PRANGALARDAN KURTULMAK

Bazı çevreler, anayasa değişikliği için yapılacak halk oylamasında “evet” çıkması durumunda; yıllardır ayaklarındaki prangalardan kurtulacaklarını söylüyorlar; ancak bu prangaların ne olduklarını bir türlü dile getirmiyorlar!

Acaba bu çevreler, ülke ve toplum yararına ne ya da neler yapmak istediler de; bunların ayaklarına kim ya da kimler pranga oldular?

Bu çevrelerin kurtulmak istedikleri prangalar;

Tarikatlar ve cemaatler midir?

Zihinlerinde oluşturdukları hurafeler midir?

Çıkarları ellerinden gittiği için Atatürk’e ve Cumhuriyete karşı çıkan;

Büyücüler, falcılar, cinciler, muskacılar, kısacası dinden geçinmek için dini yozlaştıran yobazlar mıdır?

Yoksa:

Cumhuriyet midir?

Meclis midir?

Yargı mıdır?

Ordu mudur?

Bürokrasi midir?

Laiklik midir?

Demokrasi midir?

Ya da bunların hepsi midir?

Bu pranga yaklaşımı yetmiyormuş gibi aynı çevreler bir de; “FETÖ, IŞİD, PKK, HDP hayır diyorlar, oylamada hayır diyenler, aynı durumda teröristtirler” şeklinde yakıştırmalarda da bulunuyorlar. İnanılır gibi değil!

Hayret ediyorum; oylamaya katılanların yarısı ya da yarısından çoğu, hayır derse, bu insanlara nasıl içlerine sinerek terörist damgasını vuracaklar?

Ayrıca “evet” çıkmazsa; “Türkiye karmakarışık olur,” “Türkiye bölünür,” “iç savaşa hazır olun,” gibi vatandaşlarla devleti; vatandaşla vatandaşı karşı karşıya getirecek tehlikeli söylemlerde de bulunulmaktadır.

Aslında yapılmak istenilen şu:

Yaptıkları ve ne olduğu belli olmayan anayasa değişikliğine kendileri de inanmadıkları için olacak; sağa sola olumsuz yaklaşarak, hakaret ederek, suçlayarak, adeta vatandaşların bilgilenmesini engellemeye çalışıyorlar.

Düşünüyorum da; bu değişikliğe evet demek, ülkemizin demokrasi ile değil de yumrukla yönetilmesini istemek olmaz mı? Zira siyaset, vatandaşla devlet arasında bir köprüdür. Bu değişiklikle, vatandaşın iradesinin temsil edildiği meclis yok sayılırsa; siyaset, kişi ile devlet arasında bir köprü gibi olur; bu da kişi ile devlet aynıdır anlamına gelir.

Böyle bir durumda da vatandaşların, demokrasiden uzaklaşması sonucu, diktatörlükler ortaya çıkar ve de çıkmıştır da. Bu diktatörlükler, II. Dünya Savaşından sonra ortadan kaldırılmışlardır…

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bunun gerçekleştiği yer, TBMM’dir.

Meclis’in, baypas edilerek yönetime tek kişinin getirilmesi, demokrasiden vaz geçilmesi anlamına gelir; Meclis’in baypas edilmesi, aynı zamanda milli iradenin, yani demokrasinin yok edilmesidir ki, bu durumda da cumhuriyet, Demokratik Cumhuriyet olmaz…

Bu durumda; devletin yönetim şekli cumhuriyet olarak kalır ama demokrasi yok olur; demokrasi yok olunca da, devletin demokratik olma niteliği son bulur…

Örnek:

Suriye’nin devlet yönetim şekli cumhuriyettir, ancak rejimi demokrasi değil, otokrasidir.

İngiltere’nin devlet yönetim şekli meşrutiyettir, ancak rejimi demokrasidir.

Türkiye’nin devlet yönetim şekli cumhuriyettir, rejimi demokrasidir. Bu nedenle de anayasa da devletin niteliği, demokratik cumhuriyet olarak belirtilmiştir…

Bu anayasa değişikliği, halkın evet oylarıyla kabul edilmesi durumunda: devletin yönetimi (demokratikliği alınmış) cumhuriyet; rejimi de (demokrasisi yok edildiğinden) otokrasi olur. Böylece de anayasanın ilk dört maddesi değişikliğe uğrar…

Bazı çevrelerin pranga dediklerinin, demokrasi olduğu kanaatindeyim. Yani kurtulmak istedikleri demokrasidir ve yapmak istedikleri de tek kişi yönetimi olan otokrasiye geçmektir, diyorum.

YORUM EKLE

banner284