KURTALAN EKSPRESI (Sahabettin’e)

Beni ugurlamaya gelen kardesim ve üç yasindaki yegenim Mehmet.

Ögrencilik, çalisma hayatim ve askerligimin olusturdugu ve dolu dolu dokuz yil yasadigim Istanbul’dan ayriliyorum.

Ekspres, Anadolu’nun içlerine dogru durmadan yol aliyor…

Anadolu, önümüzde uzadikça uzayan bir beyaz dünya sanki…

Bu beyaz dünyada gece ve gündüz kayarak, bir sabah vakti Malatya’ya ulastik.

Mustafa, Maras Elbistan’a; Kemali, Elazig Keban’a gitmek üzere ayrildilar.

Ben, Avni ile Arapkir’e gitmek için Malatya’da bir gün beklemek durumunda kaldik.

Atamam Arapkir’e yapilinca, lise yillarimda ve Üniversite yillarimdan tanidigim, ayni yurdun ayni odalarini paylastigim bir Karamanli arkadasimin Arapkir’de oldugunu düsündükçe, yillardir Arapkir’de yasiyor hissine kapilmaktan kendimi alamiyordum.

Kokusmus kapitalizmin ürettigi paraya tapanlar, insanlarin ceplerindeki bes kurusu bile nasil çalariz planlarini yaptiklari ve çaldiklari bu paralarla adam yerine konulduklari dönemde; kredi olarak aldigi 240 TL’nin, 140 TL sini babasina gönderip, 100 TL ile Istanbul Hukuk Fakültesi’nde egitim gören ve bu kosullar altinda yasamini sürdüren adam gibi bir adamla, belli bir süre de olsa, bu arkadasimla, düsüncelerimi ve fikirlerimi paylasacagimi animsamak bile bana bir heyecan veriyordu.

Arapkir’deyim. Arkadasim, beni de evine ortak etti.

Iki katli, iki odali, ahsap bir ev. Biz, üst kattayiz; alt katta ev sahipleri var.

Arapkir’de, saat 11.00’de elektrikler sönüyor. Biz, gaz lambasini yakiyoruz. Okumaya basladigimiz kitap, henüz bizi birakmiyor.

Her taraf kar. En çok gittigimiz yer, meteoroloji tepesi. Bu tepeden Arapkir’i seyrediyoruz.

Arapkir’de bizim gibi bekar arkadaslar da var. Bazi aksamlari bir araya geliyor kaynatiyoruz. Sabahlari çokça etli ekmek yaptiriyoruz. Etli ekmegin içini arkadas hazirliyor.

Bir gün ilçeye bir bakanlik müfettisi geldi, Arkadas için sorusturma yapmak için Benim de ifademi aldi.

Benim bir TÖB-DER üyesi ögretmen oldugum, bu arkadasin neden beni evine aldigini sordu. Ne söylesem degeri yok, geçersizdi bunu biliyordum. Çünkü aylar öncesi, bazi yiyecek mallarin stoklayanlari, arkadasim sikistirmis ve o mallara el konulmasini ve günün fiyatlariyla satisini saglamisti.

Sorusturmanin üzerinden bir ay geçmeden arkadasimin tayini, Van Gürpinar’a çikti.

Ilçedeki avukat, veteriner, Avni ve Ben, bir anadol araba ile Elazig, Bingöl, Mus ve Bitlis üzerinden Gürpinar’a oradan da Van’a geçtik. Van’i gezdik, Urartu’lardan kalan Hosap Kalesi’ni gördük.

Yillar sonra, Karaman’da arkadasla karsilastik. Lafladik, anilara daldik, güldük.

Arkadasim; yine sicak, yine dogal, yine samimi, yine dürüst, yine olgun ve yine saygin kisilik. Yilarca hep kendisi olarak kalmis.
 

YORUM EKLE

banner284