1960’lı yıllarda, Karaman’da ekonominin kalbinin attığı; her gün, canlı ve dinamik bir yaşantının yansıdığı “Buğday Pazarı ile Karamanlı zanaatkârların üretim yaptıkları mekân olan Semerciler Sokağı’nın kesiştiği noktada bir etli ekmek dükkânı…
Burası, renkli naylonlarla kaplı ve üzerinde bakır su maşrapaları ve su bardaklarının itina ile yerleştirilmiş, beş veya altı masadan ibaret ince uzun bir dükkân…
Bazen ayakta bazen de bir masaya her an kalkmaya hazır bir durumda oturmuş, kırk yaşlarında olduğu kanaatini oluşturan; uzun boylu, sakin görünüşlü, adeta asırlar öncesinden haber veren anlamlı bakışları olan saygın ve engin hoş görüşünü sürekli yansıtan dükkân sahibi Arif Amca…
Güneşin alabildiğince yakıcılığını salıverdiği öğle saatlerinde, dükkâna kırk elli metre kadar bir uzaklıktaki fırından içindeki etli ekmeklerin etrafa mis gibi kokuların yayıldığı sıcak tepsiyi omuzlayarak bir koşuda dükkâna taşıyan sessiz ve sakin bir delikanlı, Medeni…
Evet, yıllarca okul ve etli ekmek dükkânında gördüğüm Medeni, yıllar sonra, yağan karların ancak Nisan ayının ikinci yarısında erimeğe başladığı öğretmenlik yaptığım Malatya’nın Arapgir İlçesinde bir 1977 yılı Şubat Ayı’nda, Karaman Belediyesi’nin altındaki dükkânlardan birinde, matbaa açtığını duydum, sevindim, gururlandım.
1977 yılının Haziran Ayı’nda Yılsonu tatili için Karaman’a geldiğimde, görmek için gittiğim yerlerin başında Belediyenin altındaki matbaa oldu.
Dükkânın ortasında kocaman bir baskı makinesi, etrafında içinde kurşun harflerin bulunduğu ahşap kutucuklar, dikey duruma getirilen ahşaplara toplu iğnelerle tutturulan baskısı yapılacak metinleri bulunduğu kâğıtlar.
Gündüz olmasına karşın, kırk mumluk bir lambanın loş ışıkları altında, kurşun harflerin konulduğu klavet kutuları karıştırarak, içinde kurşun harfleri arayan ve buldukları zaman makineye yerleştiren, esmer hafif toplu bir genç ile Medeni.
Zaman zaman alınlarından şakaklarına doğru akan terleri, kollarının yanlarıyla veya omuzlarına aldıkları bir havlu ile silerek, kendilerinden geçmiş bir durumda durmadan çalışıyorlardı.
Bana göre tarihte ilk milli devlet olan Karamanlıların başkenti olan Karaman’da yayın hayatına başlayarak, bir taraftan öğretmenlik görevini yürütmeye çalışırken; bir taraftan da etrafı aydınlatmaya çalışan Medeni, yoklukları ve bütün zorlukları göğüsleyerek, kırk yılını doldurdu.
Evlatlarına eğitimlerini tamamlattıran ve bir işyeri de hazırlayan Medeni, aynı zamanda da yıllarca onlarca insana bir ekmek kapısı açarak, emeklerinin karşılığını vermeye çalışıyor.
Dürüstlüğünden, çalışkanlığından, hoşgörüsünden hiçbir eksiltme yapmayan Medeni, insani ilişkilerinde de hiç kimseyi üzmeyen ve kırmayan olumlu çizgisini sürdürmektedir.
Medeni’ye aile yaşamındaki mutluluklarının ve yayın yaşamındaki başarılarının nice kırklı yıllara ulaşmasını diliyorum.
Medeni’nin şahsında KGRT ailesini yıllardır elde ettikleri başarılarından dolayı tebrik ediyorum, kutluyorum ve nice başarılı kırklı yıllar diliyorum…
Burası, renkli naylonlarla kaplı ve üzerinde bakır su maşrapaları ve su bardaklarının itina ile yerleştirilmiş, beş veya altı masadan ibaret ince uzun bir dükkân…
Bazen ayakta bazen de bir masaya her an kalkmaya hazır bir durumda oturmuş, kırk yaşlarında olduğu kanaatini oluşturan; uzun boylu, sakin görünüşlü, adeta asırlar öncesinden haber veren anlamlı bakışları olan saygın ve engin hoş görüşünü sürekli yansıtan dükkân sahibi Arif Amca…
Güneşin alabildiğince yakıcılığını salıverdiği öğle saatlerinde, dükkâna kırk elli metre kadar bir uzaklıktaki fırından içindeki etli ekmeklerin etrafa mis gibi kokuların yayıldığı sıcak tepsiyi omuzlayarak bir koşuda dükkâna taşıyan sessiz ve sakin bir delikanlı, Medeni…
Evet, yıllarca okul ve etli ekmek dükkânında gördüğüm Medeni, yıllar sonra, yağan karların ancak Nisan ayının ikinci yarısında erimeğe başladığı öğretmenlik yaptığım Malatya’nın Arapgir İlçesinde bir 1977 yılı Şubat Ayı’nda, Karaman Belediyesi’nin altındaki dükkânlardan birinde, matbaa açtığını duydum, sevindim, gururlandım.
1977 yılının Haziran Ayı’nda Yılsonu tatili için Karaman’a geldiğimde, görmek için gittiğim yerlerin başında Belediyenin altındaki matbaa oldu.
Dükkânın ortasında kocaman bir baskı makinesi, etrafında içinde kurşun harflerin bulunduğu ahşap kutucuklar, dikey duruma getirilen ahşaplara toplu iğnelerle tutturulan baskısı yapılacak metinleri bulunduğu kâğıtlar.
Gündüz olmasına karşın, kırk mumluk bir lambanın loş ışıkları altında, kurşun harflerin konulduğu klavet kutuları karıştırarak, içinde kurşun harfleri arayan ve buldukları zaman makineye yerleştiren, esmer hafif toplu bir genç ile Medeni.
Zaman zaman alınlarından şakaklarına doğru akan terleri, kollarının yanlarıyla veya omuzlarına aldıkları bir havlu ile silerek, kendilerinden geçmiş bir durumda durmadan çalışıyorlardı.
Bana göre tarihte ilk milli devlet olan Karamanlıların başkenti olan Karaman’da yayın hayatına başlayarak, bir taraftan öğretmenlik görevini yürütmeye çalışırken; bir taraftan da etrafı aydınlatmaya çalışan Medeni, yoklukları ve bütün zorlukları göğüsleyerek, kırk yılını doldurdu.
Evlatlarına eğitimlerini tamamlattıran ve bir işyeri de hazırlayan Medeni, aynı zamanda da yıllarca onlarca insana bir ekmek kapısı açarak, emeklerinin karşılığını vermeye çalışıyor.
Dürüstlüğünden, çalışkanlığından, hoşgörüsünden hiçbir eksiltme yapmayan Medeni, insani ilişkilerinde de hiç kimseyi üzmeyen ve kırmayan olumlu çizgisini sürdürmektedir.
Medeni’ye aile yaşamındaki mutluluklarının ve yayın yaşamındaki başarılarının nice kırklı yıllara ulaşmasını diliyorum.
Medeni’nin şahsında KGRT ailesini yıllardır elde ettikleri başarılarından dolayı tebrik ediyorum, kutluyorum ve nice başarılı kırklı yıllar diliyorum…