KARAMAN’DA HIDRELLEZ

Mayıs ayları, bir başka güzeldir Karaman’da…
Ilık ve ılgıt ılgıt eser lodos…
Dallarda açan çiçekler meyveye durmuştur artık…
Mora dönüşen ekinler, başak tutmuştur. Dalga dalga eğilirler esen rüzgârların önünde…
Kuzular büyümüştür. Koyunlara karışmıştır sürülerin içinde…
Hep dağlara bakası gelir insanın: uzunca bir zaman, nasıl da durur bulutlar dağların doruklarında, bazen beyaz; bazen de duman renginde…
Göçmen kuşları gelir birer birer. Ağaç dallarında leylek yuvaları, yükseklerde ve özgür…
Sokakları tertemizdir Karaman’ın. Evleri beyaza boyalı ve ırmaklarındaki akan sular, bir dostluğa çağrı gibi saf, katıksız ve berrak…
Bazen yorgunluk görülür güler yüzlü insanların, durgun ve isteksiz bakışlarında…
Bu bir bahar yorgunluğu değildir. Bir önceki geceden kalmadır bu yorgunluk. Hızır ve İlyas Peygamberlerin buluşması olan Hıdrellez’i kutlamıştır Karaman’lı.
Beş Mayıslarda, Hızır ve İlyas Peygamberlerin yeryüzünde buluşup; darda kalanlara, istekleri olanlara, zorluk çekenlere yardım ettiklerine inanılır Karaman’da.
Dört Mayıs akşamlarında, kucaklarına aldıkları ve ellerinden tuttukları çocuklarıyla; toprak işlemekten yorgun dönmüş yanık yüzlü kadınlar, genç kızlar ve yaşlı nineler sokaklara düşerler.
Ceviz ağaçlarının sarkan dalları altında, yıkık duvarlarla çevrili yer yer toz yığınlarının oluştuğu, dar ve ince yollarda yürünür; Zeyve’den geçilerek Kazalpa’ya ulaşılır.
Mumlar yakılır, ay ışığına inat; yıldızlara inat. Görmek isterler insanlar, yanlarında olan selamlaştıkları ve birlikte dua ettikleri kişileri.
Sığ ve durgun sularıyla Kazalpa Çayı, etrafını çeviren küçüklü büyüklü binlerce insanı misafir eder adeta ve inanılarak yazılan ve üzerine bırakılan dilek yazılarını, alır götürür umuda doğru.
Gece yarılanmıştır, acıkır insanlar ve yaptıkları un helvalarını, yanlarındakilerle paylaşarak yerler. Sonra bulgur pilavı alır sırayı.
Gazalpa(Gazi Alp) Çayı’nın bir yerinden karşıya geçilir. Şıhali Sultan Türbesi’nde buluşulur. Önceden hazırlanan bez parçaları itina ile pencere ve kapıların demir parmaklıklarına dualarla bağlanır.
Gitgide, mahşeri bir kalabalık oluşur. Çocuklar, genç kızlar, analar ve nineler, doldurmuştur türbenin etrafını bir zikir halkası gibi.
Türbenin etrafında dolaşan insanların çıkardıkları kulakları dolduran bir uğultu; maniler mi okundu, ağıtlar mı yakıldı, yoksa içten bir yakarış mı tanrıya bu, gecenin karanlığında akıp giden?
Zihinlerde, yüreklerde, umutlarda sabah yakındır. İstenen olacak, beklenen gelecektir. İnanmıştır insanlar ve benliklerini saran duygu ve heyecanlarla, şafak sökmeden evlere dönüşler başlamıştır, artık…
Ve tekrarı için bir sonraki yıl beklenecektir…
YORUM EKLE
YORUMLAR
Nevzat Dağlı
Nevzat Dağlı - 9 yıl Önce

Sayın Uysaler, yazınızda çocukluğumu yaşadım.

banner284