Püsküllü Bela: Mısır

İnsanın kendi ayağına kurşun sıkması, geleceğini karartması, geleceği düşünmemesinin örnekleri her gün yaşanıyor. Beldemizde bunun acıklı örneği mısır ekimidir. Yanlış tarım politikası tüm ovayı, yiyip bitiriyor.

Mısır, ülkemize 1600 yılında Mısır’dan getirilmiş. Adını buradan almış. Kimi zaman Mısır Buğdayı, kimi zaman Mısır Darısı denilmiş. Lazlar bu bitkiye Laz Otu demişler. Lazut buradan gelir. Bitkinin anavatanı Amerika kıtasıdır. Meksika’da yapılan arkeolojik kazılarda 5000 yıllık mısıra rastlanmış. Mısır sözcüğü Arapça Misr’den türemiş.

Şimdi gelelim “Vehbi’nin Kerakkesine.” Rutubetli iklimde yetiştirilmesi gereken mısır, ne hikmetse, kurak, susuzluktan kıvranan ovamıza yem bitkisi olarak getirilmiş. Yanlış tarım politikası ovayı ve geleceğimizi karartıyor. Mısır yılda nisan ve ağustos aylarında en az 6-7 kez sulanıyor. Yer üstü suyu yok denecek kadar az olduğu için, yer altı sularına yükleniliyor. 150 metre ve daha derin suyun çıkartılmasına harcanan elektrik gideri çiftçinin belini büküyor. Bilinçsizlik sonucu obruklar oluşuyor. Anlayacağınız toprağa ve geleceğin dibine kibrit suyu ekiyoruz. Çiftçi ne yapacağını bilemiyor. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık. Herkes günü kazanmanın derdine düşmüş.

Mısır bitkisi geniş yapraklarıyla aldığı suyu havaya verdiğinden, çevreyi sis bulutuna boğuyor. Bundan yararlanan bir tür sinek, üredikçe ürüyor. Sinek yığınları yöredeki elma ağaçlarının canına okuyor. Kara lekeler oluşturuyor ve dahası önlenmesi şimdilik olanaksız.

Yarını düşünmeden yapılan edimlerden caymanın zamanı çoktan geçti. Yapılacak tek şey, kuru iklimde yetişen buğday ve arpa gibi bitkileri yetiştirmek. Bunun için çiftçiyi desteklemek, ürününe değerini vermek gerekiyor. “Saldım çayıra, mevlâm kayıra” yoz düşüncesini fırlatıp atmamızın zamanıdır. Ovaya da, insanımıza da değer verilmeli. Ova bizim olduğu kadar, geleceğin insanlarınındır.

YORUM EKLE

banner284