Ve kadınlar
Bizim kadınlarımız:
Korkunç ve mübarek elleri,
İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
Anamız, avradımız, yârimiz
Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
Ve soframızdaki yeri
Öküzümüzden sonra gelen
Ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
Ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
Ve kara sapana koşulan
Ve ağıllarda
Işıltısında yere saplı bıçakların
Oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
Kadınlar,
Bizim kadınlarımız.
der, şairimiz Nazım Hikmet…
Şairimiz bizim kadınlarımız der de; gerçekten kadınlarımız, toplumda hak ettiği gerçek değerini buluyor mu?
Haremlik ve selamlık ayrışımı içinde kadın, kafes arkasına atılarak, ikinci sınıf bir insan muamelesi görmeye başladı.
Kadın, toplum, ailesi ve eşi tarafından:
Ezildi…
Horlandı…
Aşağılandı…
Burka ve çarşafın içine kapatıldı…
Toplumumuzda kadın, ilk olarak, ekonomik ve sosyal alanlarda öğretmenlik yaparak bir yer buldu. Çünkü kadınların başka mesleklerde çalışmalarına hoşgörüyle bakılmıyordu.
1Kasım 1928 yılında Yeni Türk Harflerinin kabul edildiği zaman 1000 kadından sadece 3 kadın okuma ve yazma biliyordu. Bu durum, kadınların cehaletle baş başa bırakılmak istenildiğinin somut göstergesidir.
Günümüzde de yetkililerin, ailelerden beş çocuk yapmalarını istemeleri, kadınların bir kuluçka makinası olarak görmek istemeleri değil midir?
Her geçen gün onlarca, yüzlerce kadın:
Tacize uğruyor…
Tecavüze uğruyor…
Fiziki ve psikolojik baskı altında tutuluyor…
Şiddete uğruyor…
Öldürülüyor…
2018 yılında, ülkemizde tam 440 kadın öldürüldü.
Ülkemizde kadınlara bir takım yasalarla ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda pek çok haklar verilmiş olsa da; kadınların bunları kullanacakları ortam olan demokrasi maalesef uygulamada yetersizdir.
31 Mart 2019 günü yapılacak olan yerel seçimlerde kaç kadın aday olarak gösterilmiştir? Bu sayı, ülkemizde demokrasi ve toplumda kadının yerini göstermektedir.
Gerisi, lafügüzaftır…