Ülkemizde, yıllardır demokrasi için emek çektik, ter döktük; bütün bunlara karşın, demokrasiyi ülkemizde bütün kurum ve kurallarıyla tam olarak oluşturamadık.
Demokrasinin olmazsa olmazlarından olan ve siyasi partilerimizden TBMM’ inde grup kurmuş olan siyasi partilerimizden;
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP);
Adının içinde “adalet” geçen AKP yetkililerinin bir davada: “ben bu davanın savcısıyım” dedikten sonra “pardon size kumpas kurdular,” diyerek, “adaletini göstermiş oldu!”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP);
Adının içinde “halk” geçen CHP, halkla doğru dürüst dayanışma içine giremedi ve bu nedenle de 1950 yılından günümüze kadar tek başına iktidar olamayarak, “halkçılığını göstermiş oldu!”
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP);
Adının içinde “hareket geçen” MHP, yıllarca birkaç milletvekili ile koalisyon hükümetleri içinde yer aldıktan sonra; günümüzde parti içi iktidar çekişmelerine girerek, “hareketliliğini göstermiş oldu!”
Halkların Demokratik Partisi (HDP);
Adının içinde “demokratik” geçen HDP, Türkiye partisi iddiasını ortaya attıktan sonra PKK adı verilen terör örgütüne karşı gerekli demokratik tavrını gösteremeyerek, “demokratikliğini göstermiş oldu!”
Bunların yanı sıra;
Ülkemizde dini, milli ve etnik hassasiyetler, bazı siyasi partiler tarafından paylaşılmış durumda!
Dini hassasiyetleri olanlar, AKP’li…
Toplumun %99’u Müslüman olduğu söylenilen ülkemizde, bu yaklaşıma göre; bütün seçmenler, AKP’li olur.
Milli hassasiyetleri olanlar, MHP’li…
Toplumumuzda etnik kökenleri farklı olan kesimler var; bu yaklaşıma göre toplumumuzdaki bütün etnik kökenli seçmenler, MHP’li olur.
Kürt hassasiyetleri olanlar, HDP’li oluyorlar!
Kürt hassasiyetleri HDP’li olursa; HDP, bir etnik grup içinde döner durur, diğer kesimlerden hiç oy alamamış olur.
Gelelim, siyasetçilerimizin siyasi açıklamalarına!
Taş üstünde taş; baş üstünde baş bırakma!
Siyasilerin en temel görevleri, üretmek ve vatandaşlarının güveliğini sağlamak olmalıdır; hiçbir siyasi bu düşüncede olmamalıdır.
Vur, yık; vatandaşlıktan çıkar!
Vurmak, yıkmak vandallara yakışan eylemlerdir; siyasilerin bu tür söylem ve eylemlerde bulunmaları topluma hiçbir yarar sağlamaz.
Ya baş eğeceksin; ya baş vereceksin!
Bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Hukuk devletinde insanlar, yasaların güvencesi çerçevesinde yaşarlar; yöneticiler de icraatlarını yasalara uygun olarak yaparlar.
Müslüman kanı, Müslümana haramdır!
İyi güzelde; tırlar dolusu silahları, kimler nereye ve niçin gönderdiler acaba?
Ben gidersem devlet yıkılır!
Acaba bu devlet, AKP midir?
Acaba bu devlet, rant devleti midir?
Acaba devlet mi AKP’lileşti; yoksa AKP mi devletleşti?
Acaba devlet, tek kişi, tek parti durumuna mı geldi?
Acaba devlet içinde bir paralel devlet kuruldu da bizlerin haberi mi yok?
Yeni anayasada laiklik olmamalı; dindar bir anayasa olunmalı!
Acaba anayasadan laiklik kaldırılıp; yerine halifelik mi getirilmek isteniliyor?
Evet, siyasilerimizin ülkemiz ve toplumumuz için üretip dile getirdikleri projeleri bunlar; bakalım sonumuz ne olacak?
Demokrasinin olmazsa olmazlarından olan ve siyasi partilerimizden TBMM’ inde grup kurmuş olan siyasi partilerimizden;
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP);
Adının içinde “adalet” geçen AKP yetkililerinin bir davada: “ben bu davanın savcısıyım” dedikten sonra “pardon size kumpas kurdular,” diyerek, “adaletini göstermiş oldu!”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP);
Adının içinde “halk” geçen CHP, halkla doğru dürüst dayanışma içine giremedi ve bu nedenle de 1950 yılından günümüze kadar tek başına iktidar olamayarak, “halkçılığını göstermiş oldu!”
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP);
Adının içinde “hareket geçen” MHP, yıllarca birkaç milletvekili ile koalisyon hükümetleri içinde yer aldıktan sonra; günümüzde parti içi iktidar çekişmelerine girerek, “hareketliliğini göstermiş oldu!”
Halkların Demokratik Partisi (HDP);
Adının içinde “demokratik” geçen HDP, Türkiye partisi iddiasını ortaya attıktan sonra PKK adı verilen terör örgütüne karşı gerekli demokratik tavrını gösteremeyerek, “demokratikliğini göstermiş oldu!”
Bunların yanı sıra;
Ülkemizde dini, milli ve etnik hassasiyetler, bazı siyasi partiler tarafından paylaşılmış durumda!
Dini hassasiyetleri olanlar, AKP’li…
Toplumun %99’u Müslüman olduğu söylenilen ülkemizde, bu yaklaşıma göre; bütün seçmenler, AKP’li olur.
Milli hassasiyetleri olanlar, MHP’li…
Toplumumuzda etnik kökenleri farklı olan kesimler var; bu yaklaşıma göre toplumumuzdaki bütün etnik kökenli seçmenler, MHP’li olur.
Kürt hassasiyetleri olanlar, HDP’li oluyorlar!
Kürt hassasiyetleri HDP’li olursa; HDP, bir etnik grup içinde döner durur, diğer kesimlerden hiç oy alamamış olur.
Gelelim, siyasetçilerimizin siyasi açıklamalarına!
Taş üstünde taş; baş üstünde baş bırakma!
Siyasilerin en temel görevleri, üretmek ve vatandaşlarının güveliğini sağlamak olmalıdır; hiçbir siyasi bu düşüncede olmamalıdır.
Vur, yık; vatandaşlıktan çıkar!
Vurmak, yıkmak vandallara yakışan eylemlerdir; siyasilerin bu tür söylem ve eylemlerde bulunmaları topluma hiçbir yarar sağlamaz.
Ya baş eğeceksin; ya baş vereceksin!
Bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Hukuk devletinde insanlar, yasaların güvencesi çerçevesinde yaşarlar; yöneticiler de icraatlarını yasalara uygun olarak yaparlar.
Müslüman kanı, Müslümana haramdır!
İyi güzelde; tırlar dolusu silahları, kimler nereye ve niçin gönderdiler acaba?
Ben gidersem devlet yıkılır!
Acaba bu devlet, AKP midir?
Acaba bu devlet, rant devleti midir?
Acaba devlet mi AKP’lileşti; yoksa AKP mi devletleşti?
Acaba devlet, tek kişi, tek parti durumuna mı geldi?
Acaba devlet içinde bir paralel devlet kuruldu da bizlerin haberi mi yok?
Yeni anayasada laiklik olmamalı; dindar bir anayasa olunmalı!
Acaba anayasadan laiklik kaldırılıp; yerine halifelik mi getirilmek isteniliyor?
Evet, siyasilerimizin ülkemiz ve toplumumuz için üretip dile getirdikleri projeleri bunlar; bakalım sonumuz ne olacak?