AKP’nin içeride ve dışarıda uyguladığı saldırgan denilebilecek politikalarına bakarak; günümüzde üçüncü bunalım dönemini yaşayan kapitalizmin, parlamenter demokrasiyle, ılımlı özgürlükler altında ülkemizi yönetme lüksünün kalmadığını söyleyebilir miyiz?
Acaba bu durum, AKP’yi artık zora ve baskıya, yani faşizm benzeri bir başkanlık sistemine mi itmektedir?
Zira dinci hareketin dini duygulara ve ön yargılara hitap etmesi gibi, faşist harekette milli duygulara ve ön yargılara hitap etmektedir.
Politik uygulamalarında sıkça değişiklik yapan AKP, son günlerde, eksenine öfkeyle desteklenmiş kriz yönetimi uygulamasını almış görüntüsü vermektedir. Çünkü icraatlarında Yurtta barış dünya da barış yerine bir karmaşıklık ve karışıklık dikkat çekmektedir.
Yıllardır öfkeyi bir siyaset argümanı olarak kullanan AKP, ayrıca ülkemizde;
İtaat kültürü,
Sadakat kültürü,
Oluşturma,
Kendisinden olmayanları öteki sayma,
Kendisini ülkeyle özdeş görme,
Eleştiri ve öneri yapanları suçlama,
Vb. tutumlarda bulunmaktadır.
Adeta parlamentonun denetim yapma görevini istemeyen AKP, parlamenter sisteme karşı çıkarak, mutlak egemenlik ilkesine bağlı olarak bir başkanlık sistemini ve Osmanlı olmayı istemekte ve bunun için de yoğun çaba harcamaktadır.
Osmanlı olmayı isteyenler, Lozan Antlaşması ile dünyaya kabul ettirilen Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve ülke bütünlüğünü istemiyorlar mı acaba?
Osmanlı olmayı isteyenler, Osmanlının en son imzaladığı Sevr Antlaşmasını uygulayarak, ülkenin parçalanmasını da istiyorlar mıdır?
Hiç kimse kendini aldatmasın ve başkalarını da aldatmaya kalkmasın!
Ülkemizde azımsanmayacak sayıda Osmanlı olmayı isteyenler var!
Osmanlı olmayı ve başkanlık sistemini isteyenler, acaba başkanı padişah olarak mı algılıyorlar?
Bunlara soralım;
Ortaya koyduğum bu öngörü için,
Ne dersiniz?
SÜRECEK
Acaba bu durum, AKP’yi artık zora ve baskıya, yani faşizm benzeri bir başkanlık sistemine mi itmektedir?
Zira dinci hareketin dini duygulara ve ön yargılara hitap etmesi gibi, faşist harekette milli duygulara ve ön yargılara hitap etmektedir.
Politik uygulamalarında sıkça değişiklik yapan AKP, son günlerde, eksenine öfkeyle desteklenmiş kriz yönetimi uygulamasını almış görüntüsü vermektedir. Çünkü icraatlarında Yurtta barış dünya da barış yerine bir karmaşıklık ve karışıklık dikkat çekmektedir.
Yıllardır öfkeyi bir siyaset argümanı olarak kullanan AKP, ayrıca ülkemizde;
İtaat kültürü,
Sadakat kültürü,
Oluşturma,
Kendisinden olmayanları öteki sayma,
Kendisini ülkeyle özdeş görme,
Eleştiri ve öneri yapanları suçlama,
Vb. tutumlarda bulunmaktadır.
Adeta parlamentonun denetim yapma görevini istemeyen AKP, parlamenter sisteme karşı çıkarak, mutlak egemenlik ilkesine bağlı olarak bir başkanlık sistemini ve Osmanlı olmayı istemekte ve bunun için de yoğun çaba harcamaktadır.
Osmanlı olmayı isteyenler, Lozan Antlaşması ile dünyaya kabul ettirilen Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve ülke bütünlüğünü istemiyorlar mı acaba?
Osmanlı olmayı isteyenler, Osmanlının en son imzaladığı Sevr Antlaşmasını uygulayarak, ülkenin parçalanmasını da istiyorlar mıdır?
Hiç kimse kendini aldatmasın ve başkalarını da aldatmaya kalkmasın!
Ülkemizde azımsanmayacak sayıda Osmanlı olmayı isteyenler var!
Osmanlı olmayı ve başkanlık sistemini isteyenler, acaba başkanı padişah olarak mı algılıyorlar?
Bunlara soralım;
Ortaya koyduğum bu öngörü için,
Ne dersiniz?
SÜRECEK