Başında eskimiş şapka
Elinde ince bir kitap
Zeyve’den Kaz alpa’ya doğru yürüyen
Kara yağız bir delikanlı
Üzerlerinden ceviz dallarının sarktığı
Ve kenarlarında yıkık duvarların bulunduğu
Dar ve tozlu yollardan geçti
Ve Kaz alpa Çayına gelince
Bağdaş kurup
Ve çayın kenarına oturup
Akan sulara bakarak
Yukarıdan aşağıya doğru hızla akarak
Söğüt dallarında biriken
Bazen mora dönüşen
Suları hayal kurar gibi seyretti
Karşıda Şıhali Türbesi
Ve ötesi
Dallarında serçelerin uçtuğu söğüt ağaçları
Ve leyleklerin yuva kurdukları kavaklar
Ve yakınlardaki ağaçlar altında biriken
Birkaç tane küçük kum tepesi
Ve etrafa yayılan çok sayıda iri çakıl tanesi
Aşağılara doğru coşan sular
Önündeki engelleri hızla geçti
Dar ve uzun köprünün önündeki taşlara gelince
Gittikçe uzayan ve büyüyerek oluşan
Ve göz kamaştıran köpüklü girdaplar
Dikkatini çekti
Bu dar upuzun ve yıpranan köprü
Ne kadardır ömrü
Ve nice gelip geçenleri gördü
Diye düşündü
Sayın Uysaler güzel dizeleriniz için çok teşekkür ederim.