Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğrenci Topluluğunun düzenlediği ve Doç. Dr. Ali Ayata'nın moderatörlük yaptığı programa Prof. Dr. Murat Çemrek ve Yrd. Doç Dr. Yusuf Sayın konuşmacı olarak katıldı.
"Devletler birbirlerinin hem müttefiki hem de rakibidir"
Panelde ilk olarak Moderatör Doç. Dr. Ali Ayata söz alarak şunları dile getirdi: "Son dönemde kamuoyunda küresel faktörlerin Türkiye'ye yönelik olumsuz politikaları tartışılmakta; ABD ve Almanya başta olmak üzere pek çok batılı ülkede PKK, PYD, FETÖ terör örgütlerinin, onların tabiriyle ekseni kaymış Türkiye'yi yörüngesine oturtmak için, bir araç olarak kullanıldıklarını gözlemliyoruz. Uluslararası ilişkilerin doğası gereği, devletler birbirlerinin dost ve müttefikleri olsalar da aynı zamanda rakipleridir. Lakin son yıllarda bu rekabetin maalesef düşmanlığa dönüştüğünü görüyoruz. Yakın zamanda, 2012-2017 yılları arasında, işler tam da yolunda gidiyor diye düşünürken süreç tersine bir seyir aldı."
Konuşmacılardan Yrd. Doç Dr. Yusuf Sayın ise küresel hegemonyanın tanımını verirken bu konuda çalışmaları olan Bilimadamı Gramsci'yi referans almak gerektiğini belirterek, "Gramsci'ye göre egemen olmak ile hegemonik olmak farklıdır." dedi. Sayın, konuşmasının devamında şunları söyledi: "Uluslararası ilişkilerde hegemonya kuramı ise devletlerin zorlama sonucu değil, bir devletin etrafında, onun etkisini kabul ederek kendi rızalarıyla oluşturdukları ilişki sistemidir. İkinci Dünya Savaşından sonra İngiltere’nin hegemonyasının sona ermesiyle birlikte onun devamı olarak ABD uluslararası güç haline gelmişti. Bu bağlamda ABD’nin uluslararası güçler sisteminde sahip olduğu hegemonyasının kaynakları özellikle siyasal ve kültürel unsurlar olarak önem arz etmektedir. Amerikan hegemonyası, Amerikan bakış açısıyla Amerikalıların Atlantik'ten Pasifik'e kadar yayılmasının Tanrı'nın bir isteği olduğunu ifade eder. Yani Tanrı Amerikalılardan dünyaya hakim olmalarını istemektedir. Bu onlar açısından kaçınılmaz bir yazgıdır. Kim onların elinden hegemon olma hakkını almaya kalkarsa Tanrı'yı da karşısına almış olacaktır. Ve bu doğrultuda da hegemonyalarını tehdit edebilecek güçlerin istikrarsızlaştırması gerekmektedir. İşte Amerikan hegemonyası bu düşünceden meydana gelmektedir."
Amerikan hegemonyası neye tekâmül eder?
Panelde Prof. Dr. Murat Çemrek ise "Hegemonya etkisi, siz kendinizi ast konumuna indirdiğinizde yani karşı tarafın daha karizmatik, daha bilgili ve sizin üzerinizde şiddet dahil istediğini yapabilme hakkının olduğunu kendiniz düşündüğünüzde otomatikman üretilmiş olur." açıklamasında bulundu.
Çemrek, "Aranızda hiç Amerikan filmi izlemeyen, Amerikan edebiyatından bir kitap okumayan ya da bugün bir Amerikan dolarının kaç Türk lirasına karşılık geldiğini bilmeyen yoktur. İşte hegemonya budur, sizi etkisi altında bırakır. Peki küresel güç denince akla ne gelir diye düşündüğümüzde akla ilk olarak ABD gelir. Çünkü yer yüzünde ABD'nin 1.100 kadar üssü bulunmakta fakat bu üslerin hepsi ABD üssü olarak değil, NATO üssü olarak da adlandırılmaktadır. Türkiye'de bile 32 tane üssü vardır. ABD'nin bu askeri gücünü oluşturan unsurlar; askeri yatırım ve savunma gücü anlamında birinci sırada olması, kendisinden sonra gelen altı ülkenin toplam harcamasından daha fazla harcamada bulunması, yeryüzündeki en büyük silah satıcısı olmasıdır. Hegemonya aniden ortaya çıkmış bir şey değildir. Modern dünya itibariyle, sanayi devrimi ile başlayan dönemden sonra yaklaşık iki yüz yıllık bir hegemonya çıkar karşımıza. Hepimiz bu hegemonyanın etkisi altındayız." şeklinde konuyu değerlendirdi.
Program, konuklara plaket takdiminin ardından sona erdi.