Muhalefetin ve iktidarin güçlülük göstergesi, halk için ne düsündükleri ve ne yaptiklaridir.
Iktidar, on üç yilda; emekçiyi yok saydi, alin terini buharlastirdi ve emegi degersizlestirip, 17 milyon yoksulluk ve bir milyon da açlik sinirinda insanimiz olusturdu; milli gelirin %54’ünü nüfusun %1’ine verdi, insanlar çöp bidonlarinda riziklarini ararken, Japonya’dan daha fazla sayida dolar milyarderi üretti.
CHP’nin 7 Haziran seçimleri ile ilgili yayinladigi seçim bildirgesinde yoksul ve fakir kesimlere yönelik ekonomik vaatlerinin yani sira; demokrasi, adalet ve özgürlük alanlarindaki vaatleri, AKP ve çevrelerini rahatsiz etmis görünüyor.
Tek sesli TV kanallarinda AKP yöneticileri ve yandaslari, “kaynak yok” sarkisini koro halinde söylerken, ilkokul çocuklarina bile “bol keseden atiyorlar” söylemlerini suflörlük yaparak düsük sesle söyletiyorlar.
Ey! AKP’liler, hani siz yoksullugu yok edecektiniz? Neden yoksullara birkaç kurus verilmesine karsisiniz ve verilecek diye de rahatsiz oluyorsunuz? Siz bol keseden harcarken kaynak oluyor da; yoksula, fakire üç bes kurus verilmesi için kaynak nerede diye soruyorsunuz?
Kaynak yok demek; ülkemizde zenginlikler yok demektir…
Kaynak yok demek; ülkemiz insanlarina inanmamak demektir…
Kaynak yok demek; biz elde avuçta ne varsa sifirladik demektir…
Kaynak yok demek; yiginlar, fakir ve yoksul kalsinlar demektir…
AKP’ye kaynak gökten mi yagdi? AKP kaynagi nasil bulup onlarca dolar milyarderi üretmis ise; diger siyasi partiler de kaynak bulabilecek ve kaynagi tabana yayabilecek ekonomik yetenege sahiptirler.
Seçim çalismalarini baslatan Basbakan, meydanlarda bir filozof edasiyla haykirarak;
Ey! Kiliçtaroglu sana hesap yapmayi ögretecegim,
Ey! Bahçeli sana milliyetçiligi ögretecegim,
Ey! Demirtas sana özgürlügü ve demokrasiyi ögretecegim, diyor…
AKP’nin halka verecek hiçbir seyi yok, bu nedenle sözüm ona parti baskanlarini egitmeye çalisacaklar!
Ben, Basbakan’in hiçbir sey ögretmesini istemiyorum.
Eger AKP hesap yapmayi bilseydi; 17 milyon insanimiz su anda yoksulluk sinirinda varligini sürdürmeye çalismazdi.
Eger AKP milliyetçilige inansaydi; her türlü milliyetçiligi ayaklarinin altina almazdi…
Eger AKP özgürlük ve demokrasiyi bilseydi; aydinlar, yazarlar, gazeteciler, zindanlara atilmaz, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, vatandaslar özgürce konusabilirlerdi…
1 Mayis Emekçi Bayrami yaklasiyor, bakalim demokrasiyi ögretecekler, emekçilere ve halka Taksim Meydani’ni açacaklar mi?
Hiç sanmiyorum, simdiden gaz kokulari gelmeye basladi! diyebilirim…