I. MC Dönemiydi. Emanetin nasil ehline verildigine böylece yakinen tanik olup bizzat yasadim.
Ülkemizde ögretmenligin ne oldugumu, ancak gerçekten ögretmen olanlar anlar, düsüncemi yillardir koruyorum.
Bu ülkede, hedefte hep ögretmenler olmustur…
Kaçirilan, iskence gören ve öldürülenler hep ögretmenler olmustur…
Yillarca, yaz-boz tahtasina çevrilen egitim sistemi ve sikça degistirilen müfredat programlari içinde ögretmenler kaybolup gitmislerdir…
Biri Edirne’de digeri Kars’ta olan ögretmenlerin yasadiklari parçalanmis aile dramlarini nasil yasadiklarinin tanigi oldum, hep yüregim burkuldu.
Dünün tek uyaricisi durumunda olan ögretmenlerin, günümüzde, öne çikan bilgisayar, televizyon, cep telefonu vb. uyaricilarin gerisinde kaldigini ve kendilerini gelistirmek ve yeniden üretmek için nasil bir çaba içinde olduklarini sevinerek izlemekteyim.
Ancak unutmayalim! Bir zamanlar kurtlardan korkmaktaydik, öyle bir zaman geldi ki, kurtlarla dans etmeye basladik, günümüzde ise kapitalizmin etkisiyle adeta hepimiz kurtlastik.
Düsünebiliyor musunuz, ögretmenler nasil bir durumda görev yapmaktadirlar?
24 Kasim Ögretmenler Günü, 12 Eylül Hareketi’nin bir ürünüdür, bir aldatmacadir, kapitalizmin bir uyutma oyunudur.
Günümüzde yargilanmakta olan bir hareketin ürününü, kutlamaya deger bulmuyorum.
Napolyon, “bir Fransiz’in ben kahramanim diyebilmesi için Waterloo Savasi’nda bulundum demesi yeterlidir,” der.
Bende, “bir Türk’ün ben kahramanim diyebilmesi için Türkiye’de ögretmenlik yaptim demesi yeterlidir,” diyorum.
Tüm ögretmen arkadaslarima üstün basarilar dileklerimle sevgi ve saygilarimi sunuyorum.