Kentler, uygarlığın en önemli türevleri arasında yer alırlar ve aynı zamanda kentler, toplumların ürettikleri kültürlerin bir özeti olarak da değer bulurlar.
Ne var ki; Malatya’da olduğu gibi bazı zihniyetler, kentleri bir rant ve bir siyasi araç durumuna getirmeye çalışarak, bir garip dünya yaratıp, böylece de garip işler de yapmaya başladılar.
İki kadından birinin tam eğitim alamadığı ve iki kadından birinin işinin olmadığı için çalışamadığı ülkemizde, yaklaşık her gün, birkaç kadın cinayete kurban ediliyor. Bu cinayetleri önlemek için ne doğru dürüst bir kalıcı hukuki önlemler alınıyor; ne de yetkili ağızlar tarafından bu cinayetlerle ilgili olarak etkili bir açıklama yapılıyor ve kınanılıyor.
Durum böyle iken; iddiası yıllarca kanıtlanamayan “benim başörtülü bacımı 70-80 üstleri açık kişi dövdüler, altı aylık çocuğunu da top gibi oynadılar,” anlatımı hiç gündemden düşmüyor.
Demek ki; önemli olan, kadınlar ve de kadınların cinayetlere kurban edilmeleri değil; kadınların başlarındaki örtüler oluyor.
İşte böyle zihniyet sahipleri, Malatya’nın Yeşilyurt İlçesi’nde yaptıkları bir parka “Rabia” adını verdiler. Artık o parkın adı bundan böyle “Rabia Parkı” olarak anılacak.
Rabia kimdir?
Rabia’nın etnik kökeninin; Sami, Ari, Berberi, Kıpti, Dürzî olup olmadığını bilmiyorum, ancak Rabia, ailesinin 4. çocuğudur ve çocukluğunu köle olarak geçirir ve kaçma teşebbüslerinden sonra özgür kalır. Bu yüzden Mısır’da özgürlüğün simgesi olur. Fransız Jean D’arc misali.
Rabia, Arapça’da 4’üncü demek. Mursi taraftarları hem toplandıkları Rabiatül Adeviyye Meydanı’na ( Rabiatül Adeviyye Meydanı adını 8. yüzyılda yaşamış sufi bir şair olan kadından alıyor) hem de Mursi’nin 4. Cumhurbaşkanı olmasına gönderme yaptıkları için bu dört parmak Rabia selamını benimsemişlerdir.
İyi de Rabia ile Malatya’nın ne bağlantısı var, ne ilintisi var?
Mursi, Mısır’daki “Müslüman Kardeşlerin” temsilcisi olarak Cumhurbaşkanlığına seçildi, bir askeri darbe sonucunda da iktidarını kaybetti ve yargılandı. Malatya’daki kişiler, Müslüman Kardeşlere ve de Mursi’ye destek olduklarını, 4 parmak Rabia Selamı verenle birlikte Rabia Parkını yaparak göstermiş oldular, konu bundan ibarettir.
Peki, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı ve de Belediye Meclisi Üyeleri’nin, yaptırdıkları bu parka ülkemizde hiç mi özgürlük timsali olan kadın veya kadınlar yok mu da; örneğin; Kara Fatma, Nene Hatun, Gazi Kadınlar vb. Mısırlı
bir kadının adını veriyorlar. Malatya’daki insanları, Mısır’daki ve diğer Ortadoğu’daki Müslüman Kardeşler neden ilgilendirsin ki?
Acaba 22 Haziran 2012 yılında Suriye’nin düşürdüğü ileri sürülen uçaktan denize düşerek şehit olan Malatyalı Hava Pilot Yüzbaşı Gökhan Ertan’ın adını bu parka vermek hiç mi akıllarına gelmedi? Kaldı ki bu park, şehit olan Gökhan Ertan’ın evine birkaç yüz metre uzaklıkta. Ya da Teğmen İbrahim Tanrıverdi ve Yüzbaşı Ali Alkan’ın adları neden bu parka verilmedi?
Ne garip işler yapıyoruz değil mi?
Yaptığımız bir parka içimizden birileri ve şehit olan kişilerin adını değil de; Mısır’daki bir kadının ismini veriyoruz ve bazı kişiler tarafından da 4 Parmak Rabia Selamını vermeyi hiç ihmal etmiyor ve her zaman canlı ve de gündemde tutmaya gayret ediyoruz. Dalga dalga yayılan Rabia Selamı, türban yerine bazı siyasi görüşlerin simgesi durumuna gelmiş gibi kendisini gösteriyor.
Bu Malatya Büyük Şehir Belediyesi ki, yeni yapılan Malatya Devlet Hastanesinin karşısındaki anayol üzerine yaptırılan üst geçit için asansör dışında bir yürüyen merdiven bile yaptırmıyor. Bütün hastalar, bu geçitteki merdivenlerden çıkarak ve inerek hastaneye ulaşmaya çalışıyorlar.
Demek ki, Malatya’da bu ülke insanları ve de otuz üç bin işsizi olan Malatyalılar önemli değil; Mısırlı ve diğer Ortadoğu ülke insanları önemli.
Bu bir zihniyet meselesi olsa gerek…
İşte böyle, Malatya’da garip şeyler oluyor…