Grup toplantısında; “ne Şangay Beşlisi, ne Avrupa Birliği sadece Türk Birliği” diyen Devlet Bahçeli, 3. MC oluşturmak için “AKP Birliği” kurma sürecine girdi.
3. MC;
Neleri içeceğimize,
Neleri giyeceğimize,
Hangi okullara gideceğimize,
Hangi paraları kullanacağımıza,
Hangi gazeteleri okuyacağımıza,
Kaç çocuk yapacağımıza,
Kimlerin, bakan ve milletvekili olacağına,
Devletin, hangi rejimle yönetileceğine,
Seçimlerin ne zaman yapılacağına,
Kimlerin gözaltına alınıp, kimlerin tutuklanacağına,
Hangi devlet başkanının yönetimden uzaklaştırılacağına,
Bir kişinin karar vereceği rejim, “Partili Cumhurbaşkanlığı Rejimi” mi olacak?
Devlet Bahçeli, böyle bir rejimin ortaya çıkışını sağlayarak, bu ve benzerleri olumsuzluklara ortak olmaz mı?
Devlet Bahçeli’nin, AKP ile birlik kurarak, “Partili Cumhurbaşkanlığı Rejimini” desteklemesi, kamuoyunda Devlet Bahçeli, bir borcunu mu ödüyor? sorusunu da beraberinde getiriyor!
Olağan Üstü Hal Uygulaması döneminde, “Partili Cumhurbaşkanlığı Rejimi” adı altında bir rejim değişikliğine gidilmesi düşündürücü değil mi?
Bu durum, Türkiye’nin geleceği için değil de; Recep Tayip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin geleceği için “Partili Cumhurbaşkanlığı Rejimi” kuruluyor algısını yaygınlaştırmaktadır!
Ayrıca “Partili Cumhurbaşkanlığı Rejiminin” kurulmasıyla ilgili olarak; kaç bakanın, kaç milletvekilinin, kaç muhalefet partisi yetkilisinin yeteri kadar bilgisi vardır?
AKP ve MHP birlikteliği ile ortaya çıkacak olan 3. MC, ülkemizde yıllardır biriken sorunlardan hiçbirinin çözümüne merhem olmayacak, yeni sorunları ortaya çıkaran ve sonucu olmayan bir kayıkçı kavgası olarak kalacaktır.
Parlamenter Sistem, başbakanlık sistemidir. “Partili Cumhurbaşkanlığı Rejimi” diye bir rejim yoktur…
Böyle bir rejimi oluşturmaya çalışmak, aynı zamanda; devleti, ülkeyi ve toplumu bir belirsizliğe doğru sürüklemek olmaz mı?