Rektör Gökmen, otuz yıllık akademisyen ve sekiz yıllık rektör olarak dinleyenlerin karşısına çıktığını belirterek hayatta bir şeyleri önceden öğrenenlerin indirimli, zamanında öğrenenlerin peşin ve sonradan öğrenenlerin de kdv’li öğrendiğine dikkat çekti.
Öğretmeni öğretmen yapan öğretmen
Bundan 42 yıl önce henüz ilkokul dördüncü sınıf öğrencisiyken öğretmeninin tüm sınıfa büyüyünce ne olacaklarını sorduğunu ve çoğunluğun ‘öğretmen’ şeklinde cevap verdiğini anlatan Gökmen, sıra kendisine geldiğindeyse ‘Ben öğretmeni öğretmen yapan öğretmen olmak istiyorum’ şeklinde cevap verdiğini söyledi. Bir akademisyen olarak çocukluk hayalinin gerçekleştiğine vurgu yapan Gökmen, “Söylediklerinize, aklınızdan geçenlere ve dualarınıza dikkat edin; gerçekleşebilir.” dedi.
“Hayat bir yankı ve yansımadan ibarettir”
Gökmen, hayatın ‘şahitlerin sayısını artırma mücadelesi’ olduğunu belirterek “Biz her gün her dakika yaptıklarımıza şahitleri artırıyoruz. Bu şahitlik yalnızca insanların şahitliği değil, tüm canlılar ve cansızların da şahitliğidir.” açıklamasında bulundu.
“Ben hayatın bir yankı ve yansımadan ibaret olduğunu düşünüyorum. Yaşama ne verirseniz onu geri alırsınız. Ne yaparsanız ve ne söylerseniz onun karşılığını bulursunuz. Sevilmek mi istiyorsunuz sevmelisiniz, affedilmek mi istiyorsunuz affetmelisiniz, bağışlanmak mı istiyorsunuz bağışlamalısınız. Yapmadığımız bir şeyi bekleme şansına sahip değiliz.” diyen Gökmen, sözlerine şöyle devam etti: “Saflarımızı ve duracağımız yeri belirleme savaşıdır hayat. Duracağı yeri bilmeyenlerin istikameti ve hedefi yoktur. Bu kişiler hayatta kaybolmuştur, hiç ölmeyecek gibi yaşarlar ama hiç yaşamamış gibi ölürler.”
Hayatın ‘insanın hangi grupta yer aldığının ortaya çıktığı bir süreç’ olduğunu dile getiren Gökmen, “İnsanlar üç gruptur: Dengeyi bozanlar, muhafaza edenler ve her şeye seyirci kalanlar. Hepimiz insanlık havuzunda yaşıyoruz ve bu havuzu kirletenler, temiz tutmaya çalışanlar ve olaylara seyirci kalanlar var. Oysa Firavun’a karşı olmak yetmez, Musa’nın yanında olmak gerekir. Nemrut’a karşı olmak yetmez, İbrahim’in yanında yer almak gerekir.” şeklinde konuştu.
“Hayat, dostların sayısını artırma mücadelesidir”
Sokrat’ın “Herkes dünyada bir şey sahibi olmak ister. Ben tek bir şeye sahip olmak istedim hep, o da dostlarımın olması.” sözünü aktaran Gökmen, şöyle konuştu: “Hayat, dostların sayısını artırma mücadelesidir. Dostlarımız varsa biyolojik müttefikimiz var demektir. Araştırmalara göre dostu fazla olanlar ve insanlarla iyi iletişim kuranlar daha sağlıklı bir ömür sürüyorlar. Sadece maddi olarak değil, manevi olarak da bizi geliştirecek dostlara ihtiyacımız vardır. Dost derken, bizim için canını ortaya koyabilecek dostlarımız olmalı. İnsanların duygusal bataryaları bulunur ve bu zamanla zayıflar, kendi kendimize şarj edemeyiz, ancak dostlarımız sayesinde duygusal bataryalarımızı şarj ederiz. Golaman’ın dediği gibi ‘Zihinsel hareketlilik ve heyecanlar, fiziksel rahatsızlıkları giderir.’ Bunun için de dostlarımızla buluşup bir araya gelmeliyiz.”
