Firsat esitsizligi, yetenekli birçok gence iyi egitim olanagi tanimazken; ekonomik gücü olan ailelerin çocuklari zorla da olsa iyi egitim olanagina kavusmaktadir.
Serbest piyasa ekonomisinin merkezinde “insan” degil, “kar” vardir. Bu nedenle, insani merkez alan bir egitim sistemi gereklidir.
Insani merkez alan egitim sisteminde: bilimsel düsünme, demokratik, (ortaya koyus ve isleyis olarak) firsat esitligi ve üretime dönük (yaparak ögrenme) özellikleri olmalidir.
Ayrica ögrencilere belirli bilgi kaliplarini aktarma yerine, ögrencileri çok yönlü düsünmeye, tartismaya, çözüme götürecek özelliklerde egitim sisteminin içinde yer almalidir.
Egitimin temelleri: dogayi (Dünyayi her yönüyle) anlama, dogaya egemen olma ve insan yasamini kolaylastirma, bilimsel yasalari kavrama, bilimsel düsünmeye yani bilime dayali olmalidir.
Egitimin üretime yönelik olmasi gerekir. Üretim, katma deger yaratmaktir. Yani egitim, bireysel ve toplumsal refahi yükseltmek, toplumsal kalkinmisligi saglamaktir, böylece devletin de güçlendirilmesidir.
Elle kafanin birlesmedigi yerde sonuç, daima duragan, kisir ve cansiz olmaktan kurtulamaz.
Ayni zamanda egitim, bilim ve sanat üretmektir. Bilim ve sanat üretmeyen egitim sistemlerinin saglikli oldugu söylenemez.
Egitimin amaçlarindan biri de; kirsal kesimlerde ve kentlerde yasayan gençleri bulunduklari yerlerde egitip gelistirerek, ekonomiye üretici olarak katkisi olan kisiler durumuna yükseltmek olmalidir.
Çünkü üretimden kopan genç kusaklar, ulusal ekonomi ve milli gelir açilarindan ülkemiz için yük olurlar; bireysel olarak gelismeleri bozulur, toplumsal nitelik ve ekonomik özgürlük kazanma olanagi bulamazlar.
Bireyler ve toplumlar, ürettikleri ve tükettikleriyle özdes olurlar. Ne kadar çok üretirlerse kendileri; ne kadar çok tüketirlerse baskalari olurlar.
Egitimden kopuk egitim sistemlerinde bireyler, sosyal sikintilara ugruyorlar. Sosyal sikinti zamanla ruhsal sikintiya dönüsüyor. Insan, köklerinden kopuyor ve aidiyet sorunlari olusuyor. Ulus, mahalle, komsu, aile vb kavramlar yok oluyor.
Ülke olarak karsi karsiya kaldigimiz terör sorununun kökeninde yatan da budur. Terör sorununun çözümünde geçerli olan tek formül, egitim ve üretimi iç içe gerçeklestirmektir.
Olusturulacak endüstri meslek liselerinin KOBI’lerin içinde açarak, egitimi üretimle birlikte gerçeklestirip, egitime katkisi olan; ögrenci, ögretmen ve yöneticilere elde edilen gelirden pay verilmelidir.
Kisilerin ve toplumlarin özgürlük sinirlarini ekonomileri çizer.
Özgürlük olmayan ortamlarda da demokrasi hiç olmaz.
Bu nedenle, ekonomiyi taban almayan girisimlerin ayaklari yere basmayan, günü kurtarmaya dönük girisimlerden öte bir anlam ifade etmezler, kalici bir huzur ve güveni saglamazlar.
Günümüzde, terör sorununun çözümü olarak ortaya konulan ve birbirini takip eden süreçler, havanda su dövmekten öte bir sey degildir.