Gönüllü öğrencilerle birlikte Fisandun Barajı mevkisine giden Dr. Ali Sevilmiş, ilk etapta hedeflediği 10 bin meşe palamudunu sincaplar yemesin diye mazotla yıkadıktan sonra toprakla buluşturdu. Özellikle öğrencilerin kendi istekleri ile bu etkinliğe katıldıklarını belirten Sevilmiş, yaptığı faaliyetten gurur duyduğunu ve bu noktada toplumu az da olsa bilinçlendirdiğini ifade ederek, “Öncelikle bir eğitmen olarak okulda işlerimizi yaptıktan sonra öğrencilerim ile böyle faaliyetleri düzenlemenin benim için gurur verici olduğunu düşünüyorum. Tüm öğrencilerimin zorlukla değil de gönüllü olarak buraya katılması doğaya karşı umutlarım biraz daha arttırıyor. İnsanın motive olduğu bazı unsunlar vardır dünyada. Bu motive unsurlarından bir tanesini ben bugün yaşıyorum. Yeşil vatan diye kullandığımız ibareye bugün 10 bin kadar meşe palamudu ekerek yeşil vatana hediye edeceğiz. Bu da bizim gururumuz diye düşünüyorum” dedi.
“İlk hedefimiz aldığımız oksijenin borcunu ödemek”
Doğa için ne yapabileceğini düşünüp çöp toplamaktan sonra ağaçlandırma faaliyetinin Karaman için büyük bir adım olacağını söyleyen Sevilmiş, "Ömrüm ve nefesim olduğu müddetçe de bu projelerime devam edeceğim. Öncelikle çöp konusu ülkemizin ve dünyamızın en büyük problemlerinden bir tanesidir. Bizim bu şekilde gidersek bir bardak içecek suyumuz, 1 metrekare temiz toprağımız kalmayacak. Ben yaklaşık 2 buçuk yıldır bireysel olarak ne yapabilirim düşüncesine kapıldım. 3 aydır da kendim mesaiden çıkıp çöpümü topluyorum. Meşe palamudu ekmemin sebebi de 2 yıldır gerek odamda gerek doğada meşe palamudu ve bademi deniyorum. Hızlı büyüyen bir bitki. Çok kurak bir yıl olmasına rağmen geçen yıl tuttu ve belirli bir oranda büyüdüler. Yağmurlu bir sene geçerse çok daha iyi büyüyeceğini düşünerek bu sene kendime 50 bin hedef koydum. 1.5 ay kadar tohum topladım ve bu 50 bin hedefime tohum toplayarak ulaştım. Şu ana kadar da 10 bin meşe palamudunu toprakla buluşturdum. Geriye kalan 40 bin meşe palamudunu da ileriki günlerde toprakla buluşturacağım. Şimdi niyetimiz onun büyüyüp ağaç olması. Tabi ki kayıplar olacaktır. Ben istatistikten anlayan bir insan olarak yüzde 10 bile tutsa 500 meşe palamudu ağaç eder. 500 ağaç küçümsenemez. 65 yaşında ölen bir insan 575 adet ağaç tüketir. Ben şu kelimeyi kullanıyorum öncelikle olarak aldığımız oksijenin borcunu ödemek ilk hedefimiz. Hepimiz sıkıldığımızda ve sıcak bastığında bir ağaç altına kaçıyoruz, hepimiz stresimiz arttığında su kenarına kaçıyoruz ama hiçbirimiz bu su alanlarını nasıl koruyabiliriz, bu yeşil alanları nasıl koruyabiliriz, bunun endişesini duymuyoruz. Ben bunun endişesini duyarak bunlara başladım. İnşallah ömrüm ve nefesim olduğu müddetçe de bu projelerime devam edeceğim. Bu benim aynı zamanda dinlenme unsurum. Akademik hayattan yorulduktan ve defteri kalemi bıraktıktan sonra doğa beni dinlendiriyor. Ben fidan olarak aracımda taşıyamıyorum. Bugün 50 bin fidanı araçla getirip götürmek bunu organize etmek çok zor. Bir de fidan olarak diktiğimizde sulanması ve can suyu verilmesi gerekiyor. Meşe palamudu dikersek başarı şansımızın daha yüksek olduğunu düşündüğüm için meşe palamuduna ve bademe karar verdim. Bu sene badem olarak hedefim 5 bin. 50 de meşe palamudunu inşallah en kısa sürede başaracağım” diye konuştu.
“Çözüm bulunmaz ise daha kötü günler bizleri bekliyor”
Bireysel çabanın yanında toplumun bilinçlenmesi gerektiğini belirten Sevilmiş, “Bu sebeple de tüm kurumların, medyanın elini taşın altına koyması gerekiyor. Çocuklarımıza yarın iyi bir gelecek bırakmak istiyorsak herkes bunun endişesini duymak zorundadır. Bugün ormanlarımızda inanılmaz pisletilme var. Temiz sularımızda yine pisletilme var. Bunlar bizim geleceğimiz. Bugün susuzluğun ne demek olduğunu insanlar başını ellerinin arasına koyup kesinlikle 1 dakika gerekiyor ki, buna çözüm üretmek için nasıl bu suyu pisletmem, nasıl bu suyu temizlerim, nasıl bu suyu korurum diye çözüm üretmesi gerekiyor. Herkes bireysel olarak bir çözüm üretebilir. Zor değil yanında bir çöp poşeti taşımak. Zor değil bir tane meşe palamudu ekmek. Her insan bunu yapabilir. Benim insanlardan beklentim bu bilince kavuşması. Bu endişeyi duyması. Çünkü durmadan yok eden bir toplum olursak sonunda bizde yok oluruz. Eğer biz buna kalıcı bir çözüm bulmazsak daha kötü günler bizi bekler” diye konuştu. İHA