“Hayat, bir tebessüm biriktirme yarışıdır”
Rektör Gökmen, hayatın bir tebessüm biriktirme yarışı olduğunun altını çizerek tebessüm biriktirmenin yollarını açıkladı. “İşimizi iyi yaparak en fazla tebessüm biriktirebiliriz. Ancak sevgi ve ahlak olmadan hiçbir şey olmayacağı gibi iyi iş de olmaz, tebessüm de birikmez.” diyen Gökmen, insanlara iyilik yaparak ve katkı vererek de tebessüm biriktirilebileceğini belirtti ve “Allah iyilik yapanlarla beraberdir” ayetini hatırlattı.
Rektör Gökmen, tebessüm biriktirme yöntemlerinden bir diğerini ‘güzel söz söylemek’ şeklinde dile getirerek “Ancak güzel söz Allah’a ulaşır” ayetine dikkat çekti. Hz. İsa’ya hakaret eden bir kişinin örneğini paylaşan Gökmen, Hz. İsa’nın cevap vermemesi üzerine çevresindekilerin bunun sebebini sorduğunu, onun ise “Herkes kendi yanında olandan verir. Onun söylediklerinden benim yanımda yok.” yanıtını verdiğini nakletti. Gökmen, sözlerin asla uçup gitmediğini, hele kötü sözün hiç unutulmadığını belirterek “Fırtınaya karşı kimse kapısını penceresini açık tutmaz. O yüzden esip gürlememek lazım.” dedi.
“Olumlu ve yapıcı eleştiri yoktur, eleştirinin her türlüsü yıkıcıdır”
Bir diğer tebessüm biriktirme yolu olarak ‘takdir ve teşekkür’ konusundan bahseden Gökmen, “Herkesin güzel yaptığı bir iş vardır ve herkesin beğenilecek bir tarafı vardır. Fakat biz toplum olarak genellikle tebessümü azaltan, nefreti ise çoğaltan davranışlar sergiliyoruz. Halbuki görevi ne olursa olsun takdir ve teşekkürden olumlu etkilenmeyecek kimse yoktur. Eleştiriden hoşlanacak kimse de yoktur.” dedi.
Gökmen, Benjamin Franklin’e “Başarınızı neye borçlusunuz” şeklinde sormaları üzerine “İnsanlara iyi yaptıkları şeyi söylememe” yanıtını verdiğini hatırlatarak “İnsanları eleştirmeyin, sadece fikrinizi söyleyin. Şunu şöyle yapma demeyin, bunu böyle yap deyin. Olumlu ve yapıcı eleştiri diye bir şey yoktur, eleştirinin her türlüsü yıkıcıdır. İnsanların muhakeme kabiliyeti vardır, fikrinizi söylediğinizde anlayacaklardır.” şeklinde konuştu.
Rektör Gökmen, bir diğer tebessüm biriktirme yolunun ‘sevmek ve vermek’ olduğunu söyleyerek bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyin sevmek ve ilgi göstermek olduğunu belirtti ve şunları dile getirdi: “Sevgisiz, aşksız, muhabbetsiz hayat olmaz. Allah insanı severek ve vererek mutlu olan karakterde yaratmıştır. Eğer kalbinizde sevgi varsa o kalple binlerce kalbi fethedebilirsiniz. Ancak bizler zaman zaman sevgide haddi aşıyoruz; kimi, ne kadar seveceğimizi bilemiyoruz. Çünkü neyi fazla severseniz ona kulluk edersiniz. İşte peygamberler bize neyi, kimi, ne kadar seveceğimizi öğretmek için gönderilmişlerdir.”
“Her gün aynı şeyi yaparak hayatımızın değişmesini beklememeliyiz”
Ne kadar yaşadığımız değil, nasıl yaşadığımızın önemli olduğunu söyleyen Gökmen, Tolstoy’un “Herkes dünyayı değiştirmek istiyor ama kimse kendini değiştirmiyor” sözüne vurgu yaparak “Hayatımızın değişmesini istiyorsak kendimizi değiştirmeli, bunun için de zihnimizi değiştirmeliyiz. Yani hayatta bir şeyler yapabilmek için rutinin dışına çıkmalıyız. Her gün aynı şeyi yaparak hayatımızın değişmesini bekleyemeyiz.” dedi. Kuran’da geçen “Siz kendi durumunuzu değiştirmedikçe Allah sizin durumunuzu değiştirici değildir” ayetini hatırlatan Gökmen, herkese öldükten sonra insanların zihinlerinde ve gönüllerinde kalacak bir ömür temennisinde bulunarak sözlerini tamamladı.
