Bütün kamu kurumlarına olduğu gibi üniversitelere personel alımının da belli kuralları vardır. Buna rağmen istihdam konusunda çok fazla eleştiriler yapılır.
Özellikle üniversiteler bu konuda daha çok eleştirilir. Bazı kişiler oğlunu, kızını, damadını ya da gelinini üniversitelerde istihdam ettirmekle itham edilir.
Bu günlerde Karaman’dan Ankara’ya giden haberlere göre Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesine atanan personelin paraşütle indiği iddia edilmektedir. Bu haberleri gerçek sanıp son dönemde atanan herkesi zan altında koyan yazarımız neyse ki bir arkadaşımızdan özür dilemiş. Niye özür dilemiş, çünkü arkadaşımız hayat hikâyesini bir şekilde yazarımıza ulaştırmayı başarmış, dişiyle tırnağıyla, alnının akıyla, bileğinin hakkıyla, söke söke, KMÜ’ye geldiğini kanıtlamış.
Özür dilemek erdemliliktir. Ama aslolan özür dileyecek bir söz söylememektir. Şimdi diğer arkadaşlarımızın durumu ne olacak, aslında böyle bir şeye ihtiyaç yok ama hayat hikâyelerini Ankara’ya nasıl ulaştıracaklar, kendilerini nasıl aklayacaklar işte bu soru işareti.
Yazarımız KMÜ ile ilgili bir de liste yayınlamış, listedeki isimleri sevgiyle, hürmetle karşılıyorum. Nuri Köstüklü, Kemal Esengün, Ahmet Yıldırım, Mehmet Karataş, Osman Çevik, Turan Karataş, Münir Oktay, Metin Sezer, Abdulvahit Sayaslan, Birol Mercan, Kâmil Arı, Mehmet İnce, Mehmet Alagöz, Sefa Usta, Halil Koçak, Mevlüt Balta, Yasemin Balta, Hidayet Akman gibi daha nice isimleri de merak ediyor mu diye soruyorum.
O zamanlar yazarımız henüz emekli olmamıştı. Karaman sahipsizdi, öksüzdü, yetimdi. Çok şükür artık sahibimiz var. Kimse bize dokunamaz.
Böyle desem de aldanmayın çünkü kendisi gibi düşünmeyen insanları yandaş, fırsatçı, ikiyüzlü, IQ düzeyi düşük ve alerjik belirti hissedenler şeklinde tanımlamaktadır ki bu dille, bu üslupla koruyuculuk olmaz. Oysa eskiler ne derdi: “Nefsimden kötüsü yok.”
Beni heykel yürütücü hoca olarak tanımlıyor, haber kaynakları bu konuda bilgi vermediği için benim heykel yürüttüğümü zannediyor, alkıştan, ayakta alkışlamaktan falan dem vuruyor. Üstelik bir de IQ den bahsediyor. Hâlbuki ben şunu demek istemiştim: Sansasyonel yazı yazarsanız binlerce okunursunuz, bilimsel makale yazar ya da bir konuda açıklama yaparsanız o kadar okunmazsınız. Buradan kendinize pay çıkarmayın.
Demek ki insanın gözünü hırs bürüyünce bunu bile anlamak ya da görmek mümkün olmuyor.