara’dan gece geçtim/ Soğuk Sularını İçtim’li çocuk şarkılarını, Dağ Başını Duman Almış Yürüyelim Arkadaşlar’lı gençlik şarkılarını ve ülkenin hep bir ağızdan söylediği İstiklal Marşı’mızı mandolin eşliğinde gururla ve yüksek sesle okurduk. Bugün o sesler hala kulağımda. Duyduğu ve biz öğrencilerine de geçen heyecanı, eğitim aldığı İvriz Köy Enstitüsü mayasından geliyordu.
Kendisiyle emekli olduktan sonra yöneticilik yaptığı özel sektörde tekrar karşılaştık. Ortaokuldan hatırladığım heyecanı aynen duruyordu. Bir ara söz oraya gelmiş olacak ki: Aldığımız eğitim bizi yalnız öğretmen olarak yetiştirmedi. Aynı zaman da ziraatçı, yapı ustası, üretici bireyler yaptı dedi. Aldığımız eğitim ve ruhla topluma her alanda rehberlik ve önderlik edecek azim ve kararlılığındaydık. Bugün ben ağaç ekebilir, budayabilir ve aşı bile yapabilirim. O, hayatı boyunca hiç eksilmeyen coşkusuyla: Harç karar, kerpiç keser, duvar örer, şakül kullanabilirim demişti gururla.
Öğretmenlik yaptığı 1961 yılında Karaman Turizm Derneği öncülüğünde başlatılan Türk Dili Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma Törenleri’nin tertip edilmesinde başrol alan önder grubun içindeydi.
Şehirde pek çok resmi tören ve bayramların tertiplenmesinde, sunumunda görevlendirildi.
Disiplini, detaycılığı ön planda tutmuş, öğrenci resmi geçitlerinde kortejin başında duyduğu haz ve gururla uygun adım yürümesi doğrusu görülmeye değerdi.
Ali Ünlüer öğretmenim, öğretmenlikten emekli olunmaz sözünün hayat bulduğu kişiliktir.
Karaman’ın Sesi Gazetesi başta olmak üzere, çeşitli dergilerde yazılar yazıyor toplumu aydınlatma konusunda kendisini vazifeli addediyordu. Katıldığı sosyal ve kültürel etkinliklerde söz almaktan fikir beyan etmekten kendini alamıyordu. Çünkü o fikir adamı, kanaat önderiydi. Şehrin atanmış ve seçilmiş yöneticileriyle şehrin geleceğini kurma da hep istişare halindeydi. Elinde kalem kâh gazetecilik, elinde mikrofon kâh röportaj yapıyor, kâh sanayicilerle istihdam, üretim, ekonomik konulu söyleşiler yapıyordu. Çoğu 50 yaşında köşesine çekilenleri düşününce, geldiği yaşta o enerjiyi nereden buluyor diye şaşmamak elde değil. Çünkü neticede o bir öğretmendi. Hayatının her döneminde onun yapacak hep bir şeyleri vardı. Sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanabiliyordu. Daha ne olsun.
Anadolu Basın Birliği Karaman Şube Başkanlığı’nı uzun yıllar boyunca etkin bir şekilde yürüttü.
20 yıl boyunca Karaman Kızılay Şube Başkanlığı yaptı. Başkanlığı döneminde yüksek tahsil öğrencileri için 225 kişilik Kız Öğrenci Yurdu yapılmasına ön ayak oldu. Dahası, 4 katlı Kızılay Kan Merkezi Hizmet Binası ve Kreş yapımına önderlik etti.
Hasta yatağında geçirdiği son aylarında bile Karaman’ın geleceği ile ilgiliydi. Artık konuşamasa da vasiyeti sayılabilecek mesajlarını elinden hiç eksik etmediği kalem-kâğıtla Veli Bozkır Başkan’a veriyordu. Son gününe kadar, söyleyeceklerini söylemeden duramadığına bir kere daha şahit oluyorduk.
2008 yılında yayınladığım kitabım da: Becerikliliği, yaratıcılığı ve üretkenliği mensubu olduğu Köy Enstitüsü geleneğinden gelir. Sosyalliği ise; yarım asrı mütecaviz bir zamandır içinde olduğu sosyal, kültürel ve insan merkezli çalışmalarla hercümerc oluşundan. Uhdesinde ki eğitimciliği, kızılaycılığı, gazeteciliği, televizyonculuğu, köşe yazarlığı titrinin sadece bir kısmıdır. Karaman meseleleriyle bir ömür hemhal oluşunu kaleme almaya kalksak zaten buna da kitabımın hacmi kifayet etmez demiştim.
Az bile demişim.
Bugün bir asra yaklaşan heyecanı, coşkusu, enerjisi, hitama erse de, iyi mevkilere gelmiş binlerce öğrenci yetiştirmiş güngörmüş hocamız, dolu dolu yaşanmışlık ve doygun bir ruhla şimdi huzuru kalp ile olur inşallah.
Değerli ailesine, yakınlarına başsağlığı dilerim. Allah rahmet eylesin. Tüm Karamanlıların başı sağolsun.
Kalemine sağlık. Ali hocama rahmet melekler yoldaşı olsun.