DEVLET KURANLAR MI GÖMLEK DEĞİŞTİRENLER Mİ? (3)

“Yurtta barış dünyada barış” ilkesi, adeta ”yurdu karıştır dünyayı karıştır” gibi bir algıya dönüşmüş görünüyor. Bu algı her geçen gün yatay ve dikey olarak da yoğunluk kazanıyor.
İçerdeki gelişmelere bakalım;
Aylarca, Irak Savaşı için teskere ve savaşın gelişmeleri tartışmaları yapıldı,
Ergenekon Davası,
Askeri davalar,
Çözüm süreci,
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddiaları,
Paralel yapı davaları,
Yeşilin, doğanın ve çevrenin katledilmesi,
Yanlış uygulamalar nedeniyle içerinin alabora olduğu bir durumda durmadan Başkanlık hayallerinin kurulması,
Medyanın baskı altına alınması,
Üniversitelerin özgürce bilim üretilmesinin engellenmesi,
Ayrıca Ergenekon Davası’nın “savcısıyım” dedikten sonra Ergenekon diye bir şey yok, kumpas kurulmuş yaklaşımı sergileyen tutarsız bir yaklaşım, AKP yetkililerine aittir.
Devam edelim;
Ey Kılıçtaroğlu! Nidaları,
Elde Kur’an meydanlarda nutuk atmalar,
Kılıçtaroğlu’na “Alevi olduğunu söyle”;
Demirtaş’a da sen de “Zaza” olduğunu söyle şeklinde,
Vb. ayrıştırıcı yaklaşımlarla ülkede “ötekiler” yaratarak,
“Yeni Türkiye” gibi politikalar öne sürerek, adeta ülkenin karıştırıldığı öne sürülüyor.
Her gün, Güney ve Güneydoğu’dan çatışma haberleri, şehit cenazeleri, etkisizleştirildiler denilen kişi sayıları, akan kanlar, evlere düşen ateş, ağlayan analar, karılar ve yavrular.
Kendi anlayışı dışında, bütün görüş ve anlayışları ötekileştiren bir zihniyet, demokrasinin gelişimi sağlayamaz; dolaysıyla ülkemizde bir “ahbap çavuş” demokrasisi oluşturularak, her konudaki öneri ve eleştiriler kişileştirilip karşı çıkılıyor, deniliyor.
Bir diktatör algısı yaratılıyor, yaklaşımı karşısında; “diktatör olunsaydı böyle konuşamazdınız” polemiği gündeme getiriliyor. Diktatörlüğün göstergesi, ülkede oluşturulan baskı ve terör kurumlarıdır, siyaseten dokunulmazlığı olanların söyledikleri sözler değildir diye de ekleniyor.
1839 yılında, Osmanlı padişahı Abdülmecit yayınladığı Tanzimat Fermanı ile her gücün üzerinde kanun gücünün varlığını kabul ederek, kendi gücü üzerinde kanun gücünün olduğunu söylüyordu;
28 Şubat 2016 tarihinde, Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesinin bazı gazetecilerle ilgili olarak verdiği karara uymayacağını, saygı duymadığını belirterek, kanun gücü üzerinde kendisinin olduğunu mu söylemek istemiştir acaba?
Yeni Türkiye; yeni Osmanlı bu mudur?
Nereden nereye geldik!
Dışarıdaki gelişmelere gelince;
Ortadoğu’da mezhep ekseninde ayrışmalar yaratılması,
ABD’nin, Irak’ı işgal etmesine yardımcı olmak istenilmesi,
Ortadoğu’da Arap baharı olayının desteklenilmesi,
Mısır’daki askeri darbeye karşı çıkılarak, Mısır ile siyasi ilişkilerin sonlanması,
Libya’daki iktidara karşı bazı devletlerle birlikte hareket edilmesi,
Suriye İç Savaşında taraf olunması,
Sürekli olara kırmızıçizgilerin ortaya konulması,
Dış temsilcilerimize “ mon chair” denilerek, küçümsen ilmesi,
Ey BM!, Ey ABD!, Ey Rusya diyerek ve “wan minuite” yaklaşımıyla anlamsız yaklaşımlarda bulunulması,
Komşularımızla “sıfır sorun politikası” anlayışı ile yola çıkılarak, yanımızda sıfır komşunun kalması.
Bu politikalarla dışarının karıştırıldığı öne sürülmektedir.
Sonuçta;
Ortalık toz duman olmuş,
Suriye’ye kim var kim yoksa çöreklenmiş,
IŞİD adlı bir terör örgütü dünya toplumlarını tehdit ediyor.
Umarım, 470 bin kişinin öldüğü, 4 milyon kişinin göçebe durumuna geldiği ve 11 milyonun kişinin evini ve barkını terk ettiği Suriye İç Savaşı, dünyayı vahşete sürükleyen bir makine olmaz; bazı adamlarda gizli kalmış vahşetlerini açığa vurmaktan gurur duymazlar.
Bu yaşanılanlar sürecinde ülkemizde; sanat, edebiyat, bilim, teknoloji vb. tartışmalar yapılmadı. Ayrıca asırlardır üretilen adalet, özgürlük, demokrasi, eşitlik vb. değerlerimiz törpülenip ufal aştırılmaya başlanıldı.
Tüm bu içeride ve dışarıdaki gelişmelerin hedefi; laik toplum yapısından, Müslüman Kardeşler ideolojisi çerçevesinde yeni bir toplum yapısı oluşturmak mıdır acaba?
Unutmayalım! “Dışta güçlü olmanın ön koşulu içte güçlü olmaktır.”
Biz, nerede güçlüyüz?
Birbirlerine selam vermeyen ve 100 kişiden sadece 8 kişinin başkasına güvendiği ülkemizde içerde güçlüyüz diyebilir miyiz?
Bu durum bizi, dışarıda nasıl güçlü kılar?
İçeride ve dışarıda yaşanılan tüm olumsuzlukların son bulması için en kısa zamanda toplumsal birliğimizi sağlamamız gerekir inancındayım.
Ülkemizde ve Ortadoğu’da kanın bir an önce durmasını ve acıların ve gözyaşlarının bir an önce dinmesini diliyorum ve bekliyorum.
SÜRECEK
YORUM EKLE

banner284