KORONA HUYUMUZU-SUYUMUZU DEĞİŞTİRECEK (Mİ)?

Son haftalarda sosyolog, psikolog, sağlık ve bilumum bilim insanı Korona’dan sonra hayatın her alanına yeni kural, anlayış, uygulama ve yeni normallerin hâkim olacağını söylüyor. Ortak bilinç, insanları aynı amaç etrafında bir ve birlikte davranışlara yöneltebilir. Hata yapanları, suç işleyenleri şikâyet etme, yani ispiyon, insanımıza ters gelen sevimsiz mi sevimsiz bir özelliktir. Fakat yeni normallerden nasibini alabilir. Zorunlu olması ilan edilen, misal; maskenin kullanılmaması durumunda şikâyet etmek; toplumun ortak menfaati, derlenip-toplanması, titreyip kendine gelmesi açısından kötü bir davranış biçimi değil. Racona ters olsa da duyarlı, vicdanlı, anlaşılabilir bir tercih, bir yol aslında. Nasıl ki; trafikte sivil fahri trafik gönüllülerin olması gibi çok da vicdansız bir müessese değil. 
Bir arkadaşımız anlatmıştı. Almanya’da Karamanlı bir gurbetçimiz apartmanda hastalanan yaşlı bayan komşusunu, sevap olur duygusu ile otomobiliyle hastaneye yetiştirir. Trafiğin çok da yoğun olmadığı akşam saatinde hastaneye bir an önce ulaşma telaşı ile gözü ne hız göstergesini görür ne de kırmızı yanan trafik lambalarını. Türk usulü tabakhaneye şey yetiştirme olayı yani. Kısa süren bu seyahatte Allah var, çiğnemedik kural bırakmaz. Neyse… Birkaç gün sonra ise, bu defa halen hastanede olan komşusunu ziyarete gider. Söz oraya gelmiş olacak ki hemşerimiz: Dün postadan sizi hastaneye getirdiğim tarihli yüklü bir trafik para cezası geldi der. Sözlerini kim şikâyet ettiyse… diye sürdürünce yaşlı hasta komşu: Ben şikayet ettim der. Ve lütfen dikkat buyurun: Keşke o gün ölsem de trafikte başkalarının canını tehlikeye atmasaydım der. Bizimki donar kalır. Komşu haklıdır. Sadece: Öyle mi… O siz miydiniz diye mahcup gülümser. Bu ders alınacak örnekte olduğu gibi, yarın sağlık endişesi ile başlayıp her alanda müteselsil zincirleme bir etki ile yeni normaller edinip birbirimizi şikâyet etme kültürü yeşerecek mi, yaşayıp göreceğiz.
Her insan fıtrattan inanılmaz derecede bencildir. İnsanımız özellikle bu dönemde, önce kendi tatlı canı, beden ve ruh sağlığı için vehme kapılabilir. Anksiyete dediğimiz; endişe, tedirginlik, sıkıntı, kaygı, vesvese, panik, gerilim bizi bir ölçüde ihbarcı Avrupalı yapabilir. Yapmalıdır da. İnsanlığın geleceğini, ülkelerin bekasını tehdit edecek boyutlarda bir Korona belasının o kadar olsun bir öğrettiği olması beklenir. Bana bir şey olmaz söylemi tüm insanlığı uçuruma götürür. Salgın virüsü almış bir Sibiryalı, Alaskalı ya da KamçatkaYarımadalı. Bana ne elaleminPatagonyalısı, Fizanlısı, Hanyalısı Konyalısı diyemez. Dünyanın büyük bir köy olduğunu gördük.
Önümüzdeki süreçte lokanta, kahvehane, kafe kültürünün önemli ölçüde erezyona uğrayacağı beklenebilir. Zaten fazla açılıp saçılmıştık. Zorunlu da olsa evimize, ailemize, içimize, özümüze bir büyük dönüş başladı. Aileler üç öğün bir arada aynı sofraya oturur oldu. Daha ilk bir-iki ayda bile, bize pahalıya mal olsa da anne yemeğinin, anne sofrasının ne kadar birleştirici olduğunu, her olumsuz şeyi kapının dışında bıraktığını yaşayarak gördük. Tarımın, tahılın, bakliyatın, ev ekmeğinin ve ağzına kadar dolu kilerimizin ne büyük nimet olduğunu inşallah anlamışızdır.Kişisel temizliğinde ve evinde son derece temiz olan insanımız; genele, umuma, topluma ait tüm alanlarda da temiz-tertip olunması gerektiğini, suyu tasarruflu kullanmayı inşallah öğrenmiştir. Bunlar yıllardır unuttuğumuz, bugün tekrar hatırladığımız güzelliklerden sadece bir kısmı. Dilerim bu dersler matematik-geometri kadar çabuk unutulmaz.
Malum zincir marketler ölüyorum desen veresiye-parasız bir dilim ekmek vermez.  10 kuruşluk maskeyi vermediği gibi. Korona’dan sonra sayılarının hızla artacağını umduğum evimizin altındaki bakkalımızın kıymetini bilelim. Mahallemizde, bir çuval undan, yüzlerce ekmek, pide, böreğin enva-i çeşidini en uygun fiyatlarla bize sunan fırınlarımızın ne denli önemli olduğunu bugün daha iyi anlamışızdır. Berberini, kuaförünü ya da güzellik salonlarını bilmem özlemeyen var mı.
Benim de içinde olduğum 65 Yaş Üstü’ler  Mayıs Pazar günü 4 saatliğine sokağa çıkacak. Daha ilk günden hangi pantolon-gömleğimizi ayakkabımızı giyeceğimizi düşünmeye başladık. Sanki bayram geliyormuş gibi; içimizde bir sevinç bir heyecan ki sormayın gitsin. Allah ne verdiyse gayri... Bir İsmet Paşa, bir Aktekke, bir İstasyon Caddesi yaparız artık. Muhtemeldir; arkadaşlarımızla tanıdıklarımızla karşılaşıp mesafeli mesafeli hal hatır da sorarız. Hayat giderek daha mı renkli oluyor ne.
Bir küçük bayramın arefesinde, büyük Korona’dan Çıkış Bayram ve Kutlamalarında hep birlikte olma dileklerimle.  

 

YORUM EKLE

banner284