KARAMAN’DA BAYRAMLAR

Cami de yapilan konusmalardan hiçbir sey anlamazdim.

Gruplar halinde camiden çikilip bayramlasmalar yapilirken, kendimi hep yalniz hissederdim.

Eve gelirken, satmak için yapacagim renkli, parlak kâgittan olusan rüzgâr firildaklarini düsünürdüm. Çok para kazanacagim aklima geldikçe içimi ayri bir sevinç kaplardi.

Birinci bayram günü, aldigim balonlarin yarisini götürür satardim.

Simit satislari, ögleden sonra baslardi. Nedenini bilemezdim.

Satislar bittikten sonra: dönme dolapta çalismaya baslardim. Dolaplar dolunca, yukardan asagiya kaymalar baslardi, sevinirdim. Çalismam, bir ya da iki saat kadar sürerdi.

Bayram yerini saticilarin ve degisik renkteki elbiseler giyinmis çocuklarin civiltilari doldururdu.

Bagrismalar, kosusmalar, oynamalar, birbirini tamamlayan bir canli tablo gibiydi.

Hiç unutmam; bir Kurban Bayrami’nin ikinci günüydü. Bayram yerine ilk kez bir otobüs gelmisti. Heyecanlandim. Akyokus, su kadar kurus, diye çigirtkanlik yapiliyordu.

Simitleri, otobüste de satarim düsüncesiyle, ilk kez otobüse bindim. Akyokus’a dogru yol almaya basladik.

Otobüsün camindan disariya baktigimda; otobüs gidiyordu, otobüsün içine baktigimda da duruyor hissini veriyordu.

Çocuklugumda bayramlar, bayram süresince: simit, balon, rüzgâr firildagi satmak ve dönme dolaplari çevirmekle geçerdi.

Bayram sonrasinda okula gidisler baslar ögretmenler, ögrenciler, ziller, dersler derken bir baska bayram gelirdi. Ama ben, milyonlarca çocuklar gibi, hiç bayram sevincini ve bayram coskusunu tatmazdim.

Avuçlarimda akrabalarimin verdigi birkaç kurusun sicakligi, her zaman, teselli kaynagim olurdu.

Bu nedenle, geçmise özlem duyarak: nerede o çocuklugum da ki bayramlar, diyemedim.

Nerede olsam çocuklugumda ki bayramlari ve bayram yerlerinde ki güzellikleri yasamayi hep özledim.

Karamanli hemserilerimin ve tüm Müslümanlarin Kurban Bayramlarini kutluyorum.
 

YORUM EKLE

banner284