Partili Cumhurbaşkanlığı rejimini getirmek için anayasada yapılacak değişikliklere paralel olarak bir de kafaları karıştırıcı nitelikte bir kurtuluş savaşı verme furyası başlatıldı!
Kurtuluş savaşı, terör örgütlerine karşı veriliyor anlayışı varsa, terör örgütlerine karşı kurtuluş savaşı verilmez; mücadele edilir. Eğer kurtuluş savaşı ifadesi kullanılır ise bu durumda, terör örgütleri meşrulaştırılmış olur. Zira savaş, meşru güçlere karşı verilir…
Yoksa verileceği dillerden düşürülmeyen kurtuluş savaşı, laikliğe karşı verilecek bir savaş mıdır? Zira sürekli olarak vesayetten kurtulmamız gerekir denilmektedir. Acaba bu vesayet dedikleri, laiklik midir?
Eğer vesayet denilen laiklik ise, laiklikten kurtulup; falcılık, muskacılık, büyücülük, cincilik vb. din dışı eylemlerle vatandaşlar tekrar soyulmak mı isteniliyor? Laiklikten kurtulmak isteyenlerin muradı bu mudur acaba?
Hemen belirteyim: laikliğin kalkması, kargaşa ortamını da beraberinde getirir…
Toplumumuz ve devletimiz; cemaat, tarikat ve terör örgütleri aracılığı ile içten içe kemirilerek zayıflatılmak istenilmektedir. Laikliğin ortadan kalkması, bu cemaat ve tarikatlar tarafından toplumun parçalanıp ayrıştırılarak birbirine düşürülme sürecini doğurur.
Laikliğin, toplumu ayrıştırdığı değil; toplumu bir arada tutan çok önemli bir zamk olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir, inancındayım.
Fettullah’ın isteklerini “ ne istediler de vermedik” söylemiyle harfiyen yerine getirdiklerini açıklayan iktidar, acaba laikliğin kaldırılacağı sözünü bazı cemaat ve tarikatlara vermiş midir? Bu soru aklıma takılıyor…
Eğer böyle bir durum yoksa verileceği bildirilen kurtuluş savaşının, kime veya neye karşı ve niçin verileceğini bilmek, bir vatandaş olarak hakkımdır diye düşünüyorum.
“Kurtuluş savaşı vereceğiz” şeklinde yaklaşımlarda bulunanlar, Türkiye’yi belirsiz bir yerlere savurma yerine; bir var olma, yok olma niteliği taşıyan, toplumu bağımsızlaştıran ve egemenliği halka veren Atatürk’ün liderliğinde yapılan Kurtuluş Savaşına sahip çıkarak; başta ulus devleti, cumhuriyeti, laikliği, demokrasiyi korusunlar… Cumhuriyetin kuruluş felsefesini korusunlar… Toplumun içselleştirdiği, ulusal ve evrensel değerleri korusunlar…
Kurtuluş savaşı masalları ile vatandaşları uyutup, bir parti devleti üzerinde kişi egemenliğini gerçekleştirme yerine; siyasi parti ve seçim yasalarında değişiklikler yaparak, milletvekillerini parti liderlerinin belirlemesi değil,
vatandaşların seçmesini ve milli iradenin parlamentoda tam olarak temsilini sağlayın ve çok partili parlamenter rejimini güçlendirin.
Anayasada değişiklikler yaparak, partili cumhurbaşkanlığı rejimi hülyalarından vazgeçilsin, istiyorum. Zira partili cumhurbaşkanlığı rejimini, bir siyasi fantezi olarak görüyorum ve toplumumuzu iki keskin kutba ayırmasından da korkuyorum…
Oysa toplum olarak en çok gereksinim duyduğumuz; birlik ve beraberliğimizdir…
Son olarak:
Hiçbir güç, hiçbir otorite ve hiçbir gelişme, bölünmemize ve ayrışmamıza neden olmasın…
Bunun için;
Konuşmalarımıza, davranışlarımıza, eylemlerimize son derece dikkatli olalım…
Sağduyuyu hiçbir zaman elden bırakmayalım, diyorum.