Program, Rektör Gökmen’in dinleyenlerin sorularını cevaplamasının ardından plaket takdimiyle sona erdi.
Öğretmeni öğretmen yapan öğretmen
Bundan 42 yıl önce henüz ilkokul dördüncü sınıf öğrencisiyken öğretmeninin tüm sınıfa büyüyünce ne olacaklarını sorduğunu ve çoğunluğun ‘öğretmen’ şeklinde cevap verdiğini anlatan Gökmen, sıra kendisine geldiğindeyse ‘Ben öğretmeni öğretmen yapan öğretmen olmak istiyorum’ şeklinde cevap verdiğini söyledi. Bir akademisyen olarak çocukluk hayalinin gerçekleştiğine vurgu yapan Gökmen, “Söylediklerinize, aklınızdan geçenlere ve dualarınıza dikkat edin; gerçekleşebilir.” dedi.
“Hayat bir yankı ve yansımadan ibarettir”
Gökmen, hayatın ‘şahitlerin sayısını artırma mücadelesi’ olduğunu belirterek “Biz her gün her dakika yaptıklarımıza şahitleri artırıyoruz. Bu şahitlik yalnızca insanların şahitliği değil, tüm canlılar ve cansızların da şahitliğidir.” açıklamasında bulundu.
“Ben hayatın bir yankı ve yansımadan ibaret olduğunu düşünüyorum. Yaşama ne verirseniz onu geri alırsınız. Ne yaparsanız ve ne söylerseniz onun karşılığını bulursunuz. Sevilmek mi istiyorsunuz sevmelisiniz, affedilmek mi istiyorsunuz affetmelisiniz, bağışlanmak mı istiyorsunuz bağışlamalısınız. Yapmadığımız bir şeyi bekleme şansına sahip değiliz.” diyen Gökmen, sözlerine şöyle devam etti: “Saflarımızı ve duracağımız yeri belirleme savaşıdır hayat. Duracağı yeri bilmeyenlerin istikameti ve hedefi yoktur. Bu kişiler hayatta kaybolmuştur, hiç ölmeyecek gibi yaşarlar ama hiç yaşamamış gibi ölürler.”
Hayatın ‘insanın hangi grupta yer aldığının ortaya çıktığı bir süreç’ olduğunu dile getiren Gökmen, “İnsanlar üç gruptur: Dengeyi bozanlar, muhafaza edenler ve her şeye seyirci kalanlar. Hepimiz insanlık havuzunda yaşıyoruz ve bu havuzu kirletenler, temiz tutmaya çalışanlar ve olaylara seyirci kalanlar var. Oysa Firavun’a karşı olmak yetmez, Musa’nın yanında olmak gerekir. Nemrut’a karşı olmak yetmez, İbrahim’in yanında yer almak gerekir.” şeklinde konuştu.
“Hayat, dostların sayısını artırma mücadelesidir”
Sokrat’ın “Herkes dünyada bir şey sahibi olmak ister. Ben tek bir şeye sahip olmak istedim hep, o da dostlarımın olması.” sözünü aktaran Gökmen, şöyle konuştu: “Hayat, dostların sayısını artırma mücadelesidir. Dostlarımız varsa biyolojik müttefikimiz var demektir. Araştırmalara göre dostu fazla olanlar ve insanlarla iyi iletişim kuranlar daha sağlıklı bir ömür sürüyorlar. Sadece maddi olarak değil, manevi olarak da bizi geliştirecek dostlara ihtiyacımız vardır. Dost derken, bizim için canını ortaya koyabilecek dostlarımız olmalı. İnsanların duygusal bataryaları bulunur ve bu zamanla zayıflar, kendi kendimize şarj edemeyiz, ancak dostlarımız sayesinde duygusal bataryalarımızı şarj ederiz. Golaman’ın dediği gibi ‘Zihinsel hareketlilik ve heyecanlar, fiziksel rahatsızlıkları giderir.’ Bunun için de dostlarımızla buluşup bir araya gelmeliyiz.”
“Hayat, bir tebessüm biriktirme yarışıdır”
Rektör Gökmen, hayatın bir tebessüm biriktirme yarışı olduğunun altını çizerek tebessüm biriktirmenin yollarını açıkladı. “İşimizi iyi yaparak en fazla tebessüm biriktirebiliriz. Ancak sevgi ve ahlak olmadan hiçbir şey olmayacağı gibi iyi iş de olmaz, tebessüm de birikmez.” diyen Gökmen, insanlara iyilik yaparak ve katkı vererek de tebessüm biriktirilebileceğini belirtti ve “Allah iyilik yapanlarla beraberdir” ayetini hatırlattı.
