Toplumsal süreçlerde bireysel anilarin çokta önemi yoktur. Sosyal bilimler toplumsal süreçleri irdeler, arastirir, yargilar sonunda da bilim yapar.
Dünya ülkelerinin tarihsel süreçlerinde önemli olaylar ola gelmistir. Bu olaylarin kimisi ülke içinde önemli olurken, kimi olaylar ülke sinirlarini asip diger ülkeleri de etkilemistir.
Bir askeri darbe, darbenin yasandigi ülkeyi etkilerken, bir Fransiz ihtilali ise tüm dünyayi etkisi altina almistir.
Kisacasi tarihler ve zamanlar bir bir ilerlerken biz nerede kalmistik sorusunu soralim kendimize.
Ülke Gezi olaylari ile bir süre çalkalandi.
Siyasal iktidarin, “bu is tamam!” dedigi bir zamanda ülkenin her yerinden isyan atesinin yükseltilmesi kelimenin tam anlamiyla, büyük bir saskinlik yaratti.
Ne olmustu da insanlar bu kadar tepki göstermisti?
Ne olmustu da insanlar korkularini bile yenecek duruma gelmisti.
Olay sadece birkaç agacin kesilmesi meselesi miydi?
Birinci Dünya Savasi, Avusturya-Macaristan Veliahdi Ferdinand'in, Sirp ögrencisi Gavrilo Princip tarafindan vurulmasiyla patlak vermisti hatirlanirsa. Oysaki Sirp ögrencinin veliahdi öldürmesi dünya savasi baslatacak bir neden degildi. Olamazdi da!
Nedenleri ortadaydi. Emperyalist ülkelerin sömürü paylasimi meselesiydi.
Aslinda toplumsal olaylarin gelisimi böyledir.
Nedenler birikir bir noktaya gelir ve bir kivilcimla baslar.
Gezi Parki meselesi de böyledir.
Kisisel haklar ve özgürlükler meselesinde ciddi kisitlamalar toplumda rahatsizliklara yol açmis, halk kendini “ötekilestirilmis” hissetmistir.
Nerede kalmistik?
Iki temmuzu anmak!
Sivas’ta yakilan otuz sekiz aydini nereye koyacaksiniz?
Yirmi birinci yüz yilda göz göre göre insanlarin diri diri atese verilmesi hangi dini gerekçelerle açiklayabilirsiniz?
Nerede kaldigimiz sanirim anlasilmistir.
Ortaçag karanliginda kivranip duran bir ülke!
“Kizim Olmadan Asla” kitabini okurken Iran’da yasananlardan çok ülkemizde yasadiklarimiz aklima geldi. Betty Mahmudi kitabinda Iran’i degil de sanki bizim ülkemizi anlatiyordu.
Bir yerlerde kalmak sanirim bizim gerçegimiz.
Ortadogu’nun gerçegi!
Bu gerçeklerle hep yüz yüze kalacagiz.
Bir adim ileri bir adim geri gidip gelecegiz.
Her zaman soracagiz,
Nerede kalmistik!