UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ YAŞAMLAR

Tabiat ki kainatın yaratılışından itibaren bir süre değişikliklere ve yok olmaları sebep olarak bugünlerin haliyle yaşam ve ayakta durma çabalarını yapısıyla değil korunması ve de değer vermesi ile görünüm sağlamaktadır. 
İnsanın yaratılışı, varoluşu ile başlayan üreme, gelişme, konuşma, buluşlar derken bütün bunların kalıcılığını geleceğe taşımada yazma ile olmuştur. Devamı 2 
Yazı dünya tarihinde inanır mısınız en iyi icat diyebileceğim bir değerdir.  Yazıyla geçmişi, geleceği ve bütün iyilikleri, kötülükleri de ifade edebildiğimiz gibi tarihimizi de anılarımızı da yazarak gelecek kuşaklara bıraka biliyoruz. Ya konuşma o da bir kalıcı olaydır ama, nesilden nesile aktarılan bilinirse. Gelin kalemim yazmışken sizlerle fazla da olmasa Karaman’ımızın eski Çarşı esnaflarının sohbetlerini, şakalarını, alışveriş ahlaklarını ve de dayanışmalarını aklımın erdiği kadar kalemimin de yazabildiği kadarıyla geçmişte Karaman esnaflarını birer yağ yad edelim diyorum ne dersiniz?
Şimdi ben yazıyorum, sizler okuyorsunuz ama bu okuduklarını sizde kalmasın bilmeyenlere okumamış olanlara aktarınız ki bir iken 3 5 kişilerle oluşalım. Geçmişini ve tarihini olduğu kadar Karaman esnafını, şahıslarını da yad edelim. Herhalde bu yazdıklarımı doğrularsınız. Benim en büyük arzum karaman ımızı geleceğinden ve şimdiki durumundan ziyade eskilerinin bilinmemesi ve de unutulmaya yüz tutulmasıdır. Kahramanımız da eski Karaman ve karamanlıları yazıp kitap haline getiren ve de fotoğraflarıyla yaşatan diyebilirim ki Bir elin parmakları kadar azaldı. Haydi gelin çoğalalım tarihimizle, örf ve adetlerimiz ile, geleneklerimizle, yaşantılarımızla, ticaretimizle, dayanışmalarımızla yaşayalım diyorum.
"Adam sen de benim işim gücüm yok da eskimiş adetler, teknolojinin T si olmayan devirlerin ansam ne yazsam ne çıkar" diyeceksiniz. tabii ki bir tek bu sorularla kalmayıp daha neler bulup da söyleyeceksiniz o da sizlere kalmış birer düşüncelerdir derim. Zamanımız ve mekanımız ne olursa olsun hiç olmaz ise kendi ailenizi, çevrenizi ve mahallenize birer araştırınız bakın sizleri kendinizden çok onların hatıraları ve sözleri ile daha da büyüyecek siniz. Her eski insanın söylediği sözler bizlere birer atasözü gibi kalıcı ve ışık tutucu olmaktadır.
İşin özü şudur ki; yaşanmış olan canlı olayların hatıralarını devamının tadı ve zevki bir başkadır. günler ve aylar olan bir ramazan günü ikindi namazından sonra Çarşı esnafını da ki alışverişlerin yoğunluğu sıralarında esnaf ve arkadaşların da birbirlerine yaptığı şakalar da ayrı bir güzelliğe ortaya koyuyordu. Bu şakalar bazen Ramazan dolayısıyla dozunu birazcık aşsada yine de kırılganlıklar olmuyordu. Çünkü sonunda bunlar hep birer şakaydı. Bunlardan bir tanesinin fazla teferruatlı olmasa da kısa ve öz olarak yazmak istiyorum.
Yer kervan saray meydanı ikindi namazından sonra bu alanda canlılık hemen hemen karamanımızın en kalabalık alışveriş merkezi idi. Bakkallar, fırınlar, helvacılar, manavlar, kasaplar, lokantalar, Postacılar ve kahvecilerin hemen hemen her gün bu Kervansaray Meydanı’nın hareketliliği boldu. Buradaki esnaflardan bakkal emekli İbrahim oğlu Mustafa, bakkal bayi Kürt İbrahim Selek ve çocukları, bakkal bayi Beydilli Hüseyin, helvacı Rıza Tosun, dondurmacı Sait usta, ayakkabıcı Şemsi güç, ayakkabıcı Akın, bakkal Hacı Çolak, helvacı İrfan Keçeci, manifaturacı Abdullah, mavi köşe, Bakırcı Feti, Bakırcı Abdurrahman, eskici Halil Kepildek, çaycı şekerci Ali, çaycı Sarı Mehmet, lokantacı Nuri ve Hüsnü Güven, petrolcü Halit, Vezirhan sahibi Orhan, Kervansaray hanı sahibi Akkaş, nume fırını sahibi Nuri koçak, kebapçı kel Mehmet, aktar bilgin, bakkal Muammer, berber kel  Ömer, bakkal saka'nın Ali, fotoğrafçı Seyit Ahmet Nacar, Arapça hafız cici bıyık gibi esnafların bulunduğu bu kalabalığın içinde bir curcuna kopuyor, bakıyoruz Şaban iye camisinden aşağıya doğru bağırarak gelen irebiş abla onu sesine kızan Elif abla ve bunları iyice birbirine tutuşturan Ermenekli bakkal Mustafa derken ortalık bağırış çağırış olurken birden şakırtılar duyuluyor. meğer onbaşı'yı kızdırmışlar palaskasını sıyırıp  sağa sola kim denk gelirse vuruyor. Meydanın saygını insanları bakkal kürt İbrahim Selek, Nuri koçak, Rıza tosun gibi esnafın çabalarıyla ortalık yatıştırılıyordu. bu çocuğun ayı yaratmakta ki maksat araya alışverişe gelen kişilere şaka da olsa bir ramazan akşamı hediyesi gibi kabul edilir ve durgunlaşan, sakinleşenlerin gönülleri alınarak herkes kendi işlerine koyulurdu. ( bu şakanın vahameti çok da geniş ve konuşmalar var ama bu kadarla yetinmeyi uygun buldum)
Bir başka zaman da yazılarım ve hatıralarımız la buluşmak kaydıyla.

 

YORUM EKLE

banner284