REFERANDUMUN RUHU

1946 yılından itibaren yaşamaya başladığımız çok partili demokrasi tarihimizde; DP(Demokrat Parti), AP(Adalet Partisi), ANAP(Anavatan Partisi), DYP(Doğruyol Partisi), DSP(Demokratik Sol Parti) ve AKP(Adalet ve Kalkınma Partisi), kuruluşlarından sonraki seçimlerde iktidara gelip, ülke ve millete hizmet etmeye başlamışlardır.

48 yıl önce kurulan MHP(Milliyetçi Hareket Partisi) ise 48 yılda; AP ve DSP’nin adeta sırtına binerek, iktidara tutunup, varlığını sürdürmeye çalıştı; günümüzde ise, dipten ve parti içinden gelen tsunami ile bu kez de, AKP’nin içine savruldu ve AKP’nin sırtına binerek, varlığını korumaya ve de iktidara tutunmaya sürecine girdi.

MHP, 1970’li yıllarda; I. ve II MC dönemlerinin oluşmasına, 2002 yılında mevcut DSP, ANAP ve MHP’den oluşan hükümetin yıkılıp, AKP iktidarının oluşmasına, günümüzde ise demokrasi rejiminin uygulama alanı olan parlamenter sistemden tek adam yönetimi olan otokrasi rejimini ortaya çıkardı.

1876 yılından bu yana güçlükle yürütmeye çalıştığımız demokrasimizi askeri darbeler kesintilere uğratmış, 16 Nisan 2017 Pazar günü yapılan referandum ise demokrasimizi tamamen bir çıkmaza sürüklemiştir, kanaatindeyim.

Bir zamanlar Devlet Bahçeli kürsülerden “ ne Şangay Beşlisi, ne Avrupa Birliği, Türk Birliği” diye hamaset nutuklar atıyordu.

Bu referandum sonrasında; acaba Devlet Bahçeli, her geçen gün ülkemizin her köşesine dalga dalga yayılan Dört Parmak Rabia Selamıyla AKP’nin yanında Arap Birliğini mi kurmaya çalışacak?

Acaba Arap Birliğinin kurulması için mi hukuk ve demokrasi yok edilmeye çalışıldı?

Bekleyip, göreceğiz!

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandumunda iki buçuk milyon zarf ve pusulanın mühürsüz olduğu tartışılmaktadır. Bu iddia karşısında YSK, mühürsüz zarf ve pusulaların geçerli sayılması yönünde karar vermiştir. Oysa yasada “mühürsüz zarflar ve pusulalar geçersizdir” denilmektedir.

Adaleti dağıtması gereken bir mahkeme olan YSK, yasanın bu hükmünü yok sayarak; hukukun, hukukçular tarafından katledilmesini ve yok sayılmasını ortaya koymuştur.

Bu referandumun ruhu, hukukun hukukçular tarafından katledilmesi, yok sayılmasıdır.

Yasa, hukukun yazılı halidir. Yasa tanımamak, aynı zamanda da hukuku tanımamak anlamına gelir. Hukukun olmadığı yerde de demokrasi olmaz, tek adam rejimi olan otokrasi olur.

YSK’nın hukuku tanımama ve katletme niteliğini taşıyan bu kararı karşısında; AKP, MHP ve BBP suskun kalmışlardır.

MHP yöneticileri YSK’nın bu kararına karşı çıkmayarak, partinin rüştünü kanıtlama şansını maalesef kaybetmişlerdir!

Referandumun ruhu, aynı zamanda demokrasinin de ruhu durumuna gelmiştir. Referandum, hukuku yok etmiş; hukukun yok edilmesiyle de demokrasi yok edilmiştir.

Bu durumda da vatandaşlara hukukun ve demokrasinin “Ruhuna Fatiha” demek kalıyor, kanaatindeyim!

YORUM EKLE

banner284