Rektör Gökmen, tebessüm biriktirme yöntemlerinden bir diğerini ‘güzel söz söylemek’ şeklinde dile getirerek “Ancak güzel söz Allah’a ulaşır” ayetine dikkat çekti. Hz. İsa’ya hakaret eden bir kişinin örneğini paylaşan Gökmen, Hz. İsa’nın cevap vermemesi üzerine çevresindekilerin bunun sebebini sorduğunu, onun ise “Herkes kendi yanında olandan verir. Onun söylediklerinden benim yanımda yok.” yanıtını verdiğini nakletti. Gökmen, sözlerin asla uçup gitmediğini, hele kötü sözün hiç unutulmadığını belirterek “Fırtınaya karşı kimse kapısını penceresini açık tutmaz. O yüzden esip gürlememek lazım.” dedi.
“Olumlu ve yapıcı eleştiri yoktur, eleştirinin her türlüsü yıkıcıdır”
Bir diğer tebessüm biriktirme yolu olarak ‘takdir ve teşekkür’ konusundan bahseden Gökmen, “Herkesin güzel yaptığı bir iş vardır ve herkesin beğenilecek bir tarafı vardır. Fakat biz toplum olarak genellikle tebessümü azaltan, nefreti ise çoğaltan davranışlar sergiliyoruz. Halbuki görevi ne olursa olsun takdir ve teşekkürden olumlu etkilenmeyecek kimse yoktur. Eleştiriden hoşlanacak kimse de yoktur.” dedi.
Gökmen, Benjamin Franklin’e “Başarınızı neye borçlusunuz” şeklinde sormaları üzerine “İnsanlara iyi yaptıkları şeyi söylememe” yanıtını verdiğini hatırlatarak “İnsanları eleştirmeyin, sadece fikrinizi söyleyin. Şunu şöyle yapma demeyin, bunu böyle yap deyin. Olumlu ve yapıcı eleştiri diye bir şey yoktur, eleştirinin her türlüsü yıkıcıdır. İnsanların muhakeme kabiliyeti vardır, fikrinizi söylediğinizde anlayacaklardır.” şeklinde konuştu.
Rektör Gökmen, bir diğer tebessüm biriktirme yolunun ‘sevmek ve vermek’ olduğunu söyleyerek bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyin sevmek ve ilgi göstermek olduğunu belirtti ve şunları dile getirdi: “Sevgisiz, aşksız, muhabbetsiz hayat olmaz. Allah insanı severek ve vererek mutlu olan karakterde yaratmıştır. Eğer kalbinizde sevgi varsa o kalple binlerce kalbi fethedebilirsiniz. Ancak bizler zaman zaman sevgide haddi aşıyoruz; kimi, ne kadar seveceğimizi bilemiyoruz. Çünkü neyi fazla severseniz ona kulluk edersiniz. İşte peygamberler bize neyi, kimi, ne kadar seveceğimizi öğretmek için gönderilmişlerdir.”
“Her gün aynı şeyi yaparak hayatımızın değişmesini beklememeliyiz”
Ne kadar yaşadığımız değil, nasıl yaşadığımızın önemli olduğunu söyleyen Gökmen, Tolstoy’un “Herkes dünyayı değiştirmek istiyor ama kimse kendini değiştirmiyor” sözüne vurgu yaparak “Hayatımızın değişmesini istiyorsak kendimizi değiştirmeli, bunun için de zihnimizi değiştirmeliyiz. Yani hayatta bir şeyler yapabilmek için rutinin dışına çıkmalıyız. Her gün aynı şeyi yaparak hayatımızın değişmesini bekleyemeyiz.” dedi. Kuran’da geçen “Siz kendi durumunuzu değiştirmedikçe Allah sizin durumunuzu değiştirici değildir” ayetini hatırlatan Gökmen, herkese öldükten sonra insanların zihinlerinde ve gönüllerinde kalacak bir ömür temennisinde bulunarak sözlerini tamamladı.
Program, Rektör Gökmen’in dinleyenlerin sorularını cevaplamasının ardından plaket takdimiyle sona erdi.