Siz hiç: Ölüler dirileri besliyor deyimini duydunuz mu?
Ben 10-15 yıl önce ilk duyduğumda, önce; nasıl yani diye biraz şaşırıp, sonrasında ne denli yerinde ağır veciz bir söz olduğunun idrakine vardım. Bu güzel sözü, gerçeği bizlere hatırlatanteyzemizin küçük hikâyesine gelelim.
Kimliğini, daha sonra öğreneceğim yaşı ilerlemiş yükü hayli ağır teyze Yunuskent’teki eczanenin önündeki birkaç basamağı son bir güçle tırmandı. Yanındaki, yine kimi, nesi olduğunu daha sonra öğrendiğim gelini, kayınvalidesine saygıyla kapıyı araladı, daha fazla yorulmasına müsaade etmeden ilk sandalyeye kontrolünde dikkatli bir şekilde oturmasına yardım etti. Teyzemiz pek de uzak olmayan yuvasından gelini ile dinlene dinlene gelmiş oturmuştu ya, gerisi kolaydı, keyfe kederdi. Biraz nefeslendi, eczaneye kendilerinden önce gelenleri şöyle bir süzdü, derin bir nefes aldı. Nefesini bırakırken önündeki muhtemel yılları düşünmüş olacak ki bugünkü haline hesapsız şükretmeyi ihmal etmedi. Ben biraz boş bulunup: Teyze sigortanız var mı, varsa karnenizi verin ilacınızı hazırlayalım diyecek oldum. Birden bir şey yapması gerektiğini anlayıp bez çantasından okul defteri büyüklüğüne yakın sağlık karnesini uzattı ve kederli bir ifadeyle: N’arasın oğul (eşini kastederek) amcandan sigortalıyım dedi. Ölüler dirileri besliyor işte diye de minnetle hayıflandı.
Duyduğum ve derinliğini yaşadıkça anladığım bu deyim insanın durumunu ancak bu kadar güzel anlatabilirdi. Yüzlerce yıldır yaşanmışlıkların içinden güzel insanımızın gönlünden süzülüp gelen sözler Türkçemizin nelere kadir olduğunu göstermesi bakımından da değerlidir. Bu deyim ve atasözleri ki istifadelenmek isteyenlere her şart ve durumda harika reçeteler, hazır çözümler sunması cilt cilt kitaplara değer doğrusu.
Osmanlı, güngörmüş kadın Münire Edalı teyzemiz eşi Necati amcamızla yıllar önce vedalaşmış. Gıyabında tanıdığım oğlu Hikmet’le aynı evi paylaşıyorlarmış. Oğlunun çalışmasının yanında, bırakıp gidenin yoldaşına bıraktığı dünyalıkla gül gibi geçinip gidiyorlarmış.
Ölüler dirileri gerçekten besliyor.
Rahmetli annem de 25 yılı aşkın bir zaman sorunsuz, kesintisiz, garanti gelirle geldi geçti. Sık sık dilinden dökülen: Koyup giden nurda yatsın, kemiği incinmesin dilekleri bizlerin sesinin tonundan anladığımız şükran duygusunun ve ahde vefasının buruk teşekkürü idi.
Ölüler dirileri beslemeye devam ediyor.
Allah devlete zeval vermesin. Ölüm hak, miras helal derler. Dedemin vefatından iki yıl sonra eşini kaybeden halam ölünceye (89) kadar babasının emekli imam maaşı sayesinde maişet gailesi çekmedi.
Uzağa gitmeye ne gerek. Kimsenin kimseye halin nedir diye sormadığı dünyada, sağlık hizmet alımı için babamın, annemin ve benim devlete maliyetimiz arş-ı alaya ulaştı.
Bu noktada; ülkeyi, devleti alfabemizden iki harfle, T.C. diye güya hafife alan kimi gafilleri insafa davet etmek gerekiyor. Hem ülke, devlet sadece para mı verir? Ortak toprak, tarih, kültür, kader birliği, aidiyet duygusu, gurur ve güven verir. Bireye düşen onu yüceltip yükseltmektir.
Hemen hepimiz baba, anne hatta dede ve büyükannelerimizin çocuklarına maddi mirasla önemli katkı sunup en azından bir temel, zemin sağladığını söylemeye bilmem gerek var mı. Yalnız maddi miras mı? Bıraktıkları manevi miras, sosyal statü, itibar, makam, nam ve lakaptan başka genlerinden hediye ettikleri; örf, adet, gelenek, kültür, tecrübe, acı-tatlı hatıraları maddi mirasla kıyas kabul etmez kıymet ve öneme sahiptir.
Birbirinin devamı olan devletlerde de durum benzerdir. Devrini tamamlayan devletler, kendisinden olma, kendisinden doğma yeni devleti besler.
Selçuklu tarih sahnesinden çekilirken doğal mirasçısı Osmanlı devraldığı el kadar coğrafyadan üç kıtada 600 yıl hüküm süren imparatorluğa ulaştı. Aldığı emanetle; devlet geleneği, millet anlayışı, tecrübe ve kültüründen beslenerek sürdü geldi. Gün geldi, hitamında, yerini Türkiye Cumhuriyeti’ne bıraktı. Her medeniyet, bir önceki ve daha öneki atalarından beslenen müteselsil kefil durumundadır. Ortak genetik miras, bazılarımız için ila nihaye rahatsızlık duyacağı sıkıntı kaynağı olmamalı diye düşünüyorum.
Hem; hepimiz biraz kül, biraz dumandan müteşekkil değil miyiz?
Görüyor musunuz; rahmetli Münire teyze, öyle güzel bir laf etmiş ki bizi almış ta buralara kadar getirmiş.
ÖLÜLER DİRİLERİ BESLİYOR
- 23 Şubat 2021, 15:52
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi