Evet, kimdir bunlar? Tabii ki de prebiyotikler ve probiyotiklerden bahsediyorum. Tanımlarını daha önceki instagram paylaşımlarımda (@dyt_alihabaci) yapmıştım. Bugün obezite ile ilişkileri üzerinde duracağız.
Obezite, vücutta enflamasyonla giden bir süreçtir ve Tip 2 diyabet, yüksek tansiyon, koroner kalp hastalığı, hiperlipidemi, yağlı karaciğer hastalığı, kanser ve erken ölüm gibi çok sayıda komplikasyonu da beraberinde getiren tehlikeli bir durumdur.
Son yıllarda obeziteyi etkileyen bir etmenin de bağırsak floramızdaki mikrobiyal değişimlerin olduğu ortaya çıktı. Bağırsak mikrofloramız bakterilerle doludur. Siz ne kadar sağlıklı ve doğru beslenirseniz bakteriyel çeşitlilik artar ve iyi yönde bakteriler çoğalır ve obeziteye yatkınlık azalır özetle.
Sizin diyetinizde yapacağınız değişiklikler sonucu 24 saat içinde bile bağırsak floranızda değişimler gözükmeye başlar. İşte bu yüzden bağırsağımızı nasıl beslediğimiz önem arz etmekte ve tam bu noktada da devreye prebiyotikler ve probiyotikler girmekte.
Yapılan çalışmalarda prebiyotik ve probiyotik alımıyla adipositede (yağların depolandığı kısım) ve insülin direncinde azalma saptanmış. Yine bazı çalışmalar gösteriyor ki doygunluk hissinde artış, ağırlık kaybı, beden kitle indeksinde azalma, insülin ve kolesterol düzeylerinde düşme saptanmıştır.
Bu anlamda da bağırsaklarımızdaki iyi yöndeki bakteriler laktobasiller ve bifidobakterler artırılmalıdır. Bu da ne kadar prebiyotik, probiyotik tükettiğinizden ve bağırsağınızı ne kadar iyi beslediğinizden geçiyor.
Sonuç olarak toparlarsak, prebiyotik ve probiyotik kullanımı, bağırsak florasını değiştiriyor, enerji ile ilgili protein ekspresyonlarını olumlu yönde etkiliyor ve vücudumuzdaki ağırlık artışını engelliyor.
Kaynak: Arslan, N(2014), Obezite İle Bağırsak Mikrobiyotası İlişkisi ve Obezitede Prebiyotikler ve Probiyotiklerin Kullanımız, Beslenme ve Diyet Dergisi 2014:42(2):148-153
Diyetisyen Ali Habacı
Mutlu Diyetisyenlik
0338 212 30 84
0506 888 21 63